Başbakan Binali Yıldırım AK Parti grup toplantısında konuşuyor. Başbakan vize kriziyle ilgili ABD'ye mesaj verdi. Yıldırım, "Neymiş efendim, FETO soruşturması kapsamında Amerikan misyonlarında çalışan bazı kişiler hakkında hukuki süreç başlatmışız. E ne olmuş? Türkiye bir hukuk devleti suç işleyen veya suç isnadı yapılan Amerika’nın misyonunda olması ona bir ayrıcalık mı getirecek? Yani beyefendilerden izin mi alacağız? Bir resmi bankamızın genel müdür yardımcısı, görevli gittiği ülkenizde yaka paça tutup hapse atarken bize mi sordunuz? Bizden izin mi aldınız? Hala 15 Temmuz alçak darbe girişiminin başı FETO’yu niye orada besliyorsunuz?" dedi.

İşte Yıldırım’ın konuşmasından satır başları:

Saatler sonra aynı şekilde aynı ifadelerle gereğini yaptık, karşılığını verdik. Devletler aralarındaki sorunları konuşarak görüşerek çözmek durumundadır. Ülkeler arasında devamlı düşmanlık olmaz, devamlı dostluk da olmaz.

Ülkelerin ilişkilerini belirleyen karşılıklı menfaatleridir. Hele hele bu devletler müttefik ülkeler ise bazı meseleleri ileri sürüp vatandaşları cezalandırmaya kalkmak iste çok yakışıksız bir davranıştır. Amerika gibi büyük bir ülkeye hiç de yakışmayacak bir davranıştır.

Ve ülkelerimiz arasındaki hiçbir sorunun çözümüne de katkı sağlamaz. Bu nedenle Amerika’yı daha sağduyulu olmaya davet ediyoruz.

Sorun bir an önce çözülmelidir. Türkiye olarak bütün ülkelerle kanallarımız açıktır. Küresel barış için Türkiye katkı koymaya devam edecektir. Bunu sadece ülkemiz veya bölgemiz için yapmıyoruz. Dünyanın genelinde var olan gerilimi düşürmek için yapıyoruz. Amerika yetkilileri yaşanan bu son gelişmeleri gerekçe göstererek göçmenler dışındaki vizeleri askıya aldıklarını açıkladılar. Bunu az önce de ifade ettim konsolosluklara büyükelçiliklere gelen insanların sayısını asgariye düşürmek için yaptıklarını söylüyorlar. Bu hiç ama hiç inandırıcı bir gerekçe değildir. Ancak kafalarının arkasındaki nedenin, gerçek nedenin ne olduğunu da söylemekte, ifşa etmekte gecikmediler. Onu da söyleyi verdiler.

"Yani beyefendilerden izin mi alacağız?"

Neymiş efendim, FETO soruşturması kapsamında Amerikan misyonlarında çalışan bazı kişiler hakkında hukuki süreç başlatmışız. E ne olmuş? Türkiye bir hukuk devleti suç işleyen veya suç isnadı yapılan Amerika’nın misyonunda olması ona bir ayrıcalık mı getirecek? Yani beyefendilerden izin mi alacağız? Onların icazetini mi alacağız? Bunu söylerken lafın nereye gideceğini de düşünün.

"Ülkenizde yaka paça tutup hapse atarken bize mi sordunuz?

Bir resmi bankamızın genel müdür yardımcısı, görevli gittiği ülkenizde yaka paça tutup hapse atarken bize mi sordunuz? Bizden izin mi aldınız? Hala 15 Temmuz alçak darbe girişiminin başı FETO’yu niye orada besliyorsunuz? Bu müttefikliğe dostluğa sığar mı?

Türkiye’de halkın yüzde 80’inden fazlası Amerika’ya sempati duymuyor bunun cevabını bulmak zorundadır. Şehitlerimizin ve gazilerimizin olduğu alçak darbe girişiminin arkasındaki güçleri artık orada muhafaza etmekten vazgeçmelidir.

 “Düşmanlarımızla iş tutmak müttefikliğe yakışmaz”

 Eğer müttefikliğimiz devam edecekse Suriye’de PKK’nın kuzenleri yeğenleri PYD YPG’ye de kol kanat germekten bir an önce vazgeçmelidir. Düşmanlarımızla iş tutmak müttefikliğe yakışmaz. Müttefiklik zor zamanda da güzel günlerde de birlikte olmak demektir. Dolayısı ile bu tavır asla ve asla kabul edilebilir bir tavır değildir.

“Ümit ederim ki bu gerginlik kısa sürede sona erer”

Ümit ederim ki bu gerginlik kısa sürede sona erer ve bu işten bizim değil, vatandaşların mağdur olmasının önüne geçilmiş olur. Kimi cezalandırıyorsun? Kendi ülkenin vatandaşlarını bizim ülkemizdeki vatandaşlara fatura kesiyorsun. Bu ciddiyete yakışmaz, bu devlet idaresine yakışmaz. Duygusal kararlarla ülke yönetilmez. Kızgınlıkla ülkeler arasındaki ilişkileri geren hatta tamiri imkansız hasarlar doğuran bu tip kararlar alınmaz.

Diğer bir konu da Suriye’deki gelişmelerdir. Bizi de yakından ilgilendiren bazı hadiseler var. Ülkemizin hangi köşesinde olursa olsun sınırlarımızda yaşanan hiçbir gelişmeyi görmezden gelemeyiz. Yanı başımızda olanlara sırtımızı dönüp yangını uzaktan seyretmek gibi bir lüksümüz yoktur. Bugün dünya üzerinde ortadoğuyu en iyi bilen en iyi analiz edebilecek, bölgede ne olup bittiğini en iyi kavrayacak olan ülke Türkiye’dir.

Özellikle son zamanlarda Suriye’de yaşanan gelişmelere doğru şekilde yön vermek için Rusya ve İran ile Astana sürecinde önemli bir inisiyatif aldık. Halen bölgeye taşınan göçmenlerin normalleşme ve hayata tutunma çabaları devam ediyor. Bunun için de önemli altyapı işlerini yapıyoruz. Onlara destek oluyoruz.

Orada yaşayanların evlerine geri dönmeleri için Azez Cerablus arasındaki hayat şartlarını iyileştirmek için gereken neyse hepsini yapıyoruz. Geçtiğimiz yılın sonunda ülke genelinde ilan edilen ateşkes sayesinde Suriye’deki çatışmalar büyük ölçüde kontrol altına alındı. Astana süreci doğrultusunda ateşkesi tahkim edecek adımları da attık. 14 – 15 Eylül’de düzenlenen son toplantıda İdlib ve çevresinde gerginliği azaltma ve çatışmaları önleme prensibi doğrultusunda bölgede bir güvenlik kuşağı oluşturulması kararı verildi.

Hatay’a sınır komşu olan İdlib esasen Halep’te geçtiğimiz yıl yaşanan olaylar sonrası sivil halkın akın akın bu bölgeye gelmesi neticesinde çok ağır şartlar içerisinde oradaki insanlar yaşıyor ve bu insanlar arasına sızan terör unsurları da var. Bu sebeple alınan karar çerçevesinde üç garantör ülke tarafından İdlib bir güvenlik çemberine alınacak ve terör faaliyetleri önlenecek. Diğer yandan da olası iç karışıklıkta ülkemize yeni büyük bir göç dalgasının önüne geçilmiş olacak.(Hürriyet)