(Eral Aytemiz/EGE MECLİSİ)-Ekin Okulları Kurucu Genel Müdürü Ayşe Yasemin Reşitoğlu ile pandemi döneminde değişen eğitim sistemini konuştuk. İşte Yasemin Reşitoğlu ile gerçekleştirdiğimiz sohbetten öne çıkan kısımlar...

Sektörünüz pandemiden nasıl etkilendi?

(Yasemin Reşitoğlu)-Tüm Dünya 2020 yılının başından bu yana pandeminin doğrudan veya dolaylı etkileriyle baş etmeye çalışıyor. Ancak her sektör aynı oranda etkilenmediği gibi, bazı pozitif etkilenen sektörlerin de olduğu hepimizin malumu. Yarattığı sayısal etki bakımından büyük ölçekli etkilenme yaşatan sektörlerden biri de eğitim. Pandemi, dünyada farklı kademelerde 2 milyara yakın öğrenciyi etkiledi. Buna aileler, öğretmenler, çalışanlar ve tedarikçiler de eklendiğinde muazzam büyüklükte bir kitleden söz ediyoruz.

Pandemi ile birlikte sektörler neredeyse hiç hazırlıklı olmadıkları bir durumla karşı karşıya kaldı. 2020 Nisanı’ndan itibaren yaşadığımız bu süreçle okullar, aralıklı olarak kısıtlı kademelerde ve sürelerle açılabildi ve böylece uzaktan eğitim kavramı da hayatımıza girmiş oldu. Aslında eğitim dünyası, uzaktan eğitime belli ölçülerde hazırdı ve kısmi olarak kullandıkları bir yöntemdi ama bu ölçekteki durum için bir hazırlık yoktu. Zorunlu olarak başlayan bu süreçte eğitimin kesintiye uğramaması için MEB ve diğer eğitim kurumları hızlı bir aksiyon alıp alternatifler üretti. Süreç uzayınca uzaktan eğitimin başarısı, erişimde yaşanan sorunlar, yeni sürece ailelerin etkisi, öğrenci motivasyonu, dezavantajlı grupların durumu, ekipman temini, öğrenme kayıpları ve öğrenciler üzerindeki psikolojik etkileri gibi konular, tüm dünyada tartışılmaya başlandı. Halen bu süreçte öğrenme kayıplarının ne ölçüde olacağı, aranın kapatılması için alınacak önlemler konusunda tartışmalar devam etmektedir.

Öğrencilerin; bireysel farklılıkları, erişim olanakları ve ekipman eksiklikleri nedeniyle yüz yüze eğitime göre olumsuz yönde bir fark oluştuğu yadsınamaz bir gerçek. Öğretmenlerimizden bazıları, pandeminin başında, daha önce hiç deneyimlemedikleri bir süreçle karşı karşıya kaldığı için bu zorlu süreci evindeki olanaklarıyla çözmeye çalıştı. Yaz seminer döneminde hızlıca sürecini değerlendirerek hem öğretmen yeterliliklerini ve online ders içeriklerini zenginleştirmeyi , uzaktan eğitimi evden de kesintisiz yapılacak şekilde planladık.

Yakın geçmişte böyle bir süreç yaşanmadığı için olası etkiler konusunda şu an net bir şeyler söylemek mümkün değil ama bu konuda yürütülen pek çok çalışma var. Pandemi süreci bittiğinde daha net bilgiler ve sonuçlar elde etmek mümkün olacak.

Koşullar çok aynı olmasa da Afganistan’da eğitime verilen üç aylık bir aranın 1.5 yılda kapatılabildiğine dair bir çalışma var. Bu çalışmanın sonuçlarını göz önüne alırsak, çok da iyimser bir tablo ile karşılaşmayacağımızı düşünüyorum. Sektörümüz, velilerin çalışmaya devam etmesine karşın okulların kapalı olması, evden çalışan ebeveynlerin de uzaktan işe erişme zorunluluğu nedeniyle bilgisayar, tablet ve internet erişiminde zorluklar yaşadılar. Ayrıca evler okula ve iş ortamına dönüştüğü için evde olmak, ebeveynlere pek çok başka sorumluluk yükledi, psikolojik ve fiziksel güçlükler de yaşattı.

