Halkımız içinde bir sınıf var ki yalnız “bildiğini bilmez” bundan başka her şeyi bilmek davasındadır. Hekim değildir; ama hekimleri küçük görür. Önüne gelene ilaç tavsiye eder. Evlenmesini asla bilmemiş, içi dışı çirkin bir kadın almıştır. Böyle iken her gence evlenme usulleri öğretir. Çok fazla ve lüzumsuz para harcamasıyla yaptırdığı ev, ahıra benzer. Bununla beraber Mimar Sinan’ı bile beğenmez.

Bu kalabalıktan bir tanesi üzüm bağlarına sahipti. Geçim ve idare hakkında muntazam bir fikri ve bilgisi olmadığından evvelce önemli bir miktara ulaşan servetinin bir kısmını kaybetmişti. Bu kayıp, zavallının aklı üzerine önemli tesir yapmışsa da uyanmasını sağlayamamıştı. Bağlara musallat olan ve büyük zarar veren asma filizi biti ‘Filoksera’yı, hayvanların getirdiğini duymuş; fakat ziraat mühendisinin önlemlerini pek cahilane bulduğundan kendisi birtakım ilaçlar yapmaya kalkışmış. Düşünmüş ki civa, bitleri kaçırıyor; telli surür, uyuzu; rastık taşıysa birtakım yaraları iyi ediyor. Bunlara başka kaçırıcı maddeler de ilave ederek bir macun meydana getirmiş. Asma kütüklerine sürmüş.

Netice?

Doktor Kuru Sıkı’nın dişleri tedavi hakkındaki usulünün neticesi. Bu acayip filozof diş ağrısına çare olmak üzere çene kemiklerinin çıkarılmasını tavsiye ederdi.

Kıssa ne güzel anlatılmış Hayalin Derinliklerinde.

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana ise davul zurna bile az.

 

Işık ve sevgiyle kalın!