İzmir’de 12 yaşındayken geçirdiği kalp rahatsızlığı sonucu hastanede doktorların ‘öldü’ diye üstünü örttüğü, son anda hayata tutunan yüzde 78 engelli Yeliz Bayra’ın azmi, engellerin başarıya engel olmadığını bir kez daha gösterdi. 

Engelliler Haftası’nın başlangıcında herkesi duygulandıran 15 yaşındaki Yeliz Bayra’nın azmi engel tanımadı. İzmir’in Balçova ilçesinde yaşayan ve 2014 yılında geçirdiği kalp rahatsızlığı sonucu engelli kalan Yeliz, doktorların ‘öldü’ deyip üstünü örttükleri noktada tekrar hayata döndü. Hastaneden annesinin kucağında çıkan ancak o günden sonra annesinin desteği ile hayata tutunmaya çalışan Yeliz, kendi engelini annesi ve azmi ile yendi. Doktorların ‘Artık bitkisel hayatta yaşar, ne konuşur ne de yürür’ dediği anda yine hayata sımsıkı sarılan genç kız, sadece yürümek ve konuşmakla kalmadı, yazı yazmaya, resimler çizmeye başladı. Okul birincisi iken bir anda hayatı altüst olan ve engelli kalan genç kız, yeniden eğitim görmeye başladı. Balçova Ertuğrulgazi Ortaokulunda özel eğitim sınıfında öğrenim görerek küçüklüğünden beri hep hayal ettiği modacı olma hayalini gerçekleştirmeyi hedefleyen Yeliz’in azmi ise engelin başarıya engel olmadığını bir kez daha kanıtladı.

 

“Acilde öldü diye üstünü kapattılar”

Yeliz Bayra’nın geçirdiği kalp rahatsızlığı sonucu beynine ve vücuduna oksijen gitmediği için yüzde 78 engelli kaldığını anlatan annesi Şermin Bayra, “Yemeğe gidiyorduk otobüste birden bire nefes alamadığını söyledi, kucağıma bayıldı. Yeliz’i acilde öldü dediler yüzüne filan kapattılar, cihazda tekrar kalbi atınca tekrar bir elektro şok yaptılar. Doktorlar, bundan sonra bitkisel hayatta yaşayacağını ve hiçbir umut olmadığını söylemişti. Hastaneden çıktık, Yeliz hiçbir şey bilmiyordu. Yemeği, içmeyi, yürümeyi her şeyi tamamıyla unutmuştu. Yavaş yavaş fizyoterapi ve okulu sayesinde şükürler olsun başardı” dedi.

Okul birincisiyken engelli kaldı

Kızının rahatsızlanmadan önce okul birincisi olduğunu ve her zaman çok azimli bir çocuk olduğunu dile getiren Bayra, “Yeliz’in şansızlığı hastalığın onu bulması, şansı ise hayata geri dönmesi bizim için. Onun nefes alıp vermesi bile bizi mutlu ediyor. Yeliz kesinlikle azmetti çünkü öğrenmeyi çok istiyor. Ayrıca stilist olmak istiyor. Çok başarılı olduğu zamanlarda elbise tasarımları çiziyordu şimdi de çiziyor. Biz ona söz verdik ‘Ellerini kullandığın takdirde seni en iyi okullara götüreceğiz’ dedik. İnşallah da öyle olacak” dedi.

 

“Hiç yazı yazmayan bir çocuk şu an yazı yazıyor”

Bir anne olarak Yeliz’in hayata tutunması sürecinde çok zorluklar yaşadığını gözyaşları içinde anlatan anne Şermin Bayra, “Her şeyi çok iyi bilen bir çocuğun, her şeyi mükemmel yapan bir çocuğun kendisinin de ‘Ben bunları bildiğim halde bilemem’ demesi beni çok etkiledi. Bildiği halde ‘bilmiyorum’ demesi beni çok üzdü. Ama çok şükür düzeliyor. Çok başarılı olan bir çocuktu. Şimdi de başarılı bir çocuk, çok büyük bir özveri gösteriyor. Hiç yazı yazamayan bir çocuk şu an yazı yazıyor. Her şeyi biliyor. Sadece son 2,5 yılı hatırlamıyor. Bazı arkadaşlarını hatırlamıyor, hafızanın yüzde 25’i silinmiş. Eğitimle, okulla ilgili şeyleri hatırlamıyor ve bu onu üzüyor. Ama en büyük mutluluk beni, ailesini hatırlaması. Yeliz büyük zorluklarla bu hale geldi. Çok başarılı, hırslı ve azimli bir çocuk. O hırsı ve azmi sayesinde düzeldiğini düşünüyoruz. O istemese hiçbir şey olmazdı” diye konuştu.

“Böyle çocukları asla eğitimsiz bırakmasınlar”

Yeliz’in hiç konuşamazken az da olsa konuşma terapisi ile konuşmaya başladığını, okul ve eğitim sayesinde ellerini kullanabilmeye başladığını belirten Şermin Bayra eğitimin çok önemli olduğunu söyledi. Otistik olan ve engelli kalan çocukların kesinlikle aileleri tarafından eve kapatılmaması gerektiğine dikkat çeken anne Bayra, “İlk başta böyle çocuklarımız asla ve asla eğitimsiz bırakmasınlar. Doktor kontrolsüz bırakmasınlar ama eğitim şart. Onların toplum içine çıkmaları, eğitim almaları gerekiyor. Annelerinin de çocukların yanında özveri ile durup destek olmaları gerekiyor. Eğer biz kendimiz özverili ve destek olacak nitelikte gösterirsek çocuk da zaten bizden destek alıp kendisi de yapıyor. Lütfen evlere çocuklarını kapatmasınlar. Azimli olsunlar, azmetsinler, onlarla beraber başarıya doğru gitsinler” ifadelerini kullandı.

 

“Modacı Cengiz Abazoğlu’yu görmek en büyük hayalim”

Yavaş yavaş konuşmaya başlayan Yeliz, en büyük hayali olan stilist olmak için durmadan çalışıyor. Yeliz, hayalinin ise ünlü modacı Cengiz Abazoğlu ile görüşmek olduğunu söyledi.

 

İl Milli Eğitim Müdürü hayallerini gerçekleştirdi

Yeliz, aynı okulda birlikte eğitim aldığı 13 yaşındaki otizm hastası Aysu Akarca ile hayata daha da sıkı sarıldı. Sürekli birlikte vakit geçiren Yeliz ve Aysu için İzmir Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi de harekete geçti. Hem Yeliz hem de Aysu’nun şehir dışına çıkma hayalini gerçekleştiren İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi, her özel çocuğun gerek eğitimde gerekse sosyal hayatlarında her daim yanlarında olduğunu ifade etti.(Mihrap Düzöz - Halil Karahan / İHA)