EGE MECLİSİ - Partisinin İzmir'deki belediye başkan adayları tanıtım törenine katılan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra Pasaport İskelesinde bulunan Kantar Karakolunu ziyaret etti. Kılıçdaroğlu ardından 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Meydanı'nın açılış törenine katılmak üzere vapura bindi. Kılıçdaroğlu'na, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer ve CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel de eşlik etti. 

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Mithatpaşa Parkı önündeki 71 dönümlük alana kurduğu 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Meydanı, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun da katıldığı törenle açıldı.  İzmirlilerin büyük ilgi gösterdiği açılışta konuşan Başkan Aziz Kocaoğlu, "Bu ülkenin üzerinde dolaşan kara bulutları ancak demokrasiye sahip çıkarak, kol kola,  omuz omuza,  tek vücut olarak defedebiliriz" dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, İzmirliler’in denizle ilişkisini güçlendirmek, Körfez’in kıyı şeridini yeniden tasarlayarak canlandırmak amacıyla Mustafa Kemal Sahil Bulvarı üzerinde oluşturulan   “15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Meydanı”, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı törenle açıldı. Kılıçdaroğlu alana, Büyükşehir Belediyesi'nin Prof. Dr. Aziz Sancar gemisi ile geldi. Törende konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Bakanı Aziz Kocaoğlu, Kabine'nin etkili bir bakanının, iki gün önce İzmir'de söylediği "Atatürk mezarından kalksa, İzmir'in bu halini görse, bunları denize döker" sözlerine tepki g&oum l;stererek, “Tam aksine Atamız; iktidar partisinin tüm çifte standartlarına, tüm engellemelerine, bu kenti görmezden gelmelerine rağmen bir başarı öyküsü yazan İzmirlilerle gurur duyardı" diye konuştu.

Başkan'dan birlik mesajı

Başkan Aziz Kocaoğlu konuşmasında, eskiden Karantina olarak anılan bölgede açılışını yaptıklara meydana 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonraki ilk meclis toplantısında, 8 Ağustos 2016'da "oybirliğiyle" alınan karar doğrultusunda, "15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Meydanı" adını verdiklerini hatırlatarak, “15 Temmuz'dan alacağımız en büyük ders,  ülkemizin bölünmez bütünlüğünü koruyabilmek için mutlaka demokrasiyi geliştirmemiz ve hukuk sistemini yeniden tesis etmemiz olmalıdır.  Bu ülken in üzerinde dolaşan kara bulutları ancak kol kola,  omuz omuza,  aramızdaki ayrılıkları bir tarafa bırakarak,  tek vücut olarak defedebiliriz.  Türkiye Cumhuriyeti, prangalarından arınmış olarak yoluna devam edecek ve Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaş medeniyet düzeyinin üstüne çıkacaktır.  İnancımız budur” dedi.  

 

İzmirDeniz Projesi’ne ödül

71 dönümlük bu meydanın, Gündoğdu ve Konak meydanlarıyla birlikte, İzmir'in en büyük 3 meydanından biri olduğunu dile getiren Başkan Kocaoğlu, “Daha önce Sahil Bulvarı nedeniyle körfeze ulaşmakta zorlanan bölge halkı, hiç bir engelle karşılaşmadan, araçların durmasını beklemeden denizle buluşabilecek. İzmir'in kıyıları biraz  daha şenlenecek. Sanatçı Günnur Özsoy’un ayağa kalkmış çakıl taşlarıyla 'omuz omuza duran halkı' çağrıştıran anıt heykeli de meydana ayrı bir anlam katıyor. Bu meydan Mavişehir-Üçkuyular arasındaki yaklaşık 40 km’lik kıyı şeridinin yenilenmesi ve 'İzmirlilerin denizle ilişkisinin güçlendirilmesi' için hazırladığımız İzmirDeniz projesinin önemli bir ayağı. İzmirDeniz, Akdeniz’in tasarım ve yenilik kenti olma hedefimiz çerçevesinde geliştirdiğimiz, katılıma önem veren yönetişim anlayışının bir ürünüdür. Mimar, şehir plancısı, endüstriyel tasarımcı, mühendis ve akademisyenden oluşan sayısı 100’ü aşan uzmanın emeği vardır bu projede. İzmirDeniz projesi, dün akşam, Türk Serbest Mimarlar Derneği'nin iki senede bir verdiği Mimarlık Ödülleri'nde, Seçici Kurul tarafından 'Jüri Özel Ö ;dülü'  ile ödüllendirildi. Bunu da taze bir haber olarak sizinle paylaşmak istedim” diye konuştu.  

