Sonsuz aşkın yoluna baş koyduğunda ne farklı olacak: Cennetinde cehenneminde gerçek mimarı olan İnsan!
 
Keyiflendiğinde veya hastalandığında dostların kollarına girecek. Göz göze geldiğinde karşındaki usta seni içtenlikle selamlayacak… Eski dostlar birbirlerini kucaklayacak. Bolca gülünüp ağlanacak… Bu yolda yürürken tökezlendiğinde yanında biri bitiverecek. Yanaklarından gözyaşları süzüldüğünde, ruh ikizin gelip saçını okşayacak. Bir gönül yardım istediğinde, onlarcası yardıma koşacak… Biri gülümsediğinde, dostlar kahkahaya ortak olacak. Yaş, dil, din, ırk fark etmeyecek herkes birbirine kalbini açacak.
 
Ruhsal aileni hatırladığında anlatacaksın herkese “Çok özel insanlar ile tanıştım” diye. Hayır! Sevgili arkadaşım. Kimseyle tanışmadın. Onlar senin ailendi. Tanışmadın, kavuştun… Yoksa nasıl açıklayabilirsin ki bu muhteşem sonsuz sevgi ve aşk bağını!
 
Bu Yol’a çıkan binlerce ruh, dünyaya yayıldığında; yüz binlerce kalbe dokunduğunda; insanlar coşkulu bir şekilde meydanlara doluşacak…
 
Cennet hayalinden uzaklaştığını hissettiğin an, içindeki ustaya yönel. Unuttuğun küçük çocuğu ayaklandır.
 
Benim uyanmamdan önce de yaşını almış bedenimin belleğinde hayallerimin yavaşça silikleşmeye başladığı olmuştur. Fakat sonra bu karanlık dünyada kalbi ışıktan bir hayalle atan, ufak bir çocuk buldum içimde. Onun bir hayali vardı. Bambaşka bir dünya düşlüyordu… Gözlerimi her kapattığımda onu gördüm. Sonra o çocuk bağırdı heyecanla: Aç gözlerini Serhat! Hayalin gerçek oldu. Aşkın istilası başlıyor.
 
Gözlerimi korkarak açtım. Her şey gerçekti!
 
Ve o anda kalbime biri fısıldadı: Serhat yolun çok uzun ve çetrefilli ayrıca her yer karanlık! Emin misin?
 
Yavaşça arkamı döndüm ve aşk için yola çıkanları gördüm. Önümdeki karanlığa dönüp Ustama seslendim: O artık sadece benim yolum değil bizim yolumuz.
 
Anadolu’da eski bir tarikat içinde son mertebe Varoluşla Yüzleşme halidir. Kişi uzun yolculuğunun ardından hocaları tarafından artık varoluşla yüzleşeceği müjdesini alır ve son hazırlıkları için bir hafta boyunca yalnız bırakılır. Bu süre içinde bütün ritüellerini yapar, arınır, dengelenir, meditasyonlarını uygular ve sonunda varoluşla yüzleşmeye hazır olduğunu söyleyip konseyin karşısına çıkar. Bunun üzerine konseyin en yaşlısı; kişiden kalın bir perdenin önünde diz çökmesini ister. Perde aralandığında varoluşla yüzleşecektir. Yüzleşme zamanı geldiği an perde kalkar. Yavaşça başını kaldırdığında karşısında duran dev aynada kendi varlığını görür.
 
Benim sende duyduğum umudu, sende gördüğüm ışığı sen kendinde görmüyorsan, çok ama çok üzgünüm ki kendini tanımıyorsun bu yüce Evrenin parçası olduğunun farkında değilsin…
 
İçindeki varoluşa karşı, böylesi alçakça bir hadsizlikte bulunma!
 
Artık sen bile kendine bu hadsizliği yapamazsın.
 
İyi bir hoca, öğrencisi çok olan değildir. İyi bir lider, takipçisi çok olan değildir. İyi bir usta, en çok çırağı olan değildir.
 
Hakiki bir usta, gerçek ustalar yetiştirebilendir.
 
Gerçek bir usta, göze kulağa değil gönüllere hitap edebilendir…
 
Artık neler yapabileceğini hayal et, aydınlan ve özgürleş…
 
Hayatını sen kendin yazacaksın. Unutma! Hepimiz Ustayız. Kendi dünyalarımızı yaşarken, kendi dünyalarımızda yaşadığımızı sanırken Evreni yeniden şekillendiren ustalarız biz!
 
Bugüne kadar sadece tek bir mabet inşa edildi adı: EVREN
 
Gerisini hep biz insanlar inşa ettik!
 
Her ırk, her dil ve her din; aşkın kalesidir; fakat AŞK’ın ırkı, dili, dini olmaz.
 
Varoluşu anlamak istiyorsan, bütünün parçası olduğunun farkında olup AŞK’la dolmalı, AŞK’la yol almalısın.
 
Aşk’ın başladığı nokta HİÇ’liktir.
 
Işık ve Sevgiyle Kalın!