Kemeraltı Hayat Platformu ve Kemeraltı Merkez Araştırmalar Derneği sözcüsü Cem Ceylan ile Kemeraltı’nın dünü, bugünü ve geleceğini konuştuk. Kemeraltı’nın eski itibarını kazanması için yaptıkları çalışmaları anlatan Ceylan, yetkililere de sitem etti. İşte Ceylan ile gerçekleştirdiğimiz röportajdan öne çıkanlar: 

Kemeraltı için kurulan topluluklar nedir? Ne yapar?

Cem Ceylan: Kemeraltı'nın yeniden eski saygınlığını kazanması için topluluk olarak Kemeraltı'ndaki esnaf, akademisyen, sanatçı ve zanaatkarlar ile kurduğumuz bir iki tane grup var. Kemeraltı Sevenler Grubu, önce Kemeraltı Çalışma Grubu oldu daha sonra Kemeraltı Hayat Platformu'na döndü. Ayrıca Kemeraltı Merkezi Araştırmalar Derneği diye bir derneğimiz var. Bütün kuruluşların hepsinde aşağı yukarı aynı insanlar var. Yazarlar var, edebiyatçılar var, sanatçılar var ve bu kişilerin çoğu aynı zamanda Kemeraltı'nda yaşayan, Kemeraltı'nda iş yaparak hayatını kazanan, Kemeraltı'nda çocukluğunu geçirmiş, gençliğini geçirmiş ve halihazırda burada ticaretle uğraşan insanlar.
Kemeraltı bizim aynı zamanda İzmirli olarak kent belleğimiz, hafızamız. Her birimizin Kemeraltı ile alakalı anıları var. Burada yaşadığı olaylar var. Kemeraltı'ndaki bazı özel mekanlar vardır. Bu mekanlar, bizim ortak hafızamızı oluşturur. Kemeraltına geldiğinizde “Saat Kulesi”, her zaman “Saat Kulesi”dir. “Şükran Otel”, her zaman “Şükran Otel”dir.
Kemeraltı'nı oluşturan, Kemeraltı'nın esnafından da kaynaklanan, burada yaşayan bir kültür mirası var. Biz buna esnaf tarafından bakıldığında Ahilik, Kemeraltı için de çok dillilik, çok kültürlülük, çok inanç diyebiliriz. Burada; Musevi, Hıristiyan, Müslüman, Rum ve de Ermeni… Yanyana onlarca yıl iş yaptı, birlikte çalıştı. Dolayısıyla kültürleri de birbirlerine karıştı. İşte bu bize kalan miras, büyük kültür zenginliği… Biz, mirasın kıymetinin yeniden ortaya çıkarılması, yeniden bir değer olması için çabalıyoruz.
DÜNYADAKİ OLD TOWNLAR GİBİ OLMALI

Kemeraltı nasıl bir yer olmalı?

Cem Ceylan: Kemeraltı'nın dünyadaki diğer “old town”lar(eski kent merkezleri) gibi hak ettiği saygınlığı hem dünyada hem ülkede kazanması gerekir. Bunlar yapılırken, “Kemeraltı bir mücehver” diyerek Kemeraltı'nın değerli yapılarının, değerli mimarisinin, değer alanlarının, acı bir pazarlama şekliyle ranta dönüştürülmesinden bahsetmiyoruz. Çünkü bunu isteyen gruplar da var. Biz, Kemeraltı'nın değerlerinin korunarak gelişebileceğini, dünyada kendine has özgün bir yer edilebileceğini düşünüyoruz. O yüzden Kemeraltı'na değer katan her şeyin, Kemeraltı'nda korunarak, Kemeraltı ile birlikte gelişmesi lazım. Gevrekçisi de şambalicisi de şerbetçisi de, turşucusu da, esnaf lokantası da, kahvecisi de kendi özgün kimliğini koruyarak tutunmalı. Bütün dünyada olduğu gibi buraya da mutlaka farklı yatırımcılar gelecektir. Daha güncel, daha trend markalar da gelecektir. Onlar geldiğinde buradaki mevcut esnafın da kendini ve değerini, ürününü, hizmetini koruyabilmesi lazım. Dünyanın çok rekabetli olduğunu biliyoruz. Eğer rekabetten dolayı biz buradaki, buraya değer katan esnafın, zanaatkarın, sanatçının silineceğini görürsek, önümüzdeki dönemde buradan ayrılacağını görürsek, bu bizi üzer. Kemeraltının ruhunun kaybolmasına sebep olur. Kemeraltı'na ruhunu veren, aynı zamanda bu insanlar, yaşattığı kültür…

