CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Balçova Kaya Termal Otel'de düzenlenen 'Geleceğim İçin Hayır' toplantısına katıldı. Toplantıya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun yanı sıra CHP İzmir milletvekilleri, ilçe belediye başkanları, iş dünyası temsilcileri ile sivil toplum örgütlerini yöneticileri katıldı.

 

"Ben ne yaptım acaba?"

Referandum sürecinde bazen hayretler içerisinde kaldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Miting yapıyorlar ama ana tema benim. Bazen düşünüyorum; ya arkadaş ben ne yaptım acaba? Bürokraside çalıştık, siyasete girdiğimizde karımın bileziğine kadar ‘mal varlığım bu’ dedim. Hesabını veremeyeceğim hiçbir şey yok. Yok kardeşim yok yani ne yapayım. Kabahat bende mi? Anayasa değişikliğini anlatmıyorlar. Onlara göre 18 maddenin 18’i de Kemal Kılıçdaroğlu. Oysa sorumlu bir cumhurbaşkanı ve başbakanın elbette miting yapma hakkı var. Ben nasıl anlatıyorsam onların da anlatması lazım ama onlar bunu anlatamıyorlar. Çünkü bu anayasa değişikliğinin topluma nasıl felaket getireceğini onlar da biliyor. Bu anayasa değişikliğinin ne kadar ciddi oluğunun farkında bile değiller” diye konuştu.

 

“Bu ülke insanı bir demokrasi destanı yazmak zorundadır”

Eşit olmayan koşullarda bir referandum yapılacağını savunan Kılıçdaroğlu, “Biz kendi ilanlarımızda Türk bayrağı kullanamıyoruz, ‘yasak’ diyorlar ama onlar kullanıyor. Gerekli dersi demokrasiye sahip çıkarak 16 Nisan’da bu halkın vereceğini biliyorum. Biz bir demokrasi destanı yazmak zorundayız. Bütün baskılara, bütün imkansızlıklara rağmen bu ülke insanı bir demokrasi destanı yazmak zorundadır” ifadelerine yer verdi.

 

“Siz yarım saat konuşun ben 15 dakika konuşacağım”

Referandum sürecinde muhalefete dahi tahammül edilmediğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“En aykırı görüşlere bile dünyanın her kesimi kulak kabartıyor. Emin olun ben bunları anlatırken ‘doğruları söylemiyor’ diyorlar. Hepinizden özür dilerim; ‘Kılıçdaroğlu yalan söylüyor’ diyorlar. Hangi cümle yalan? Medeni bir insan gibi bir anayasa değişikliği yapıyoruz, rejimi değiştiriyoruz. Gelirsiniz bir kanalda oturur medeni insanlar gibi konuşuruz. Çıkın beni mahcup edin, 18 maddeyi bile okumadın, bilmiyorsun değil. Siz yarım saat konuşun ben 15 dakika konuşacağım. Medeni insanlar gibi bir araya gelir oturur konuşuruz. Kim doğruyu söylüyor, kim söylemiyor anlamış oluruz.”

 

“İnandığımız oyu vermek önemli.”

Anayasa değişikliğine ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, referandum kararının Meclis'ten çıktıktan sonra niye Anayasa Mahkemesine gitmediğini belirterek şunları söyledi: 

"Bana ‘niye mahkemeye gitmedin’ diye soruyorlar? Bir milletin kaderini mahkeme değil o milletin kendisi belirler. Ön yargılarımızdan ayırıp mensubu olduğumuz partileri bir kenara bırakıp ortak paydayı oluşturabilirsek çözemeyeceğimiz hiç bir şey yok. Kimliklerimiz, inançlarımız, görüşlerimiz farklı olabilir ama bir arada huzur içinde yaşamak istiyoruz. Biz demokrasi kültürünü korumalıyız ama bunu koruyup korumamak benden çok sizin elinizde. Benim sorumluluğum var ama en az benim sorumluluğum kadar her bir bireyin kendi sorumluluğu da var. Artık düşünme ve karar zamanı geldi. Slogan atmanın, alkışlamanın hiç ama hiç bir önemi yok. 16 Nisan'da sandığa gidip inandığımız oyu vermek önemli.”

“Hiçbir sorunu çözmüyor”

“Bu 18 madde Türkiye Cumhuriyeti’nin hangi sorununu çözüyor bunu düşünmenizi istiyorum” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

“Benim gördüğüm, anladığım kadarıyla hiç bir sorunu çözmüyor. Yaşanılan sorunları çözmediği gibi tersine Türkiye’yi sonu belirsiz bir sürecin içine sokuyor. 80 milyonu bir kişiye emanet ediyorsunuz. 80 milyonun düşüncesi bir tarafa bir kişinin düşüncesi bir tarafa. O bir kişi ne derse o olacak. ‘Bir kişiyi seçtik artık o her şeyi bilir, tüm kararları alır, aksine kimse söyleyemez’ noktasına gelinecek.”

