Kitleleri en çok etkileyen psikolojik operasyon: İlizyon.

Dost Kim?  Düşman Kim?  Yarın ekonomi ne olacak?  Ülke bölünür mü?

Bu büyü, toplumda devamlı stres nedenidir. Toplumu sağlıklı düşündürmez.

Bu tür toplumlarda ne kadar büyü var, sihir var, yapılan yayınlardan ölçülebilir. Bir ülkede çelik kapı reklamları artmış ise o ülkede hırsızlar çoğaldı demektir, bunun göstergesidir. Diğerlerini siz düşünün…

Evrenin aritmetiğidir;  tesadüflerin de bir matematiği vardır. Vardır da ya olaylar ve sonuçları baştan biliniyor, insanlar oyalanıyor ve figüran olarak kullanılıyorsa!

1’den 9’a kadar bir sayı tutun. Tuttuğunuz sayıyı 2 ile çarpın; sonra 12 ekleyin; 2’ye bölün; çıkan sayıyı ilk tuttuğunuzdan çıkarın. Sonuç “ 6 “ olacaktır.

Bu işlem, katlarıyla binlere varabilir.

Size birileri görevler verir. Siz canla başla uğraşırsınız. Ama çıkacak olan sayıyı, veren, zaten baştan beri biliyordur. Ekonomik, siyasi, sosyal vb. Ne konumda olursanız olun siz “Nereden bilecek ki 9 ihtimali?” diye aldanırsınız.

Bir siyasi parti düşünelim. Belli bir oy potansiyeli var. Bu oy potansiyeline %19,5 diyelim. Fakat başkalarının sonucu baştan belirlenmiş başka planları vardır. Hepimize çocukluğumuzda öğretilen yukarıdaki sihirli basit formülü uygularsak: Bu birileri kendi imkanlarıyla medya, iş dünyası, dış ilişkiler, devlet kurumlarının gayri yasal olanaklarını kullanarak bu %19,5’lik potansiyeli 2 kat arttırırlar. Oy oranları birden %39’eçıkmıştır.Yine aynı imkanlarla %12 daha eklenir; oldu mu %51! Bu %51 ikiye bölünür. Yani parti bir şekilde parçalanır, bölünür, kliklere ayrılır. Partinin oy yüzdesi %25.50 oldu. Bu partinin ilk başlangıçtaki oy potansiyeli kaçtı: %19,50.

%25.50’den %19.50’yi çıkarırsak sonuç %6 olur. Ve bu zaten daha baştan planlanmıştı.%19.50’yi % 6’ya indirme. Sonra yeniden aynı tuzak kurulur. Şişirenler de, arttıranlar da, birleştirenler de, bölüp parçalayanlar da ve en sondaki çıkarma işlemini yapanlar da aynıdır ve birileri bu oyunda figüran olmuşlardır.

Oyları artınca sevinip coşanlar ve bölününce üzülenler ve kahrolanlar; bu partiye muhalefet yaparken öfkelenen, hırslanan ve sonra da sevinenler, acaba kimin piyon ve oyuncağı olduklarının farkındalar mı? Bu örnek, bütün sosyal yapı ve figürler için de uygulanabilir. Tıpkı 1940’lı yıllardan beri ülkemizde dozu artan bir şekilde vahşice uygulandığı gibi!  Kurulan, birleştirilen, yükseltilen ve sonra tarihin tozlu sayfalarına aktarılan partileri bir film şeridi gibi gözünüzün önüne getirin. Bakın size neler anlatacaklar!

Nasıl mı? Beyaz saray’a gelen yabancı devlet başkanlarını, parti başkanları ve önemli heyetleri, Beyaz Saray’ın girişinde bulunan renkli yağlıboya görünümümdeki bir tabloyla ilizyona tabi tutarlar. Konuk devlet adamı, ister istemez odada bulunan koca tabloya bakar. Bu tablolar, özel bekleme odalarında yer alır. Özel yapılmış bu tablolara bakıldığında, bilinçaltına bazı çağrışımlar yaptırılarak kişiyi etkileri altına alırlar. Bu etki rahatlık olabilir, zihin toplayamama olabilir vs… Ve aynı anda kokuyla da ilizyon başlar. Aynı etkiyi gerçekleştirirler. Dolayısıyla gelen konuk çok sert bir havada bile olsa yumuşar ve anlaşma metinlerine istenilen imzayı koyar.

Tıpkı 1940’lı yıllardan beri ülkemizde parlayan veya parlayacak olan tüm parti liderlerini ve yönetimdeki bazı kadroları, önemine göre  seçimlerden önce Amerika Birleşik Devletleri’nin Beyaz Sarayı’nda veya düşünce kuruluşlarında ağırlayıp sistemi kurguladıkları gibi…

Tüm bunlara dur denilebilir mi? Sistemi doğru okuyup karşı hamleyi  insanlarımıza doğru bir şekilde öğreterek. Tabii ki!

 

Işık ve sevgiyle kalın!