Aşağı yukarı 90 yıldır dededen toruna devam eden, işlerini sürdüren yerler var. Çok önemli, çok kıymetli. Çünkü bugünkü ekonomik koşullarda böyle bir şeyi düşünmek bile çok zor. Türkiye'de şirketlerin ortalama ömrü 6-7 sene iken 90 yıldır burada aynı isimle, aynı vergi levhasıyla devam eden bir baba işinden bahsediyoruz. Aynı dükkanlar, aynı yerlerde, işlerini, ticaretlerini devam ettiriyor. Bunlar aslında Kemeraltı'nı Kemeraltı yapan değerler. Çünkü bu insanların esnaflık kültüründen süzülerek bize yansıttıkları ışık, bizim de o ahlaka sahip olmamıza vesile oldu. Bizim de onlar gibi düşünmemize sebep oldu. Buna bir fikir, bilim, ahilik kültürü, esnaf ahlakı diyebiliriz ama günün sonunda bu bir değerdir. Dünyanın hiçbir yerinde eşi benzeri olmayan bir değerdir.

İNSANLAR KEMERALTI’NA GELMEK İSTEMİYOR

Sizce Kemeraltı hak ettiği değeri göremiyor mu?

Cem Ceylan: Tabii ki görmüyor. Kemeraltı, sadece ucuz alışveriş yapılan bir çarşı algısına büründü. Bu algının oluşması, Kemeraltı’nın zaman içerisinde dönüştüğü durumla da alakalı. Zaman içinde yaşama koşulları, hayat tarzı, insanların alışkanlıkları bir şekilde değişerek, özellikle esnaf - tüccar kesiminin daha iyi semtlere göçmesiyle değişti. 60 sene önce apartmanlar yeni yapılıyorken apartmanda oturmakta bir trend, bir moda idi. Varlıklı insanların varlık durumunu gösterirdi. Hatta asansörlü apartmanlarda oturuyorlarsa insanlar bu bir prestijdi. Dolayısıyla da Kemeraltı'nın yerlileri ki bunun içinde levantenler de var, seferatlar da var, buranın eski esnafları, tüccarları zaman içerisinde kayboldular, gittiler buradan. İkametlerini taşıdılar. İşleri bir süre daha devam etti, çarşıya gidip geldiler ama bir süre sonra Türkiye'deki ekonomi hacim olarak büyüyünce onların da işleri büyüdü. İşleri büyüyünce taşındılar.

İşini büyüten ayakkabıcı küçük atölyesini fabrika yaptı, Işıkkent’e taşındı. Gıda Çarşısı gibi yeni bir alan oluştu. Buradaki gıda, kuruyemiş, baharat işini yapanlar oraya geçti, dağıldı. Ama bu başka bir şeye de sebep oldu. Buradaki ticaretin şeklini değiştirdi. Şu an mesela insanların çok hazzetmediği, keyif almadığı bir esnaf profili var Kemeraltı çarşısında. Bu bizim gerçeğimiz, bundan kaçacak halimiz yok. Neredeyse tacize varan zorlamalarla mal satan, özellikle yurt dışından gelen insanlar için gerçekten alışık olmadıkları bir tavırla hanutçuluk yapan, onları çakma markalara, oraya buraya yönlendiren insanlar var. Bu insanlar, buranın kültürüyle yetişmiş esnaf burayı terk ettikten sonra geldiler. Ha bu da Türkiye'deki ekonomik durumla alakalı. Başka yerden göç ederek göçle İzmir’e gelen insanlar da bir şekilde burada iş yapmak zorundalar. Önce belki seyyar satıcılıkla, işporta ile başladılar. Sonra pazarcılık ve ardından dükkan sahibi oldular. Bunun bir tane sebebi daha var o da yine ülkedeki ekonomik ağır koşullar. Dükkan sahibi hangisini ödeyecek? Kirası, masrafları, kendi geçimi çıksın ki para kazansın. Elbette bu tarz zorlayıcı koşullar da satıcıların daha agresif olmasına sebep oluyor.

Kemeraltı’nda doğan bu tarz bir esnaf kültüründen birçok insan mutlu değil. Kemeraltı'na gelmek istemiyorlar. Bununla ilgili yaptığımız anketlerde bu sebepten Kemeraltı’na gelmek istemeyen Kemeraltı ziyaretçileri var. Ama bu durum çarşıda bugün 10 bin civarında olan esnafın prestijini sarsacak boyutta değil.

