“Kalabalık dedikleri, gayesiz yaşamak ister; ama biz, bize verilmiş olan hayata karşılık ne verebileceğimizi düşünürüz”

                                                                                       Nietzsche

 

Bir çiftçi, yıllar önce fırtınası bol olan bir tepede bir çiftlik satın almış. Buraya yerleştikten kısa bir müddet sonra da ilk işi kendisine bir yardımcı aramak olmuş. Ama ne yakındaki köylerden ne de uzaktakilerden hiç kimse onun çiftliğinde çalışmak istememiş.  İşe almak için görüştüklerinin hepsi çiftliğin yerini görünce çalışmaktan vazgeçiyor; burası fırtınalıdır, siz de burada kalmaktan vazgeçseniz çok isabetli olur, diyorlarmış.

Nihayet çelimsiz, sıska, orta yaşı çoktan geçmiş bir adam işi kabul etmiş.

Çiftlik sahibi, adamın haline bakıp çiftlik işlerinden anlar mısın, diye sormadan edememiş. Sayılır demiş sıska adam, ayrıca fırtına çıktığında da korkmadan uyuyabilirim .

Çiftçi, adamın sözünü biraz düşünüp, sonra da boş vererek adamı işe almış. Haftalar geçtikçe adamın çiftlik işlerini mükemmel bir şekilde yürüttüğünü görünce içi rahatlamış, ta ki o fırtınaya kadar.

Gece yarısı, fırtınanın kulakları sağır eden o müthiş uğultusuyla uyanmış. Öyle ki bina kökünden çatırdıyormuş. Hemen yatağından fırlayıp kahyanın odasına koşmuş.

-Kalk, kalk! Fırtına çıktı; her şeyi yok etmeden yapabileceklerimizi yapalım.

Sıska adam yatağından bile doğrulmadan esneyerek mırıldanmış: Boş verin efendim, gidin rahat rahat uyuyun. Ben işe girerken size fırtına çıktığında bile rahatça uyuyabilirim demiştim ya!

Çiftçi, kahyanın rahatlığına çıldırmış. Ertesi sabah sağ kalırsam ilk işim onu kovmak olacak; ama şimdi fırtınada çiftliğim için bir şeyler yapmam gerekir diyerek aceleyle binadan dışarı çıkıp, doğru saman balyalarına koşmuş. Bir de ne görsün! Saman balyaları birleştirilmiş, üzeri muşamba ile örtülmüş ve sıkıca da bağlanmışlar. Ahıra koşmuş. İneklerin tamamı bahçeden ahıra sokulmuş, ayrıca ağırın kapısı da fırtınaya karşı desteklenmiş. Tekrar çiftlik evine yönelmiş, evin kepenklerinin tamamı kapatılmış, olası olumsuzluklara karşı da takviyelenmiş.

Çiftçi, rahatlamış bir halde odasına dönüp, yatağına uzanmış. Fırtına olanca hızıyla uğuldamaya devam ediyormuş. Gülümseyerek gözlerini kapatırken kendi kendine şöyle mırıldanıyormuş:

-Fırtına çıktığında artık ben de rahatça uyuyabilirim.

Sıkıntılara karşı zihnen ve madden hazırsanız, fırtına çıktığında bile rahatça uyuyabilirsiniz.

Hayatınız boyunca kızgınlıkla karar almayın, mutluluktan uçtuğunuzda da kimseye söz vermeyin. İkisi de sarhoşluk anıdır; akıl başta değildir.

Vazgeçmeyin, üşenmeyin, ertelemeyin bugünden itibaren gülümseyin; unutmayın ki gülümseyince güzel olmayan yüz yoktur.

Bugünlerde gülümsemeye çok ihtiyacımız var. Çünkü bizi bağlayan prangalarımızdan kurtulup, önümüzdeki barikatları yıktık.

Işık ve sevgiyle kalın!