İnsan Yakmanın Zaman Aşımı Olmaz

Abone Ol

Temmuz ayı Anadolu’da sıcaktır. Ama 1993’ün Temmuz’u, Sivas’ta yalnızca hava değil; vicdanlar, insanlık ve umutlar da yanıyordu. O gün yaşananlar sıradan bir yaz günü değildi. O gün, bir utancın, bir acının, bir karanlığın miladıydı.

2 Temmuz 1993’te, Sivas’ta bir otelin önünde toplanan kalabalık yalnızca bir protesto düzenlemedi. O gün, şiirleriyle, türküsüyle, düşünceleriyle bu ülkeye nefes olan 33 aydın, sanatçı ve düşünür diri diri yakıldı. O an yalnızca insanlar değil, insanlık da ateşe verildi.

Madımak Oteli’nin önünde, Cuma namazı çıkışıyla başlayan ve dakikalar içinde şiddete dönüşen yaklaşık 15 bin kişilik kalabalık, tarihin karanlık sayfalarına kanla, ateşle ve is kokusuyla yazıldı. Kimse “bilmiyordum” diyemez. Çünkü her şey gözler önünde yaşandı. Ve bugün hala, her Temmuz’da içimizdeki o yara kanamaya devam ediyor.

Yakanlar belki bu dünyada hak ettikleri cezayı tam olarak almadılar. Ama vicdanlarda mahkum oldular. Çünkü bazı suçlar zaman aşımına uğramaz. Hele ki bir insanlık suçuysa, onun hesabı yalnızca adalet önünde değil; tarihin ve vicdanın terazisinde de sorulur.

Madımak’ta yananlar arasında İzmirli şair Metin Altıok da vardı. O alevlerin içinden şöyle seslenmişti:

“Geride kalanlar, ölenler için şiirler yazar…”

Ve gerçekten yazıldı. Şiirler, ağıtlar, türküler… Ama bu sadece bir yas değil, bir direniş biçimiydi. Çünkü bu acı, yalnızca bireysel bir kayıp değil; toplumsal bir travmaydı. Bir kırılmaydı. Ve en çok da bir hafıza meselesiydi.

"Bazı yangınlar sadece kül değil, hafıza bırakır"

O yangın sadece bedenleri kül etmedi. Hafızamıza kazındı. Çünkü bazı yangınlar yalnızca kül değil, hafıza bırakır. Ve işte o hafıza, her yıl yeniden canlanıyor. Bu yüzden unutmuyoruz, unutamıyoruz. Çünkü unutmak, tekrarın yolunu açmaktır.

Madımak’ta bir grup düşünce insanı yakıldı. Yakanlarsa kendi karanlıklarında saklanmaya devam etti; belki başka bir fırsat kollayarak. Ama biz buradayız. Anlatmaya, hatırlatmaya, yazmaya devam edeceğiz.

Ve geriye sadece Madımak’ın külleri kalmadı.

Bize kalan, birlik olmanın, direnmenin ve unutmamanın yükünü taşıyan bir toplumsal hafıza oldu.

Son cümle:
1993 Temmuz’unda, Sivas’ta yalnızca ateş tutuşmadı; canlar, sözler, sazlar da birlikte yandı.