KAMU DENETİMLERİ SIKLAŞTIRMALI

Peki neler önerirsiniz? Neler yapılmalı Kemeraltı’nda?

Cem Ceylan: Yerel yönetimlerden merkezi yönetime kadar ilgili tüm kamu kuruluşları, eski çarşılarda, özel statüsü olan çarşılarda uygulanması gereken kuralları uygulatmalı. Mesela tabela yönetmeliği diye bir şey vardır ama bu görmezden gelinir. Düşünün ki 300 yıllık bir binanın üstüne belki kitabesi olan, çok özel koruma altındaki bir binanın üstüne çiviler çakarak tente asmak, malları sergilemek, standlar asmak… Bunlar görmezden geliniyor. Sokakların arasında duvarlar, işportacılara, seyyar satıcılara kiralanıyor. Bütün bunlarla alakalı hukuken yapılması gereken işleri kamu yapmayınca, herkes serbestmiş gibi davranıyor.  

OTOPARK SORUNU HERKESİ YORDU
Kemeraltı’na otopark sorunu yüzünden girmek istemeyen insanlar var. Çünkü, kentin herhangi bir ilçesinden buraya arabasıyla gelip, alışverişini yapıp, tekrar arabasına koyup gitmesi insanlar için sorun oluyor. Anahatta olduğumuz için trafik yoğunluğu var ve yeteri kadar park edecek alan yok. Otopark eksiğini yıllardır dile getiriyoruz. Bunu kamu görmediği sürece istenmeyen şeyler oluşuyor. Sokakların içerisinde otoparkçılık yapan, değnekçi diye tabir edilen insanlar oluşuyor. Bu insanlar sokakları kapatarak otoparka çeviriyorlar, ruhsatsız işletiyorlar. Bazen bir gecede binalar yıkılıyorlar. Otopark sorunu hem buraya insanların arabasıyla gelmesine engel hem de bir ranta sebep olduğu için tarihi binaları kaybetmemize sebep. Tabiki dünyanın hiçbir yerinde tarihi alanlara, tarihi kent merkezlerine arabanızla giremezsiniz. Ama bunun için alınan kararların uygulanması lazım. Buranın yayalaştırılması lazım, lojistik merkezlerin oluşturulması lazım. Çünkü binlerce esnaf var burada ve toptancısı geliyor. Malı dükkana getirmek zorunda, götürmek zorunda. Burada bu durumlara farklı lojistik çözümler bulunmalıdır.

SEÇİM ÖNCESİ VAAT VERİYORLAR

Kemeraltı’nın sorunlarını ilgili kurumlara ilettiniz mi?

Cem Ceylan: Bunlar bilinmeyen şeyler midir acaba? Tabii ki de ilettik. 2022 yılında Kemeraltı’nda hala aydınlatma ile ilgili sorunları konuşuyoruz. Yürüme yolları kötü. Parke taşlarının yarısı sökük, yarısı sağlam, yarısı dışarıda, yarısı içeride…

Saydığımız bütün bu sorunlar; otoparklardan yollara, aydınlatmadan altyapıya kadar hepsini ilçe belediyesi de büyükşehir belediyesi de biliyor. Çünkü seçim dönemlerinde bize bu sorunların çözümü ile alakalı vaatler veriyorlar. “Kemeraltını artık su basmayacak” diyorlar mesela. Bir başkan seçilmeden önce “Aydınlatma sorununu çözeceğiz” diyor.
Nasıl yapacaksın? “Bir master proje hazırladık. Bununla alakalı altyapı için çukur kazacağız, çukurun içine internet hattıyla telefon hattını, üstüne de elektrik hattını atacağız, su borularını da en üste döşedik mi altyapı sorunu bütünüyle çözmüş olduk.”

Yani aslında büyük projeler, büyük paralar, öyle master projelere falan gerek yok. Öyle bir yer değil burası.Yapıların yüzde sekseninin tescilli olduğu bir alanda kolayca proje yapamazsınız. Zaten ne yapacaksınız? AVM mi yapacaksınız, yeraltı otoparkı mı yapacaksınız? Yapamazsınız. İki kazma vuruyorsunuz, bir metre sonra Roma dönemi çıkıyor. Bu alanları proje yapamazsınız, korumanız lazım. Bu alanları korumanın da yolu çok belli, çok kolay. Mevcut olan hukuku uygularsınız. Ben burada tescilli bir yapıya sahip isem bana gerekli yaptırımları uygulaması lazım ki ben binayı koruyabiliyor olmalıyım.

