Yazının başlığını okuduğunuzda ‘’Yeni yılda kendimi nasıl yenileyeceğim bu mümkün mü?’’ Dediğinizi duyar gibiyim.
 
Cevabım, evet!
 
Nasıl mı? Çok basit!
 
Elbise dolabınızda çokça kıyafetin olmasına rağmen aradığınızda giyecek bir şey bulamadığınızdan yakınıyorsanız, durdukça duran kıyafetler içinizi daraltıyorsa, ama bir gün giymem gerekebilir düşüncesiyle dolabınızdan uzaklaştıramıyorsanız!...Gelin giymediğiniz bu kıyafetler ile vedalaşıp onları ihtiyacı olanlara verin. Ayrıca evde size sıkıntı veren her şeyi ihtiyacı olanlara dağıtın. Yenisini yerine koyacağım diye de asla düşünmeyin. Emin olun bu durumdan hem manevi tatmin duyacak hem de rahatlayacaksınız.
 
Mutlu olmak için yarışma, komedi ve spor programlarını izlemeyi bir kenara bırakıp gerçek yaşamın içine dalmalısınız. Mutlu olmanın formülü izleyici olmaktan değil sahnede olmaktan geçiyor. Televizyonda futbol maçı izlemek yerine futbol oynayın. Saatlerce müzik programları izlemeyin, bunun yerine siz bir müzik aleti çalın veya şarkı söyleyin. Televizyon başında veya kahvede geçireceğiniz uzun saatler yerine sevdiklerinize zaman ayırın.
 
Bugüne kadar yaşamınızda çok önemli fırsatları kaçırmış olabilirsiniz. Ancak kaçırdığınız maddi, manevi bu fırsatlar; doğru adımları atamamış olmanız dünyanın sonu değildir. Üstelik yarının ne getireceği, hiç belli olmaz. Pişmanlık çok doğal bir duygu olmakla birlikte sürekli kendinize kızar ve kendinizi eleştirip durursanız sağlığınız da bozulur. Bu durum, karşınıza çıkan fırsatları kaçırmanıza da sebep olur.
 
Kendinizi eleştirirken olaylara bizi sonuca götürmeyen ‘Neden böyle oldu?’ yerine sonuca götüren ‘Nasıl yaparım?’ sorusuyla yaklaşın. Sizi içinden çıkılmayacak hale sokacak ve özgüveninizi zedeleyebilecek kadar acımasızca eleştirmeyin. Yanlışlarınızla dalga geçmeyi de bilin ve mizahı kullanın.
 
Günümüzde pek çok kişi teşekkür etmeyi, hele hele özür dilemeyi bilmiyor. Bilse de yanaşmıyor. Bunların bir zayıflık olarak görülebileceği düşüncesinin yanı sıra benlik duygusunun (egonun) baskın çıkması ya da karşısındaki kişinin iyi niyetini kötüye kullanabileceği düşüncesi de etkili oluyor. Sevgi ve mutluluk nasıl paylaşıldıkça çoğalıyorsa, teşekkür etmek ya da özür dilemek de ilişkilerin geliştirilmesinde yardımcı olur.
 
Kendini yenilemenin çok önemli bir kuralı da: ‘Ağacı değil ormanı görmek’. Diğer bir deyişle ‘Bardağın dolu tarafını görmek’. Bugüne dek hangi imkansızlıkları başardığınızı, başkalarına sağladığınız faydaları gözden geçirin; kendinizi tebrik edin; kendinizle gurur duyun.
 
Psikologlar ve yaşam koçları: “Hiç ummadığınız bir kişiden darbe almış olabilirsiniz; ama o kişiye karşı kin tutmanız sizi sinsice kemirecek, pozitif enerjinizi baltalayacaktır. Ancak; affederek sağlıklı kalabilirsiniz. Üstelik bağışlamak bir erdem olduğu kadar size pozitif enerji de verecektir “ diyorlar.
 
Günümüzde Facebook,Twitter,İnstagram ve Pinterest …sosyal medya araçlarında ortalama en az üç saat kalanlar görüyorlar ki insanlar sürekli güzel yemekler yiyor, güzel kıyafetler giyiyor ve dünyadaki en güzel yerlerde geziyorlar. Oysa bu büyük bir hayal dünyası yani en büyük yanılsama. Bu insanların tüm yaşamının böyle geçtiği ve sürdüğü yanılgısına kapılmayın ve kendinizi başkalarıyla kıyaslamaktan kesinlikle vazgeçin. İş yaşantınızda, özel yaşantınızda, sosyal yaşantınızda kendinizi kıyaslayacağınız kişi; yine kendiniz olun.
 
İnsanoğlunun en büyük korkusu, kaybetmek. Elde ettiklerini bir gün kaybedebileceği veya düştüğü zaman bir daha ayağa kalkamayacağı endişesi, küçük bir sorunda bile pek çok felaket senaryosu üretmesine yol açıyor. Üstelik felaket senaryoları üretme konusunda oldukça da başarılıyız. Oysa bu durum, yanlış adımlar atmamıza böylece endişelerimizin gerçekleşmesine neden oluyor. Elimizdekilerle mutlu olmamızı, bunun keyfini çıkarmamızı önlüyor. Unutmayın hayat sürprizlerle dolu ve ürettiğimiz felaket senaryolarının çoğu da gerçekleşiyor.
 
Onun için basamakları ağır adımlar ile çıkalım. Biz çıkarken inenleri de dikkatlice gözlemleyip gereken dersleri çıkaralım.
 
Elbette yarını düşünmek gerekli ancak; bu, belirsiz bir yarın için bugünü feda etmek pahasına olmamalı. Bir yanda geçmişte yaptıklarımız, hatalarımız; diğer yanda gelecek ile ilgili endişelerimiz, kafamızı sürekli meşgul ederek şu an yaşadığımız anın keyfini çıkarmamızı önlüyor. Oysa geçmiş bitti, gelecek ise hiç yaşanmadı. O nedenle anın tadını çıkarmaya çalışın. Yaşayabileceğiniz olası olumsuzlukları düşünmek yerine ‘Şu an huzurlu ve sağlıklıyım.’ düşüncesini oturtmaya çalışın.
 
Kazancınızı üçe bölün; üçte biriyle barınma, yiyecek, giyinme ve eğitim giderlerinizi karşılayın, diğer üçte biriyle gezip eğlenin, sizin dışınızdaki dünyayı tanıyın ve kalan üçte birini de mutlaka tasarruf ederek akıllı bir yatırım ile değerlendirin.
 
Yurdumun nitelikli insanları! Söylemesi bizden; mutlu, güzel ve aydınlık yarınlar için uygulaması sizden!
 
Işık ve sevgiyle kalın!