Pandemiden ekilenen iş kollarında çalışan velilerin ekonomik zorlukları, eğitim ücretlerini ödeme aksaklıkları yaşamalarına neden oldu. Okullar, tedarik zincirinin (servis , yemek vb.)zorluklarıyla da baş etmek zorunda kaldılar.

Şirketiniz ve sektörünüzün geleceği için hedefleriniz nelerdir?

(Yasemin Reşitoğlu)- Covid-19 salgını tüm sektörleri etkilediği gibi eğitimi de derinden etkiliyor ve yeniden şekillendiriyor. Hemen hemen her sektörde olduğu gibi eğitimde de köklü değişimler yaşanacak. Ancak yaşadığımız pandemi süreci, eğitime uzun bir ara verilmesinin çok olumsuz olabildiğini, uzaktan eğitim seçeceğine rağmen asıl olanın özellikle küçük kademelerde yüz yüze eğitim olduğunu gösterdi . Çünkü okul demek, salt öğretimin yapıldığı mekanlar demek değil. Okulda sosyalleşilir, arkadaşlardan öğrenilir, sanat ve estetik yapı şekillenir, eğitim yapılır yani hayatın provası yapılır. Bu nedenle sektörümüz, dijitalleşme olarak adlandırılan ama özünde yeni yeteneklerin ve yeni yetkinliklerin çok hızlı bir şekilde adaptasyonu demek. Bu dönemi yaşadığımız dijital dönüşümle, kendimizi geleceğe hazırlayabilmek için teknoloji becerilerimizi geliştirmek için kullandık ve bu çalışmalara devam edeceğiz . Değişim yönetimi ve hızlı adaptasyon kavramları hayatımızın bir parçası oldu. Çünkü bu tarz pandemiler gelecekte de her an yaşanabilir. Bu nedenle, hemen her sektörde, bu durumu yönetebilme becerisi yüksek ve hazırlıklı olan şirketler ayakta kalabilecek. Hızlı giriş yaptığımız artık devam edecek olan  süreçte yapay zeka, nesnelerin interneti, robotik gibi teknolojileri kullanma ve üretme kapasitemizi geliştirmek zorundayız.

Eğitimin ve pek çok sektörün uzun vadede geleceğini etkileyecek, başarısını belirleyecek en önemli faktörlerden birisi dijital okuryazarlık olacak. Eğitim evde devam ettiği için hem ailelerin hem de öğrencilerin dijital beceri seviyeleri eğitimin performansını doğrudan etkiliyor. Çocuklarının evde dijital eğitimine destek olması beklenen yetişkinlerin dijital becerilerinin yeterli olmaması ve buna bir de öğrencilerin dijital okuryazarlık beceri farkları eklenince sektörümüzün izleyeceği yol çok net olarak çizilmiş oluyor. Bu tablo bize en fazla olumsuz etkinin yine alt sosyoekonomik grupta gerçekleşeceği gösteriyor. Özel sektör için değil ama ülkemiz eğitim-öğretiminin geleceği için çok acil bir projelendirme yapılması gerektiği de net olarak belirginleşiyor. 

Dijital beceriler açısından ülkeler arasında da ciddi farklar var. Örneğin, halen AB ülkelerinde bile nüfusun yüzde 44'ü temel dijital becerilere sahip değil. Eurostat 2018 verilerine göre, dijital becerisi olmayan nüfus oranı Danimarka'da yaklaşık yüzde 2'ler seviyesindeyken bu oran, Almanya'da yaklaşık yüzde 10, İrlanda'da yaklaşık yüzde 20, Yunanistan'da ise yaklaşık yüzde 30'lar seviyesinde. Ülkemizde bu oranın çok daha yüksek olduğunu tahmin ediyoruz. Dijital okuryazarlık, teknik uzmanlıktan ziyade düşünce yapısında bir değişim gerektiren bir olgu olduğu için bir anda artması da pek mümkün değil. Dijitalleşme sürecini etkileyecek dijital okur yazarlık becerisi için için top yekûn bir planlanma ve projelendirme gerekiyor.

Eğitim konusunda çalışmalar yapan fütüristlere göre, önümüzdeki 20 yıl içerisinde öğrenciler kendilerinin karar verdiği yerde ve zaman diliminde eğitim alacak. Böylelikle, günümüzde hali hazırda devam eden, okula gitme ve sınıfta ders dinleme uygulamaları sona erecek diyorlar. Başta da söylediğim gibi bu mümkün ama sonuçları açısından pek çok olumsuzluk getireceğinden umarım gerçekleşmez .

