Görgüsüzlük bir kesimde tavan yapmış durumda. Her nedense en çok da muhafazakarların bir tür şov merakı oldu bu durum.
Ülkede yaşanan, her gün örneklenen onca yoksulluk, zor geçim şartları varken bu şatafat, bu tüketim ve harcama niye?
Sergilenen görgüsüzlük örneklerinden hangisi Müslümanlıkla örtüşüyor? Açlık sınırının altında yaşayanlar, geçinemediği için intihar eden ya da etmeye kalkanlar söz konusuyken, bunlar akıl almaz harcamalarını dinin neresine koyuyor ve kendilerini topluma nasıl açıklıyorlar acaba?
Param var harcıyorum, kime ne diyemezsiniz. Görgüsüz harcamalarınızı ve bu özellikteki yaşantınızı insanların gözüne sokmaya kalkarsanız ve bu arada İslamiyeti uyguluyor  ve onun emirlerine uyuyoruz derseniz o zaman dine kimse inanmaz.
Görgüsüzlük örneği yalnızca bebek doğumundaki dini okumada bebeğe pırlanta yüzük takılması (!) değil, adım başı  yapılan devasa çok abartılmış büyük camiler, amaçtan uzak turistik umre gezileri de birer görgüsüzlük örneği ve tüketim değil midir?
Süslüman kadınların görgüsüzlükle ilgili uygulamalarını gördükçe, okudukça acaba bunlar gerçek dinin neresindeler diye sormak gerekiyor.
Görgüsüz gösterişi en çok da, emek sarf etmeden şimdiye kadar alışık olmadıkları çok parayı bir şekilde gören şaşkın süslümanlar sergiliyor.
Süslümanlar, kendileri yarattıkları garip kılıklarıyla bebeklerinden yemeğe kadar herşeyi göstererek: ''Bak ben varım!.. Çok da zenginim!..'' havasını çevreye yaymanın çabası içindeler. 
Aslında bu gidişat bir süre sonra önce muhafazakarlığı çökertecek, ardından da dini inancı tüketecek.
Onlar bunun farkında olabilecek çaptalar mı acaba?