Kamuda bununla alakalı nasıl bir aksaklık, nasıl bir şişme, nasıl bir blokaj var bilmiyorum. Kemeraltı, herkes için çok kıymetli ancak sorunların çözümü noktasına geldiğinizde, bir yerden sonra duymaz ve görmez oluyorlar.

YOKSUL KESİM, HİZMETTEN YOKSUN KALIYOR

Buralar, özellikle kamudan hizmet alamaması sebebiyle kentin en yoksul mahallelerini barındıran bir bölge haline geldi. İzmir’de nüfus her yıl artarken, Konak ilçesi sürekli göç verir. Buradan giden İzmirlilerin yerine ya daha alt gelir grubu ya da mülteciler ve göçmenler gelir. Yani buralar hep sosyo ekonomik olarak en alt sınıftaki insanlar yaşamaya çalıştığı yerler. İş böyle olunca da bu alanın sosyal hizmetlerden yoksun kalması göz ardı edilir. Sanki bu insanlar bunu hak etmez gibi.
Bostanlı ya da Güzelbahçe gibi, daha zengin bölgelere milyon liralık parke taşları, çiçekler döşenirken biz burada elektriğin olmadığını, akşam kentin aydınlatılmadığını, yürüme yollarının bozuk olduğunu konuşuyoruz. Bu, akıl alabilir bir şey değil. Sorumlusunun kim olduğu bizi ilgilendirmez, Kemeraltı hepimizin geleceğe taşınması gereken bir miras ve biz bu mirası kaybediyoruz.

Bugün yeri geldiğinde bir AVM’nin müşterileri rahat etsin diye alt geçit yapılıyor bu şehirde, hazine arazisi otopark olarak tahsis ediliyor. Ama Kemeraltı gibi bu kadar büyük ve dünyada nadir olan bir alanın çöpünü toplamıyorsunuz, yolunu yapmıyorsunuz. Bu hizmetleri kamu bana en başta vatandaş olarak vermek zorund. Ben vatandaşım, vergi veriyorum, iş yapıyorum burada, İzmir'in göbeğinde bu hizmetlerden nasıl mahrum kalabilirim?
Kemeraltı sadece tarihi açıdan değil, kendi ticari dinamiğini sürdürürken ürettiği katma değer açısından da çok önemlidir. Geçen sene Kemeraltı Merkez Araştırmalar Derneği olarak ekonomik açıdan bir araştırma yaptık. Kemeraltı, Atatürk Organize Sanayi Bölgesi kadar katma değer üreten bir alan. Burada binlerce ürün var ve 70-80 bin insan istihdam ediyor. Üstelik organize sanayinin aldığı imtiyazları almadığı halde. Bunlar çok önemli parametreler. Bunları göz önünde bulundurmamak için nasıl bakmak lazım bilmiyorum. Tüm bunları, Kemeraltı'nın hizmetten, sosyal imkanlardan yoksunluğunu konuştuktan sonra bir bakınca aklınıza tek bir şey geliyor. Kemeraltı, bilerek ve istenerek yok edilip, çöküntü haline getirilip, başka projelere rant kapısı yapılmak mı isteniyor?
İnsanın akına bu geliyor. Bununla alakalı bir takım şirketler de kurulmuş. Pazarlama şirketleri, inşaat şirketleri.

İYİLEŞTİRME ÇEMBERİ ÖNERİSİ

Önerebileceğiniz bir proje var mı?

Cem Ceylan: Bizim “iyileştirme çemberi” diye tabir ettiğimiz bir çalışma, Kemeraltı adına çok yararlı olabilir. Bölgedeki önemli bir alanda, meydanda, oradaki insanlar kamu önderliğinde bir araya gelerek, dünya standartlarında bir ortam yaratacak. Görüntüsüyle, uygulamasıyla, tabelasıyla, rengiyle, boyasıyla... Sonrasında bu iyileştirme çemberlerinden 5-6 tane daha yapıldıktan sonra kendi çoğalacak ve artık kamunun cebinden para çıkmayacak, esnafa da katkı sağlayacak. Kağıda düşen mürekkep damlası gibi yayılarak birleşecek, bütün alanı kaplayacak.