Geçmişe aşırı özlem, gelecek için vizyon üretmeye zaman bırakmadı. Dedim, dedi kavgalarını oluşturdu. Gelecek için ufuksuz kaldık; oysa geleceği önce beyinlerimizde kurmak için vizyon bir fırsat olabilir.

Vizyon, anlatılması zor bir kavram. Vizyona bugünün hayalini, yarının gerçeği kılmak için ortaya konan beyinsel çaba diyebiliriz. Vizyon sahibi olmak için büyük bir lider veya filozof olmak gerekmez. Biraz insan sevgisi ve ülkeye hizmet sevgisi biraz umut ve heyecan, biraz düşünce ve analiz, herkesin görüş mesafesini uzatabilir.

Vizyon, ’beyindeki göz’ dür. Hayaller; düşüncenin ve bilimin potasında eritildiğinde, su verilmiş çelik gibi somutlaşır. Vizyon sahibi için gelecek gözle görünürcesine gerçektir. Vizyon sahibi kişi, daha ilk adımı atarken tablonun bitmiş halini beyninde canlandırabilir.Vizyon için beynin radarıdır diyebiliriz.

Vizyonun hareket noktası geçerliliktir.

Vizyon, geleceğin gerçekliğini yoklama azmidir. Vizyon sahibinin başı bulutlardadır; ama ayağı daima yere basar. Mevcut gerçekçiliği tam olarak algılayan bir kişi neyin, nasıl ve hangi noktaya kadar değişebileceğini berrak bir şekilde görür. Bu niteliği ile vizyon ütopyadan çok farklıdır.

Vizyon geleceği bölüşmektir.

Yalnız tek bir kişinin beyninin içinde kalan yaratıcı ve ufku açık düşünceler ‘vizyon’ olarak tanımlanamaz. Vizyon, binlerce, milyonlarca insan tarafından paylaşılmadıkça değişim gecikir. Toplumda ‘Neyimiz eksik?’ ’Neden olmasın?’ gibi sorular yaygınlaştıkça geleceği kurtarmak kolaylaşır. Vizyon, herkesin kavrayacağı biçimde açık ve net  ifade edilmelidir.

Vizyon geleceğimizi kurmaktır.

Vizyon, yalnız vizyon olarak kalırsa bir işe yaramaz. Vizyonu geleceğin derinliğine uzanan köklere benzetirsek, ağacın gövdesi misyondur. Gelecek ile ilgili hayaller, bir misyon belgeseline özetlenerek, hayat boyu sürecek bir göreve dönüştürülür. Belirlenen misyona uygun olarak hazırlanan stratejiler, planlar, programlar, uygulamalar bir süre sonra meyvesini vermeye başlar. Vizyon sahibi biri günlük sıkıntılar altında ezilmez.

Vizyon umuttur.

Vizyon, bugünden yarınlara uzanan bir iyimserlik, insanları heyecanlandıran bir umut içermelidir. Çünkü hiç kimse sisli bir gelecek vaadinin peşinden gitmek istemez. Gerçek hayatın, karşımıza başarılar ve fırsatlar kadar; yenilgiler, krizler ve afetler çıkaracağını hepimiz biliriz. Ama yalnız iyimser ve pozitif bir bakış açısı bize bu zorlukları yenebilecek enerji ve gücü verebilir. Harvard’ın kıdemli profesörlerinden David Londes, ulusların zenginlik ve yoksulluğunun nedenlerini irdelediği kitabının son cümlelerinde de aynı gerçeği vurguluyor. ‘Dünya iyimserlerin olacak. Hep haklı çıktıkları için değil; hayata pozitif baktıkları için. Onların olumlu beklentileri çoğu kez gerçekleşmez; ama yalnız iyimser insanlar; bir şeye ulaşmanın, hatalarını düzeltmenin, iyileştirmenin ve başarının yolunu bulabilir. Uyanık ve eğitimli bir iyimserlik, eninde sonunda iyi sonuç verir. Karamsarlık ise insanlara yalnızca haklı çıkmanın tesellisini sunabilir.’

