16- 17 Mayıs tarihlerinde, TC hükümetinin aldığı kararlarla (ve öncesi yaptırımları nedeniyle),  seyahatlerimin engellenmesi,  sokağa çıkmamın kısıtlanması, çocuklarımı görmemin yasaklaması, kısacağı yaşantıma, çeşitli engeller konulması sonucunda, baskı ile aşı olmaya mecbur edildim.
 
Bana imzalatılan kağıtta  ’aşı olmanız sizin isteğinize bağlıdır,  özgür kararınızdır.’ denmesine rağmen, karar bana bırakılmamıştır. 
 
Covid aşısı gündeme geldiği tarihten itibaren, aşı olup olmaması konusunda HİÇBİR kimseye bir ısrarda ya da yönlendirmede bulunmadığım ve kararlarına karışmadığım halde, bana, çok çeşitli kesimlerden ( arkadaş, eş dost , tanıdık , tanımadık), eleştiri ve ısrar, hatta kınama, ayıplama gelmiş, hiç biri uzman olmayan bu kişilerin bir kısmı da, beni çağdışı olmakla suçlamıştır. 
 
İşin daha üzücü yanı, kişilerin aşı olmayışımı, kural tanımayan,  aykırı davranan, toplum sağlık düzenini bozan  ve ‘potansiyel mikrop yayan’  olarak görmesi olmuştur. Gülünesidir. 
 
Koruyuculuğu  henüz ispatlanmamış, yan etkileri bilinmeyen  bir ilacın ‘ya tutarsa’ mantığını savunmak,  akla ziyan bir yaklaşım olsa da, ben;  bu kararı alanları yargılamak hakkını kendimde görmedim. 
 
Bir toplumsal tehlikeye sebep vermeyecek aydınlıkta bir insanım. O nedenle bu müsibetin çıktığı günden beri kurallara harfiyen uyan ve şikayet etmeyen bir kişi olarak, beni zora iten herkese ve her kuruma kızgınım.
 
Bir başka önemli konu; her daim, temel hak ve hürriyetlerimizden dem vuran demokrat kişilerin,  aklımızda olduğu kadar , bedenimizde de tek karar sahibi olduğumuz özgür irademizi savunurken yanımda olmamalarıdır. Bedenime ait karar bana aittir. Yarın da, ötenaziyi ve yakılarak toprağa karışmayı seçmek hakkımı savunacağım. Özgür irademle alacağım kararlar için mücadele vereceğim. Siz?