ÖZEL HABER

Atatürk’ün Ankara Yolculuğu

Türk’ün ebedi başkenti, Türk milletinin ebedi lideri Atatürk’ün istirahatgahı Ankara’yı saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Abone Ol

Türk Kurtuluş Savaşı, büyük zorluklarla gerçekleştirildi. Bu zorlukların en önemlileri arasında ulaşım imkanlarının (araç eksikliği, yolların bozukluğu) yetersizliği ve maddi imkansızlıklardı. Bunun en somut örneklerinden biri Atatürk’ün Erzurum’dan Sivas’a gidişidir. Ağustos 1919 sonu ile Eylül 1919 başı arasında gerçekleşen bu yolculukta sözünü ettiğim zorluklara güvenlik sorunu da eklenmişti. Atatürk, Sivas Kongresi sürecinde ve sonrasında 104 gün Sivas’ta kaldı. Sivas, Atatürk’ün Ankara’dan sonra en çok kaldığı Anadolu kenti oldu.

18 Aralık 1919’da Sivas’tan yola çıkan Atatürk ve arkadaşları yine zorlu bir yolculuğun ardından 27 Aralık 1919’da Ankara’ya ulaştı. Bu zorlu yolculuğa bu kez kış koşullarının zorluğu da eklenmişti. Ankara’nın merkez olarak seçilmesinin nedeni dört bir yandan işgal edilen ülkenin en orta noktasında yer alması, güvenli bir bölge olması, Meclisi Mebusan’ın İstanbul’da toplanacak olması nedeniyle Batı bölgesine daha yakın bir şehir olması, iletişim ve ulaşım (demir yolu) açısından elverişli olması olarak sayılabilir. Diğer taraftan şehrin genel olarak ulusal mücadeleyi destekleyen bir tavır içerisinde olması, ulusal harekete karşı olan vali Muhittin Paşa’nın etkisiz hale getirilmesi, 20. Kolordu komutanı Ali Fuat Paşa’nın burada olması, müftü Börekçizade M. Rifat Efendi’nin ulusal harekete olan desteği de tercih nedenleri arasında sayılmalıdır.

Sivas’tan yola çıkan Atatürk ve arkadaşlarının yolculukları yaklaşık 9 gün sürdü. Sivas’tan sonra ilk rotaları Kayseri oldu. Bu yolculuğu Mazhar Müfit Kansu anılarında ayrıntılı olarak ve anekdotlarla anlatmaktadır. Grubun mali işlerine Mazhar Müfit Bey bakmaktaydı. Atatürk ile Kansu arasında yola çıkarken geçen diyalog maddi imkanlarının kısıtlılığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır:

Atatürk: Yahu, para alabildin mi?

Kansu: Aldım amma, öyle bin lira değil, ancak yolluk miktarı.

Atatürk: Bizi Ankara’ya kadar götürür mü? Yeter mi?

Kansu: İsraf etmezsek yeter gibi.

Atatürk: Yolda israf ne demek azizim?

Kansu: Şuna on lira, buna beş lira bahşiş ver diye para sarfetmemek demek.

Atatürk: Güzel amma, yatacağımız yerlerde hizmet edenlere bahşiş vermeyelim mi?

Kansu: Tabii vereceğiz, fakat miktarını bana bırakınız. İki lira verilecek yerde on lira veremeyiz. Kime verilmesini sizden sorarım, fakat miktarını ben tayin ederim.

Atatürk: Tamam. Muvafık.

Yola çıktıklarında eski püskü üç arabaları vardı. Yorulduklarında köylerde kısa çay molası verip yollarına devam ettiler. Kar ve buzdan çok eziyet çektiler. Kayseri yolunda otomobillerden birinin lastiği patladı. Yedek lastik taktılar, o da patladı. Takılan son yedek lastik de patladı. Şoföre göre iç lastikler, lastiğe göre büyük oldukları için patlıyordu. Başka çareleri kalmayınca lastiğin içine çaput/paçavra doldurarak ağır aksak yollarına devam ettiler. Lastiği patlayan otomobil arkada kalmış, yağan yoğun kar yağışı nedeniyle ön giden otomobilleri izleri silinmişti ve bu nedenle de kayboldular. Öndeki otomobiller Kayseri’ye varmış, karanlık da çökmüştü. Atatürk arkadaşları gelmeden sofraya oturmayı reddetmiş, arkadaşlarının bulunup kurtarılmasından sonra gece yarısına doğru Kayseri’de misafir oldukları İmamzade Raşit Ağa’nın evinde sofraya oturabilmişlerdi. Arkada kolanlar donmaktan güç bela kurtulabilmişlerdi. Karınları doyurup rahat yataklarda uyuyabildiler. Sabahki kahvaltı sahnesi Kansu şöyle anlatıyor:

“Sabahleyin mükemmel bir kahvaltı yaptık; evet, mükemmel diyorum, bizim aylardır ki tereyağı, kaymak, süt, bal gördüğümüz yoktu. Bu gibi şeylerden mahrum kaldıktan sonra insan bir gün kavuşursa kıymetleri o zaman daha ziyade artıyor.

Paşa kahvaltıda yine şakaya başladı. Ev sahibine: ‘Azizim, her sabah sütten, kaymaktan bıktık. Sizin meşhur pastırmanız vardır, üzerine birkaç taze yumurta kırılsa da daha kuvvetli bir kahvaltı alsak, nasıl olur. Bugün gezeceğimiz yerler var, öğle yemeğini biraz geç yiyeceğiz’ dedi. Ve Paşa bana göz işareti yaptı. Raşit Ağa: ‘Başüstüne efendim’ diye fırladı gitti.

Paşa: ‘Öyle değil mi? Kaymaktan, sütten, baldan filan bıktık’ deyince bir kahkaha attık. ‘Adi bir çayla bir dilim ekmekten ne haber Paşam?’ dedim. ‘Canım pastırmalı yumurta istedi de onun için söyledim’.

Beş on dakika geçmeden pastırmalı yumurta geldi. Nihayet mükemmel bir yemek yedik demektir”.

Kayseri’den yola çıkıldıktan sonra hedef Hacıbektaş’tı. Buradaki Bektaşi ileri gelenleri Çelebi Cemalettin Efendi ile Niyazi Salih Baba ile Atatürk görüşecek, onların desteğini isteyecek ve sözü edilen iki kişi arasındaki anlaşmazlığı da çözmeye çalışacaktı. Çelebi Cemalettin Efendi, Birinci Meclis’te Meclis başkan vekilliği de yapacaktır. Hatta diğer bir başkan vekili de Mevlevi’dir.

Heyet, Kayseri’den yola çıkıp Mucur üzerinden Hacı Bektaş’a geldi. Atatürk iki isimle görüştü, her ikisiyle de ayrı ayrı yapılan görüşmelerde yemekler yendi, sohbetler yapıldı, destekleri alındı, her ikisinin de hür fikirli ve Kuvayı Milliye yanlısı olduğu görüldü. Hatta Cemalettin Efendi, cumhuriyetçi fikirlerini de dile getirdi ama Atatürk bu konuda bir yorum yapmadı, renk vermedi. Hacı Bektaş türbesi ziyaret edildi. Çelebiler ve Babalar kollarının desteği sağlandı.

Hacıbektaş’tan Mucur’a gelindi ve oradan Kırşehir’e geçildi. Burada büyük bir ve heyecanlı bir kalabalık tarafından karşılandılar. Kırşehir’den Kaman’a ve oradan da Çiçekdağı’na geldiler. Otomobilleri çamura saplandı. Çamura saplanan otomobilleri, köyden manda ve öküz tedarik ederek çamurdan çıkarabildiler. Beynan köyünde muhtarın evinde soba başında üstlerini kurutup sedirde biraz uyuyarak sabah yollarına devam ettiler.27 Aralık 1919 Cumartesi günü Ankara’ya bu zorluklarla varabildiler.

Ankara, yeni bir başlangıcı, umudu ifade ediyordu. Zorluklar Ankara’da da sürdü. Bu idealist ve vatansever insanlar, Ankara’yı ulusal hareketin fiili merkezi haline getirdiler. İstiklal Savaşı’nın fiili merkezi, Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre önce yeni devletin başkenti oldu. Türk’ün ebedi başkenti, Türk milletinin ebedi lideri Atatürk’ün istirahatgahı Ankara’yı saygıyla, hürmetle selamlıyorum. Atatürk’ün Ankara yolculuğunun ve Ankara’ya gelişinin 106. Yılı kutlu olsun.