 

Yaşam kalitesi sadece seçim için olmaz

Tıpkı İzmirDeniz'de olduğu gibi, yatırım ve projelerdeki nihai amaçlarının, İzmir'in huzurlu yaşamını koruyarak yaşam kalitesini geliştirmek olduğunu söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Yaşam kalitesini geliştirmenin 'sürdürülebilir kalkınmayla'  eşdeğer olduğunu çok iyi biliyoruz. 'Huzurlu yaşam' ve 'yaşam kalitesi' biz İzmirliler için, sadece seçim bildirgelerinde yer alacak kavramlar değildir. Yaşam kalitesinin yerelden geliştiğine inanıyoruz. Bireysel çıkarlara yönelik değil, ayrım yapmaksızın, tüm İzmir ve İzmirliler için çalışıyoruz. Ama aynı zamanda ahlaklı, devletin malını kendi malından bile daha çok sakınan, gözeten; vatandaşın hakkını-hukukunu her türl&u uml; değerin üzerinde tutan,  doğru bildiğini sonuna kadar savunan ve gerektiğinde direnen bir belediyeyiz” dedi.

 

35 bin aileye soğan-patates yardımı geliyor

İzmir'de, çok uzun yıllar görmezden gelinmiş, itilmiş-kakılmış tarım kesimine pozitif ayrımcılık yaptıklarını söyleyen Başkan Kocaoğlu, konuşmasında şu sözlere yer verdi; "Gerçekten güzel işler başardık kırsalda. Süt üreticisini, çiçek üreticisini, zeytinciyi, fidancıyı, arıcıyı destekleyip onları tarlada ve pazarda birleşmeye ve sonunda marka olmaya teşvik ettik.

Bugün İzmir’deki tarımsal üretim, Türkiye ortalamasının iki katından fazla büyüyor. Türkiye 'tarımda yoksullaşmayı'  konuşurken, İzmirli üretici mucizeler yaratıyor. Biz bu işi, 'komünist işi'  diye görmezden gelinen kooperatiflerimizle başardık.  Peki İzmir’de bu model hayata geçebiliyor da, Türkiye’de neden uygulanmıyor? Azalan tarımsal üretimle birlikte artan fiyatları dengelemek için 'Tanzim Satış' gibi palyatif yöntemler uygulanacağına,   neden kooperatifçilik bir 'devlet politikası' olarak benimsenmiyor?"

Başkan Kocaoğlu, tanzim satışlara İzmir'den bir model önerdiklerini de hatırlatarak, önümüzdeki günlerde kooperatifler aracılığıyla, İzmir'de desteğe muhtaç 35 bin aileye ücretsiz kuru soğan ve patates desteği vermeye başlayacaklarını açıkladı.

Türkiye İzmir gibi olsun!

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Türkiye'nin bir başka önemli gündem maddesi olan kentsel dönüşümde de öncü ve örnek olduğunu ifade eden Başkan Kocaoğlu, şöyle devam etti:

“Sayın Cumhurbaşkanı geçenlerde 'Kentsel dönüşümde bütün mesele gönüllülük esasına dayalıdır' dedi ya! Biz yıllardır işte bu temel üzerinde yürüyoruz.  Kaybolmaya yüz tutmuş eski komşulukları yaşatabilmek için ‘yerinde’ ve ‘gönüllü’ dönüştüren, parçalamayıp birleştiren; herkesin hakkına, hukukuna saygı duyan; oluşacak rantın tamamını bölge halkına bırakan; yoğunluğu değil yaşam kalitesini gözeten kentsel dönüşüm modelimizi de Türkiye’ye sunmaktan gurur duyuyoruz. Aslında sadece yerelden kalkınma ve insan odaklı kentsel dönüşümü değil; yaşam kalitesinin yerelden geliştiğini ispatlayan bir yönetim modeli de sunuyoruz ülkemize.. İstiyoruz ki, Türkiye 'İzmir gibi' olsun!” dedi. Hazine arazilerine,  TOKİ tarafından, başka kurum ve kuruluşlarla,  arsa ofisleriyle yapılan kentsel dönüşümler,  kentsel dönüşüm değildir.  Bina yapmaktır.  ;  Rantı paylaşmaktır. Boş arsaya  müteahhit eliyle bina yapmak kentsel dönüşüm değildir.  Bu olsa olsa rantsal dönüşümdür.  Biz buna karşıyız. TOKİ’nin seçim öncesi yapacağı 50 bin konuta da karşıyız.  İzmir’in konuta ihtiyacı yok” dedi.

 

İzmir ile gurur duyun!

