Geçen hafta tüm dünya pandemiyi unuttu. Ekonomik kriz, döviz, borsa ve gündelik sıkıntılar bir tarafa bırakıldı. Tüm dünya online Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini izledi. Yeni yüzyılın başında dünya savaşlarını hatırlatan fotoğraflar, görüntüler büyük endişe yarattı. Öyle bir fotoğraf vardı ki, herkeste olduğu kadar bende de büyük üzüntü yarattı. Rus bombalarından korunmak için sığınaklara saklanmış yaşları birbirlerine çok yakın kız çocuklarının yan yana korku ve endişe dolu gözlerle objektiflere baktıkları o fotoğraf. Küçük çocukları gördüğünüzde söyleyecek hiçbir kelime kalmıyor. Ben sadece Avrupa’da bu çağ ve yılda “İnsanlık sığınakta” kelimelerini fısıldayabildim. Ukrayna’nın doğu bölgesindeki Donetsk’te çekilen fotoğraf, Avrupa’da 2.Dünya Savaşı’ndan bu yana en korku veren anlardan biri olarak tarihe geçti. Ne kadar acı bir durum ki, 5 yaşındaki çocukları korumak için çelik yelek giydiriyorlar. Bombalı saldırılara karşı ilk yardım bilgisi öğretiliyor. Dünyanın gözü önünde yaşanan bu trajediden tarih elbette hesabını soracaktır. 

SAVAŞ EN ÇOK ÇOCUKLARI VURUYOR!
Türkiye jeopolitik olarak kilit bir noktada. Yıllardır Irak ve Suriye’de yaşanan savaşın etkilerini bire bir yaşıyoruz. Özellikle Suriye savaşını tüm ülke şehirler bazında etkisini canlı olarak gördü. Suriye savaşında da en çok zararı gören çocuklar oldu. Savaşın devam ettiği yıllarda Suriye’de 5 milyon bebek doğdu. Buna ek olarak 1 milyon bebekte mülteci konumda dünyaya geldi. Doğal olarak en büyük acıyı çocuklar gördü. Savaş sırasında da en büyük ölümler çocuk ölümleri oldu. En son Suriye’de böyle bir örnek varken, bu kez Avrupa’da savaşın patlak vermesi yine çocuklar için büyük yıkım oldu. Dileğimiz Ukrayna’da işgalle birlikte gelen savaşın hemen son bulması. Büyüklerin çıkar hesapları çocukların canını almadan barış ikliminin oluşması. Daha güvenli bir dünyada çocukların büyümesi. Hepimiz biliyoruz ki, güzel bir dünya çocukların hayalleri üzerinden kurulur. Ne oyuncak silahlar ne de gerçek silahlar bu çocukların hayatına hiç uğramasın.

Son cümle: “Herkese düşen görev, 21. yüzyılın başında insanlığı sığınaktan çıkarıp özgür ve barış dolu bir dünya için üstüne düşeni yapmasıdır…”