Çok yağmurlu bir günde, göz gözü görmezken, Muğla’da bir minibüs 9 yaşında bir öğrenciye çarpıyor. O güne kadar okul önüne, giriş çıkış saatlerinde bir trafik polis isteyen velilerin çağrısına aldıran olmamış.

Neyse ki vurma çok şiddetli değil, küçük kız savrulup kaldırıma çarpıyor. Orada tesadüfen bulunan sivil polis de yardımcı oluyor. Acele ambulans geliyor. Çocuk hastaneye kaldırılıyor. Zavallı küçük kızın burnu 2 yerden kırık. Buna da şükür.

Öğretmenler haberi alınca kaza yerine ulaşıyor. Arabayı kullanan kişi de kaçmıyor, aksine çok üzgün ve ilgili. O da hastaneye koşuyor. Okul müdürü de ilk yardımda, öğrencisinin başında.

Buraya kadar Muğla gibi medeni bir ilimizde, duyarlı insanlarının, bir kaza anında nasıl bir destek içinde, el ele verdiğini görüp, seviniyoruz.

 

Öte yandan, İL İDARESİNİN OLAYA YAKLAŞIMINA BAKALIM :

Kaymakam kazayı duyunca okul müdürünü arayıp ‘’ Geçmiş olsun’ diyor.

İyi güzel de…Geçmiş olsun denmesi gereken küçük kız ve ailesi değil midir? Bir sıcaklıktır, ilgidir. Hatta insanlık ve meslek görevidir.

Aileye, ‘’ Sizi de arayıp ilgilenen oldu mu?’’ diye soruyorum.

‘’ Hayır’’Diyorlar.

Emniyet Amiri ? Yardımcısı?

Trafik Polis Amirliği? Şefi, muavini vs?

Kaymakam?

Bir tek idareci arayıp da en azından geçmiş olsun demez mi?

‘’Çok sıradan bir olay. Ne alaka, bana ne???’’ der gibi bir tavır.

Medeni insanların olduğu medeni bir şehirde, medeniyetsiz idari kurumlar…

 

Kaza geçiren aile, kibar bir dil ile Muğla valisi hanımefendiye bir mail göndererek, okul önlerine giriş çıkış saatlerinde bir polis görevlendirilmesini , ve daha fazla canların yanmamasını rica ediyor. En azından bir ‘’geçmiş olsun’ dileği de hanımefendiden bekliyor.

Ses seda yok.

Ondan sonraki 2 HAFTA İÇİNDE AYNI OKULDAN 2 MİNİK ÖĞRENCİ DAHA Muğla’da çeşitli yerlerdeki trafik kazasında hayatını kaybetti.

Okul müdürüne ‘’geçmiş olsun’’ denmiştir mutlaka.