Kabine'nin etkili bir bakanının, iki gün önce İzmir'e gelip "Atatürk mezarından kalksa, İzmir'in bu halini görse, bunları denize döker" sözlerine de değinen İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu, şunları söyledi;

“Tam aksine; iktidar partisinin tüm çifte standartlarına, tüm engellemelerine, bu kenti görmezden gelmelerine rağmen bir başarı öyküsü yazan; gösterdiği istikametten hiç şaşmayan,  çağdaşlık ve aydınlıktan hiç taviz vermeyen; çatışmaların, kamplaşmaların, karpuz gibi bölünmelerin arttığı şu dönemde mutlu, umutlu, barış içinde yaşayan İzmirlilerle gurur duyardı Atamız. Ve Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, eminim iktidar partisi yöneticilerine dönüp şöyle seslenirdi: 'Sevgiyi, saygıyı ve empatiyi hiçe sayacağınıza, kafanızı çevirip biraz da İzmir’e bakın!' Demokrasiye inanın; hoşgörülü olun, İzmirliler gibi.. Güzel İzmir’de g üzel şeyler olduğunu kabul edin artık..  'Benim partimden olmayanı yok sayarım' saplantısından kurtulun. Yerelden kalkınma başarısını kıskanmayın; aksine gurur duyun İzmir'le! Benim köylüme 'milletin efendisi' olduğunu yeniden hatırlatan; İnsanların birbirine nefretle değil sevgiyle baktığı, herkesin yaşamak için can attığı İzmir’i görün artık!"

 

 Bu modelin ve ilkelerin devamı inancıyla

Büyükşehir Belediyesi olarak, 15 yılda İzmir'e, Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinden daha fazla yatırım yaptığını da açıklayan Başkan Kocaoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Oluşturduğumuz yerelden kalkınma modeliyle ülkemize örnek olduk.  Ama bizim asıl yaptığımız iş, kentimizin değerlerine sahip çıkmak ve korumak oldu. Kuruluşun ve kurtuluşun kenti İzmir olarak, Mustafa Kemal Atatürk'e, onun ilkelerine ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlılığımızdan hiç bir zaman taviz vermedik. Kimsenin en küçük tereddüdü bile olmasın. Şimdi bu bayrağı, bu modelin ve ilkelerin  devam edeceği inancıyla, yeni arkadaşımıza, Tunç Soyer’e devretmek istiyorum”.

"İki 15 Temmuz var"

İzmir'de yaşamanın bir ayrıcalık olduğunu söyleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise, 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Meydanı üzerinden önemli açıklamalar yaptı. Kılıçdaroğlu, "2 tane  15 Temmuz var.  Biri halkın 15 Temmuz'u,  biri de sarayın 15 Temmuz'u.  Biz halkın 15 Temmuz'una 'evet' sarayınkine 'hayır' diyoruz.  Halkın 15 Temmuz'u, bu meydanın tanımlandığı şekliyle bir demokrasi şölenidir. İnsanlar demokrasi için hayatlarını verdiler.  Ama birileri de 15 Temmuz'u Allah'ın lütfu sayıp 15 Temmuz'dan sonra 20 Temmuz sivil darbesini yaptılar.  Biz OHAL görüşmelerinin başladığı 20 Temmuz'da OHAL görüşmelerine 'hayır' diyen,  demokrasiyi savunan,   demokrasi kültür ü olan siyasal gelenekten, Kuvay-i Milliye geleneğinden,  Mustafa Kemal Atatürk'ün çizdiği gelenekten geliyoruz. 20 Temmuz sivil darbesinden sonra kolektif suç oluşturuldu.  Bir kişi suçluysa onların anneleri,  babaları, eşleri de suçlu görüldü.  Yüzbinlerce kişi dünyada örneği olmayan bir haksızlıkla karşı karşıya kaldı.  Biz buna da karşı çıktık.  Kolektif suç olmaz. 20 Temmuz sivil darbesinden sonra sahte delillere bile bakmadılar.  100 binlerce kişi hapse atıldı.  Bu dönem içinde gazeteler, TV'ler, dergiler,  radyolar kapandı. Yüzlerce gazeteci hapse atıldı. 2 binin üzerinde gazeteci işsiz kaldı" diye konuştu.

