Sosyoloji mezunları derneğinin anketine göre;
Türkiye'de insanlar mutlu mu diye sorulduğunda gençlerin %96.3'ü 'Hayır' yanıtı vermiş.
Bu bilgiden sonra Türk Sanat Müziği'ne ait bir şarkısının sözleri geldi hatırıma.

''Yüzümde tebessüm arama dostum
  Mazideki büyük sevgidendi o
  Ağlıyorum diye hor görme beni
  Mutluluk mu kaldı, eskidendi o''

Mutluluk nedir diye sorulduğunda çok farklı yanıtların alınması doğaldır. 
Çünkü arzu edilen güzel bir duygudur bu ve tanımlanması hiç de kolay olmayıp bireyden bireye değişir.
İnsanlığı kucaklayan ve her zaman canlı kalarak çekiciliğini ve önemini kaybetmeyen bir kavramdır mutluluk.
Yüzyıllardır onca düşünür insanlara mutluluğu anlatmış ve bu konu için adeta kendini adamıştır.
Mutluluk için, insanların süresi değişen mutlu zamanları vardır demek belki doğru bir yaklaşım olabilir.
Mutluluğun bir formülü olabilir mi?
Örneğin Alain;
''Düzenli bir çalışma ve zaferlerin ardından gelen başarı, işte mutluluğun formülü'' diyor.
Konfüçyüs ise mutluluğu;
''İnsanın içinde bulunduğu yaşamdan zevk almasıdır'' olarak tanımlıyor.
Mustafa Kemal Atatürk;
''Mutluyum, çünkü başardım'' dememiş miydi?
Büyük ve eşsiz başarısı O'nun en büyük mutluluğuydu.
Bilinçli bir birey mutluluğu yalnız kendisi için değil, toplum ve ülkesi için isteyendir.
Her insan elinden geldiğince başkalarının da iyiliği için çalışsa ve iyilik düşünebilse bu ona yüce bir güç kazandırıp mutluluk veremez mi?
Kendini insanlığın kardeşi sayandan daha mutlu kimse olabilir mi?
Mutlu dediğimiz insanların en belirgin özellikleri yaşama sevinçlerinin olmasıdır.
İnsana yaşamı, yaşı değil yaşadıkları öğrettiğinden mutluluk da yaşananların içindeki güzellikler olmalı.
Mutluluk bir yolculuksa, o zaman yaşamı sadeleştirmek ancak ertelememek gerekir.
Bizi zaman zaman zorlayan kadere karşı verilen ve kazanılan bir zafer de olabilir mutluluk.
Aldıklarıyla değil,
Verdikleri, 
Öğrettikleri
Bıraktığı izlerle insanın mutlu olması da mümkündür.
İnsanların birbirini sevmesi, aralarındaki bağların kuvvetlenmesi, toplumsal ve bireysel huzur da onların birer mutluluk kaynağıdır.
Bir toplumun insanlık, huzur ve ahlak bağlarında çözülme yanı sıra kopma olduğunda orada yaşayanların mutlu olması söz konusu olamaz.
Şimdilere bakalım.
Mutluluk mu kaldı?
Eskidendi o...