7 Ağustos itibarıyla 1 dolar, 5,26 TL, 1 euro 6,10 TL. Hepimizi aldı bir telaş... Neden böyle? Komplo, dış güçler vs vs.

 

 

 

Bir ülkenin parası neden değer kaybeder? Ne üretiyorsun ki paran güçlü olsun diye sormak gerekmez mi? Dünyaya ne satıyorsun? Ürettiğin hangi marka var? Ürettiğin ve dünyaya sattığın teknolojik ürünler neler?

 

 

 

Bugün dünyada en çok tüketilen teknolojik ürünlerin başında cep telefonları geliyor. Bir numarada Samsung var. % 20,9 Pazar payı var. Güney Kore malı… Onu Çin malı Huawei izliyor. Anlamı çiçek demek Huawei’nin, Çin ekonomisini çiçek açtıran ürünlerden… Pazar payı % 15,8… Onu üçüncü sırada ABD markası Apple izliyor. Pazar payı % 12,1 (Hürriyet, 7 Ağustos 2018).

 

 

 

Lozan Antlaşması’nın 95. Yıldönümünde sosyal medya hesabımda şu paylaşımı yapmıştım:

 

 

 

“Cumhuriyeti kuranlar, bir daha Lozan öncesine dönmemek için Endüstri Devrimi’ni hedeflediler. Atatürk için ‘makine sesi, musikidir'. Oysa bugün her yeri kaplayan İNŞAAT SESİ... İnşaat ile üçüncü dünya ülkesi, endüstri ile çağdaş dünya ülkesi olunur... Her ekonomik modelin kendi siyasal modelini yarattığı bir gerçektir...”

 

 

 

Bundan iki yıl kadar önce yine Ege Meclisi’nde yazdığım “Marka Üretmek, Marka Olmak” (13 Haziran 2018) adlı yazımda şunları söylemiştim:

 

 

 

“Toplumların tarih boyunca geçirdikleri üç aşama olduğu söylenebilir. Bunlardan birincisi göçebelikten yerleşik hayata geçiştir; yani avcı-toplayıcılıktan tarım toplumuna geçiştir. Bu, içinde yaşadığımız coğrafyada, Anadolu ve Mezopotamya’da gerçekleşti. On bin yıl kadar önce gerçekleşen bu devrime, bizim coğrafyamız öncülük etmişti.

 

 

 

İnsanlığın geçirdiği ikinci büyük devrim ise tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiştir. Bu devrim ise Batı Avrupa’da gerçekleşti ve oradan sanayileşen diğer ülkelere yayıldı. İngiltere’de tekstil sektöründe başlayan devrim, Almanya’da demir-çelik ve kimya sanayi alanında kendini gösterdi. Neticede sanayi toplumu, makine üreten toplum demektir.

 

 

 

Bilmem İzmir Selçuk Çamlık’taki Lokomotif Müzesi’ni gezdiniz mi? Burada 1887 ile 1952 yılları arası Alman, İngiliz, Fransız, Amerikan, İsveç ve Çekoslovak yapımı 30 tane buharlı lokomotif sergileniyor. Bunların arasında dünyada sadece iki tane bulunan ve odunla çalışan İngiliz yapımı bir lokomotif de yer alıyor. Osmanlı Devleti, demiryolunu aldı ama lokomotif üretmedi/üretemedi. Türkiye’de ciddi anlamda sanayileşme sürecini başlatan Cumhuriyet oldu.

 

 

 

Sanayileşmenin ölçütlerinden biri de otomobil üretimidir. Dünyadaki otomobil markalarına ve onları üreten ülkelere baktığımızda sanayi devriminin ulaştığı ülkeleri görebilmek mümkündür:

 

 

 

ABD:

 

 

 

Chevrolet-Cadillac-Buick/Oldsmobile-Ford/Mercury-Lincoln-Chrysler-Desoto-Dodge-Fargo-Hummer-Pontiac-Plymouth-Mack-Nash-Saturn-Jeep-GMC

 

 

 

Almanya:

 

 

 

Bmw-Mercedes-Benz- Volkswagen-Audi-Man-Porsche-Maybach-Opel-Deutz

 

 

 

İngiltere:

 

 

 

Mini-BMC-Aston Martin-Rover-Jaguar-Rolls Royce-Bentley-MG-Lotus-Morgan

 

 

 

Japonya:

 

 

 

Lexus-Toyota-Honda-Acura-Mazda-Daihatsu-Isuzu-Mıtsubıshı-Yamaha-Subaru-Hino-Nissan

 

 

 

Fransa:

 

 

 

Peugeot-Citroen-Renault-Bugatti

 

 

 

İtalya:

 

 

 

Ferrari-Fiat-Alfa Romeo-Lancia-Maserati-De tomaso-İveco-Lamborghini

 