 

Türkiye'de can ve mal güvenliği yoktur

CHP Genel Başkanı konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu meydan kalıcı olacaktır. Ama bu meydanın açılışına yol açan 15 Temmuz’dan sonra yaşananların yarattığı travmayı unutmayın. 50 bin kişiden fazlası tutuklandı. 43 kişi intihar etti. 966 şirkete el konuldu. 45 bin kişi işten atıldı. Barış bildirgesini imzaladı diye yüzlerce akademisyen üniversitelerden atıldı. Bunları kimse unutmasın. Bunlar olurken demokrasiyi her yerde ve ortamda savunmaya devam ettik. Bize her türlü baskı yapıldı. Bugünkü koşullarda hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Biz öncü bir parti olarak, demokrasiyi, çağdaşlı ğı, hakkı, hukuku adaleti savunan bir parti olarak her türlü mücadeleyi vermeye kararlıyız.”

 

İktidar geçici, devlet bakidir

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun 397 yıl hapisle yargılandığını hatırlatan Kemal Kılıçdaroğlu, "Sonunda beraat etti. Bir Büyükşehir Belediye Başkanı düşünün, tüm azmini ve kararlığını bir kente vermiş, devletin tüm engellemelerine rağmen İzmir’i bir yüzük gibi tüm dünyaya takdim etmiş. Siz bu belediye başkanını 397 yılla yargılıyorsunuz. Aklın almayacağı bir şey! Bir başkan haksız yere 397 yılla yargılanıp beraat ediyorsa bu meydan demokrasi sözcüğünü hak ediyordur. Öyle bir noktaya geldik ki, demokr asi ayaklarımızın altından kaydı, giderek kan kaybediyor. Ama Türkiye bir istihbarat devletine dönüştü. Ne demek bu? Herkesi fişlemek demek. Herkesin telefonlarını dinlemek demek. Hele rakiplerin telefonlarını dinlemek, bir kişiye rapor vermek demek. Bunları ben söylemiyorum. Allah konuşturuyor, arada bir söylüyor. Erdoğan söylüyor; 'partimizin genel merkezinde önümüze konulan tüm adaylarımıza GBT denilen soruşturmayla tepeden tırnağa mili istihbarla inceledik' diyor. Devletin istihbaratının başka işi mi yok? Akılla, mantıkla, demokrasiyle bağdaşır bir yönü var mı bunun? Devlet ayrıdır, siyasi iktidar ayrıdır. Siyasi iktidar 5 yıllığına devleti yönetmeye taliptir. Siyasi iktidar geçicidir, devlet bakidir” ifadelerini kullandı.

 

Bu paralar nereye gitti?

15 Temmuz şehitleri için toplanan yardım paralarına da değinen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

“OHAL kararnameleri çıkarmaya başladıkları andan itibaren, 696 sayılı bir kararname çıkardılar. Buna göre 15 Temmuz şehitleri ve gazilerinin yakınlarına yardım yapılacak ve bir vakıf kurdular. Bunun için bir genelge yayınlandı. Binali Yıldırım imzasıyla genelge çıktı. Türkiye genelinde 15 Temmuz şehitleri ve gazileri için kampanyalar açıldı, banka kayıtları verildi. Toplanan paralar ne oldu? 15 Temmuz şehitleri ve gazileri için toplanan milyonlarca lira ne oldu? Soruyorum! Onlar her türlü istismarı yapıyorlar ama para nereye gitti diye soruyorum; tık yok! Malı götürmeye, parayı götürmeye meraklılar! Bu kadar büyük bir istismarı anlamak mümkün değil. Genel kurulda, grup toplantılarında sordum; para nerede? Şu ana kadar yanıt yok. Şimdi İzmir’de, Demokrasi Meydanı’ndan soruyorum; ne yaptınız bu parayı, nereye gitti bu paralar? İzmirliler! Sizin soracağınız kişi de, burada kiracı olarak duran kişidir.”

 

İzmir kiracı kabul etmez                                                         

İsi vermeden AK Parti’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci’yi hedef alan Kılıçdaroğlu, “Beyefendi Denizli’den kalktı geldi buraya. İzmir kiracı kabul etmez. İzmir’in kültürü, dinamizmi, İzmir'in aklı ve demokrasi kültürü gerekir. Bunlar yoksa senin ne işin var burada? Gezeceksin, ben İzmir’i yöneteceğim diyeceksin. Bir de laf aramızda ekonomi bakanıymış! Ekonomiyi ne hale getirdiğini biliyoruz değil mi? Bir de tanzim satıştan bahsediyorlar. İstanbul’un varoşlarından insanlar otobüse binecek, gelip alacak. Biz ne yapacağız? Başkan söyledi; 35 bin hanenin götürüp evine vereceğiz. İzmir’de hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Bunun adı sosyal demokrasi, bunun adı insan sevgisi. İstanbul’da,  Ankara’da yapıyorsun, insanları ku yruğa diziyorsun. Vatandaş geçinemiyorum deyince, vatandaşı suçlayacak, ‘merminin fiyatını biliyor musun?’ diyor. Beyefendi sen Hasan Tahsin’in kurşununu biliyor musun? Asıl kurşun odur. Kime atıldığı biliniyor” diye konuştu.