‘Bir alem kurulur gibi yeniden baştanbaşa hayal, düşünce ve rüya…’ Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bu mısraları ise en kısa tanımı olsa gerek, diye düşünüyorum.

Vizyon üretimi için gerekli analizler.

Uzak geleceğe nüfus eden bir bakış açısı ve görüş yeteneği için aşağıdaki eğilim ve göstergelerin derinlemesine analiz edilmesi gerekir.

Önce son yirmi yıldaki gelişmeleri incelemek gerekir:

·        Büyüme hızı; ekonominin ortalama hızı, verimlilik sektörlerinin büyüme hızları

·        Demografi; nüfusun yaşa göre dağılımı, nüfus artış hızı, doğurganlık.

·        Eğitim düzeyi; okuryazarlık oranı, 6 ve 25 yaş üstü eğitim süresi.

·        Gelir düzeyi; kişi başına düşen milli gelir.

·        Sektörler ve alt yapı; tarım ve sanayi gibi sektörler ile enerji ve ulaştırma alt yapısının dünü bugünü ve yarını

·        Kentleşme; kentlerde 25 ve 50 yıldır yaşayanların kent nüfusuna oranı.

·        Bilgisayar okur yazarlığı; her türlü bilgi işlem ve internet gelişme ve benimsenme hızı.

·        Kadınlar ve gençler; kadınlar ve toplumun çoğunluğunu oluşturan yarının büyükleri ile ilgili göstergeler…

·        Trendler; tercihlerdeki farklılaşmanın sınırları, toplumda egemen olan tutum ve davranışlar.

·        Dış dünya; dünyadaki, özellikle komşu ülkelerdeki ekonomik, sosyal, siyasi eğilimler, jeopolitik öngörüler...

Bütün dünyada moda haline gelen şirket evliliklerine biz, çok aşırıya kaçacak şekilde özenmemeliyiz. Çünkü evliliklerle şirketler daha da büyüyor, hantallaşıyor ve onları yönetmek zorlaşıyor, hata yapılıyor.                                                                                                              Liderliğin reytingi yüksek. Herkes lider olmak istiyor. Ama yerine göre liderlikten, daha önemli bir rol olan ‘ikinci adamlık’ pozisyonu.

Olmazsa olmaz koşuluyla mutlaka İkinci adam yetiştirilmeli. Herkes lider olmak istiyor. Ülke idaresinde, reel ve finans sektörlerinde yaygın olan yöneticilerin ‘Ben’ egosunu yenip bayrağı devredebilecekleri ‘gölge adamlara’ şiddetle ihtiyacımız var.

Noel Tich’nin şu sözlerini unutmamak gerek. ‘Liderlerin uzun vadeli başarıları, şirketlerinin bugün kazandıkları ya da kaybettirdikleri ile ölçülmez. Başarının ölçüsü, on beş yıl sonra, yeni bir lider kuşağı iş başına geçtiğinde, şirketin hala önde yer alıp almamasıdır. Çünkü liderler genellikle yalnızdırlar. Yanlarında en az kendileri kadar geniş ufuklu ikinci adamları yoksa yalnızlıkları kalıcıdır.’

Yakın gelecekte; siz yokken evinizin ışıkları belli saatlerde yanacak, buzdolabınız eksik ürünlerin siparişini verecek, çamaşır makineniz tamirciyi çağıracak, sevgilinizin üç boyutlu görüntüsüyle ona elbise alabileceksiniz. Telefonunuz, televizyonunuz, bilgisayarınız hem birbiriyle hem de tüm eviniz ve iş yerinizle aynı dili konuşacak.

Peki, bugün bir bilgisayar,tablet yanısıra akıllı bir telefon kullanamıyorsanız; gelecekte süper dünyada nasıl yer alacak, nasıl çalışacak ve nasıl yaşayacaksınız!

Her şey daha güzel, daha mutlu, daha iyi, daha güçlü yarınlarımız için.

 

Işık ve sevgiyle kalın!