 

 

Güney Kore:

 

 

 

Hyundai-Kia-Asia Motors-SsangYong-Daewoo

 

 

 

İsveç:

 

 

 

Saab-Volvo-Scania-Reva

 

 

 

İspanya:

 

 

 

Seat

 

 

 

Rusya:

 

 

 

Lada-Kamas-Gaz

 

 

 

Çin:

 

 

 

Chery-Geely ( En çok bilinenler)

 

 

 

Romanya:

 

 

 

Dacia

 

 

 

Malezya:

 

 

 

Proton

 

 

 

İran:

 

 

 

Samand

 

 

 

Hindistan:

 

 

 

Tata

 

 

 

Günümüz dünyası üçüncü büyük devrimi yaşıyor: Bilişim devrimi… Bu devrimin göstergelerinden biri de akıllı telefonlar. Bu telefonları üreten ülkelere bakalım:

 

 

 

ABD: Apple Iphone, Motorola, General Mobile

 

 

 

Çin: Huawei, Xiaomi, Lenovo, OPPO, Meizu, Symphony, K-Touch, Wentto

 

 

 

Güney Kore: Samsung, LG, Pantech, KT Tech

 

 

 

Tayvan: Acer, Asus, Htc, Dopod, BenQ

 

 

 

Japonya: Toshiba, Sony, Panasonic, Fujitsu

 

 

 

Almanya: Grunding Mobile, Telefunken, Siemens

 

 

 

Kanada: BlackBerry

 

 

 

Türkiye, Cumhuriyet devrimi ile geleneksel toplumun kalıplarını yıkarak modern bir toplum olmaya ve sanayileşmeye yöneldi. Bunun yolu da geleneksel toplumun kurumlarını tasfiye ederek ve sekülerleşmekten geçmekteydi.

 

 

 

Türkiye, ‘büyük devlet’ olacaksa ekonomisini büyütmeli; dünya çapında marka/markalar yaratmalıdır. Çakma markalarla; otoyol yaparak ve köprü yaparak (Onu da yabancılara yaptırarak) ama otomobil üretmeden, bilgisayar ve cep telefonu üretmeden ‘büyük devlet’ olamaz. Bunun yolu da Atatürk başta olmak üzere Cumhuriyetin kurucu babalarının açtığı yoldan gitmekten geçer. Öyle bir algı yaratılıyor ki, sanki Cumhuriyet’ten önce Osmanlı uzaya gidecekti de, bunu Cumhuriyet engelledi. Bu hayal aleminden çıkarak ve deyim yerindeyse kendini komik duruma düşürmekten kurtularak, Cumhuriyetin kurucu babalarının açtığı yolda ilerlemek gerekir. Bu yol, hem modernleşme ve hem de demokratikleşme yoludur”.

 

 

 

Sanayileşmiş devletler içerisinde Almanya’nın ihracat ve ithalat rakamlarına bakarsak niye güçlü bir ekonomiye sahip olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz. İthalatı 1 trilyon dolar, ihracatı 1,3 trilyon dolar. 300 milyar dolar fazlası var. Türkiye’nin durumu ne? İthalat-ihracat rakamları arasında ne kadar fark var? İthalatı ihracatından fazla olan bir ekonominin parası ne kadar değerli olabilir ki? Sürekli sıcak paraya ihtiyaç duyan bir ekonominin kırılganlığını ortadan kaldırmanın yolu, üretmekten geçer. Ürettiğini ihraç etmekten geçer. İnşaattan geçmez, her şeyi dış güçlere bağlamaktan geçmez, dua okumaktan geçmez.

 

 

 

Atatürk’ün hazırlattığı 1936 tarihli İkinci Sanayi Planı’nda dönemin İktisat Vekili Celal Bayar, “Türkiye için endüstrileşme bir milli varlık savaşıdır, bir milli müdafaa mücadelesidir ve hiç bir fedakarlık ve sıkıntı bu milli mücadelenin neticesiyle mukayese edilemez” diyordu.

 

 

 

Üzerinden on yıllar geçse de sanayileşme halen Türkiye’nin milli varlık savaşı olmaya devam ediyor. Milli kimliği güçlendirmenin, bir üst kimlik inşa etmenin yolu da uluslararası marka yaratmaktan, endüstrileşmekten geçiyor; vatan-millet-devlet bütünlüğünü muhafaza etmenin yolu da buradan geçiyor. Çözüm hamaset ve boş konuşma değil, üretmek ve çalışmak… Muhtaç olduğumuz kudret tarihimizde, kurucu babaların fikir ve eylemlerinde mevcuttur.

 

 

 

Böyle bir ekonomik model inşa ettiğinizde dolar/euro neden yükseldi, gibi bir endişeniz olmayacaktır.