Tüm bu değerlendirmeleri dikkate alarak sektörün ve kurumumuzun geleceği için hedeflerini birkaç madde ile toparlarsak;

1-Dijital okur yazarlık ve teknolojik alt yapıyı güçlendirme çalışmalarını hız kesmeden devam etmek,

2-Online eğitim içeriklerini zenginleştirmek,

3-Çağımızın iş birliğine dayalı profesyonellik dönemi olduğu bilinciyle hareket edip

4-Kurumlarımızda iş birliğine dayalı profesyonellik kültürü oluşturarak öğretmenlerin birbirinden öğrenebilecekleri ortamlar yaratılmak,

5-Hibrit bir yapı kurmak. Yani hem yüz yüze hem de uzaktan erişimli bir sistemi bir arada kullanmak. 

6- Diğer sektörlerdeki gelişmeleri yakından takip ederek sektörümüze uyarlamak, örnek verecek olursam, özgünlük ve kişiselleştirme kavramları üzerine düşünmek ve bunu sektöre adapte etmek,

Ekin Okulları, saydıklarımı başarmak için gerekli deneyim, uz görü ve donanımlı kadroya sahiptir.

EKİN OKULLARI HAKKINDA

(Yasemin Reşitoğlu)-Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi’nden mezun oldum. 11 yıl devlet memurluğu sonrasında istifa ederek Özel Ekin Okulları kuruluşunda yer aldım. Halen Ekin Okulları kurucu genel müdürlüğü görevini sürdürüyorum. Pek çok STK’da yönetim kurulu, proje komitesi üyeliği ve son 7 yıldır EÇEV yönetim kurulu başkanlığını yürüttüm. 2011 yılından bu yana Future Problem Solving Türkiye Başkanıyım.

Hep daha çok şey bilmenin peşinde olduğum için çok meraklı ve denemeyi seven bir yapım var. Evrensel ve bireysel değerleri çok önemserim. Adil olmaya çalışan her türlü ayırımcılığı şiddetle reddeden, yaratıcılık yönü güçlü ve enerjisi yüksek, yaptığı her işe heyecan duyan, çalışkan bir insanım. Aslında bizim kuşağın çalışmayı çok sevmek gibi bir özelliği var galiba, ondan böyleyiz. En büyük zenginliğin iyi bir aile ve dostluklar inşa etmek ve de korumak olduğun inanırım. Acıma duygusundan yoksun insanlardan ve hayat tarzıma müdahaleden hoşlanmam. İnandıklarımı sonuna kadar savunurum. Elbette zor unutmak gibi hoşlanmadığım ve değiştirmek için çabaladığım karakter özelliklerim de var. 1963 Malatya doğumluyum. Evliyim ve benim için çok değerli iki kız evlada sahibim.

Ekin Okullarına gelince, farklı bir iş kolunda uzun yıllardır faaliyet gösteren bir şirketimiz vardı. Bu şirketten yaratılan artı değerleri aynı sektörde değerlendirmek yerine, “Bu ülkeden kazandıklarımızı yine bu ülke için harcamalıyız” diye düşünerek yola çıktık. Çünkü bizi biz yapan değerler ve kazanımlarımızı bu ülkede gerçekleştirmiştik. Pek çok Ar-Ge çalışması sonrasında bu sektörün eğitim olmasına karar verdik. Zaman bize bu konuda da doğru karar verdiğimizi gösterdi.

Eğitimin ne kadar önemli olduğunu ve yapılan müdahalelerle nelerin başarılabildiğini de çok yakın zamanda deneyimlendik. Ekin Eğitim Kurumları 22 yıl önce bu anlayışla kademeli büyüme modeli esas alınarak kuruldu. 6 yıl önce Ataşehir bölgesinde açılan ikinci eğitim kampüsümüz ve 2 yıl önce eğitim öğretim hayatına başlayan Matemelik-Fen ağırlıklı Anadolu Lisemiz, toplamda 1000 dolayında öğrencimiz ve 450 çalışanımızla istikrarlı olarak büyüyen, sektöründe başarıları ile kabul edilen bir eğitim kurumuyuz.