 

“Sıradan bir karar alınmayacak”

Oluşabilecek yeni sistemde her şeyin bir kişinin taktirinde olacağını öne süren Kılıçdaroğlu, “Arzu ettiği kadar bakan, bakan yardımcısı, belirleyecek. Bugünkü parlamenter sistemde her bakanlığın bir yasası vardır. O yasalarda herkesin görevi tek tek tanımlanmıştır .Yetki de Meclis'tedir., Tek adamlık sisteminde bu yetkilerin hepsi alınıp tek bir adama veriliyor. Bu doğru mudur yanlış mıdır 16 Nisan'dan sonra göreceğiz. Sandığa giderken hepimizin düşünmesi lazım. Çünkü sıradan bir karar alınmayacak. Kolay kolay değiştirilemeyecek bir karar alınacak” dedi.

 

“Liyakat sistemi değişecek”

Oluşabilecek yenin sistemle liyakat sisteminin de değişeceğini savunan Kılıçdaroğlu, “Bugün yasalara uygun olmayan kriterlere göre atamalar yapılamaz ama tek adam sisteminde bunu tek bir kişi belirleyecek. İlkokul, ortaokul mezunu amcasının oğlunu; dayısının oğlunu istediği bir bakanlığa atayabilir. Bu doğru mu, yanlış mı? İşte bunu düşünerek karar vereceğiz. Liyakat, devlette işin bilen tarafından hizmetlerin verilmesidir. Ama şimdi bu sistem değişecek. Türkiye’yi ne kadar tehlikeli bir sürecin beklediğini bilin istiyorum. Bu tamamen demokrasiyle ilgili bir oylama” ifadelerine yer verdi.

 

“Cumhurbaşkanlığı makamı devletin sigortasıdır”

Cumhurbaşkanlarının tarafsız olması gerektiğine savunduklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Cumhurbaşkanlığı makamı devletin sigortasıdır. Temel krizler çıktığında cumhurbaşkanı tüm parti başkanlarını çağırır ve fikirlerin alır. Bunun son örneği 15 Temmuz'dan sonra yaşandı. Bunu ancak tarafsız biri yapabilir. Cumhurbaşkanı aynı zamanda yargıç da tayin ediyor. Tarafsız olmazsa onun atayacağı hakim tarafsızlığa gölge düşürür. Abdullah Gül'ün seçimine karşıydık ama seçildikten sonra asla eleştirmedik. Tarafsız kaldığı sürece saygı gösterdik. Davet ederdi giderdik. Gizli kalması gereken yerleri söylemezdik ama bir partini genel başkanı olarak cumhurbaşkanlığı yaparsa çift başlılık çıkar.”

“Faturasını en başta iş dünyası ödeyecek”

“Bu anayasa hangi ihtiyacımızı karşılayacak. Dolayısıyla hepimizin oturup düşünmesi lazım. Sıradan bir değişiklik değil, rejimi değiştiriyoruz. ‘Cumhurbaşkanına bu kadar yetkiyi verelim istediği gibi Türkiye’yi tepe tepe kullansın’ denilebilir ama bu tercih doğru mu, yanlış mı? Soru bu” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: 

“Demokrasisi olmayan, dikta rejimi olan bir ülkeye dönüşeceğiz. Tüm demokrat ülkeler Türkiye'yi eleştirecek. Bunun faturasını en başta iş dünyası ödeyecektir. Sizin ürünleriniz alınmayabilir, yabancı sermaye gelmez. Çünkü can ve mal güvenliği yok. Turist hiç gelmez. İstediği kişinin mallarına el konulabilecek. Hak hukuk zaten yok.”

 

“Bu devletten ne istiyorsunuz?”

“Bu ülkenin insanı 1. sınıf, tam demokrasiye layık değil mi?” diye soran Kılıçdaroğlu, “Milli irade diyorsunuz. Yüzde 10’un altında oy alan parti parlamentoya giremiyor. Kendilerine de söyledim yüzde 1 alan partinin genel başkanı kürsüye çıksın. Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir danışmanı var; ‘halk, devletini kurmak için adım atıyor’ diyor. Biz devletimizi acıyla, gözyaşıyla kurduk. Şehitler verdik, gazilerimiz var. Bu devlet sıradan bir devlet mi? Erzurum, Sivas Kongreleri boşuna mı toplandı? Türkiye Cumhuriyeti boşuna mı kuruldu. Yeni bir devlet, yeni bir rejim inşa etmeye çalışıyorlar. Sizin Türkiye Cumhuriyeti’nden alıp veremediğiniz nedir? Bu devletten ne istiyorsunuz, bu cumhuriyetten, bu parlamenter sistemden ne istiyorsunuz artık? Neleri istiyorsunuz? ‘Tek adam rejimi gelirse ekonomide istikrar gelecekmiş. 15 yıldır siz yönetiyorsunuz bu devleti. Fransızlar, Almanlar, Amerikalılar mı yönetiyor? Siz ekonomide istikrarı sağladınız da, yatırım yaptınız da, yol köprü yaptınız da biri karşı mı çıktı? Tek adam rejimi gelince terör bitecekmiş. Siz bitirdiniz de biri karşı mı çıktı. Defalarca terörü bitirmek için bizden ne istiyorsanız her türlü desteği veririz diye açıklama yaptım” diye konuştu.(Ceren Atmaca - Sinan Yeniçeri / İHA)