Kent sorumluluğu bize büyük Atatürk'ten geliyor

Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş ise, “Başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve tüm arkadaşlarımızla birlikte, İzmir’in kimliğini çok önemsedik. Kentler pazarlanan yerler değildir. Yaşanan kültürün barındığı yerlerdir. Bu kent sorumluluğu bize Büyük Atatürk’ten geliyor. İsmet Paşa hemşerimizdir. Onlar bu kentin ruhundan aldıkları özgürlük ateşini hep sonuna kadar yaşattılar” dedi. İzmir'in kadınlarına da vurgu yapan Pekdaş,  şöyle devam etti:

"Atatürk İzmir İktisat Kongresi’ni toplar; İzmir’in kadınlarıyla, yeni devletin kadınların özgürlüğüne dayanan bir devlet olması konusunda anlaşırlar ve arkasından Cumhuriyet bir kadın devrimi olarak doğar. Kadınların varlığı, kadınların özgürlüğü, demokrasi ve insan hakları meselesidir. Demokrasiyi tesis etmek istiyorsanız kadınları özgür bir ülke yapmak durumundasınız. İşte bu kentin yarattığı miras budur. Bizim sahip çıktığımız miras budur. Bu meydan da bu mirasın izini taşıyan bir meydan olacaktır..

 

Meydan hakkında...

15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Meydanı, Mustafa Kemal Sahil Bulvarı trafiğini rahatlatmak ve bölgeye yeni bir soluk getirmek amacıyla Mithatpaşa Parkı önündeki trafiğin yer altına alınmasıyla oluşturuldu.  Mithatpaşa Parkı önünde düzenlenen 71 bin 500 metrekarelik meydan,  çocuk oyun alanı, sahne olarak kullanılabilecek gösteri alanı, su oyun alanı, dinlenme alanları, bisiklet ve yaya yolları, özel tasarlanmış kentsel donatılar, otomatik tuvaletler ve etkinlik alanlarından oluşuyor. Yeşil dokusu, farklı peyzaj uygulamaları ve oyun gruplarıyla bölgeye estetik açıdan önemli bir değer katacak olan bu yeni meydan, İzmirlileri 1200 metrekarelik sahil şeridi ile buluşturuyor.  Ayrıca yeni düzenleme sayesinde, Mithatpaşa Parkı&rs quo;nın kara tarafında kalan tarihi doku da daha görünür ve algılanır hale geldi. Konak Tramvayı’nın da geçtiği meydanda, sanatçı Günnur Özsoy'un anıt heykel çalışması da yer alıyor.

Demokrasi vurgusu

Meydanda yer alan anıt heykel, 8 proje arasından seçildi.  Sanatçı Günnur Özsoy’un “tek bir parçadan başlayıp gittikçe sıklaşarak devam eden ve kumsaldaki çakıl taşlarını hatırlatan” eserinin seçilmesinde,  hayatın içinde törpülenmiş çakıl taşlarının ayağa kalkarak birlikte bir bütün olması ve omuz omuza duran halkı çağrıştırması unsurları öne çıktı. Tamiratı kolay, hafif ve dış koşullara dayanıklı bir malzeme olan polyester malzemenin kullanıldığı heykel, bütün olmuş bir milleti temsil etmesi yönünden beyaz renk seçildi. Su havuzuna yerleştirilen 60 santim genişliğinde, 120 santim uzunluğundaki 23 heykel, aynı zamanda teknelerin yelkenlerini ve kuş kanatlarını hatırlatarak özgürlük enerjisi de yayıyor. Anıt heykel, heykeli yansıtacak su havuzu üzerinde yer aldı ve havuzun kenarı su perdesi ile çevrildi. 241 demokrasi şehidinin adının yazıldığı anıt heykel çevresinde yaya yolu, anıt alanında ise bir anma bölümü de bulunuyor. Anıt, hem birlik ve beraberliği hem de İzmirliler’in demokrasiye inancını anlatıyor. Bölgedeki deniz ulaşımını güçlendirmek amacıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi kıyıya iskele ve tekne yanaşma yeri de yaptı.  Kent içi ulaşımda Körfez’den daha çok yararlanmayı hedefleyen Büyükşehir,  Karantina Vapur İskel esi’ni de 2018 yılı Aralık ayında hizmete aldı.