Eğer yönünüzü doğru seçemez yani rotanızı tayin etmez iseniz, Dünya’nın en güçlü rüzgarları bile yelkenlerinizi dolduramaz neticesinde de sizi ulaşacağınız limana ulaştıramaz.
 
Amerika Irak’ı vurduğunda, Irak ABD’ne adeta altın tepsi içinde içeriden teslim edilmişti. Nasıl mı? İşte aşağıda detaylarını anlatacağım gibi.
 
Herkes “Esas savaş Bağdat’ta olacak” derken Bağdat savaşmadan teslim edilmişti. Tarih 10 Nisan 2003’ü gösteriyordu. Adrese teslimatı yapan, gerçekte Irak’ta herkesin bildiği; ama ortalıkta hiç gözükmeyen KESNİZANİ Tarikatıydı. Tarikat “Körfez Savaşı”ndan sonra Saddam’ın etrafını örümcek ağı gibi sarmıştı. Saddam’ın karısı, çok güvendiği generalleri ve istihbarat kuruluşlarının başındakiler… Hepsi tarikat müritleriydi. Kesnizani Tarikatı, MOSSAD, CİA ve MI 6 tarafından Saddam’ı içten yıkmak, Irak’ı kolayca teslim almak için organize edilmişti. Saddam 33 yıllık diktatörlüğünde, birçok karşı ihtilal, suikast vartalarını atlatmıştı. Ancak tarikatın metodu, hepsinden farklıydı. ‘‘Tarikat müritleri” Saddam’ın en yakınında olanlardı. Onun her hareketini, her adımını an be an tarikat şeyhinin oğlu Nehru’ya aktarıyorlar, sonra da bilgiler kuş misali MOSSAD, CİA ve MI 6 istasyonlarına doğru uçuyor yani uçuruluyordu. Şeyh Muhammed Abdülkerim Kesnizani, zikirden ziyade, siyasete meraklıydı. Müritlerine de Kur’an eğitimi yerine adını zikretmeden Kabala öğretilerini yani mistisizmi anlatıyordu. Kesnizani Tarikatı, Baba Abdülkadir zamanı da dahil Saddam’a bağlılıkta kusur etmiyordu. Kürt, Türkmen, Arap rejim muhaliflerini anında BAAS Parti istasyonlarına bildiriyordu. Şeyh Muhammed kitap yazmaktan da geri durmamıştı. Tarikatın dönüşümü Şeyh Efendi’nin etrafındaki İslam alimlerince, gerçekte MOSSAD ajanı hahamlarca hızlandırılmıştı. Şeyh’in kitabı, Kabala öğretilerini İslam mistisizmi adı altında imanlı müritlerin beyinlerine ve kalplerine ince ince enjekte etmek için başucu kitabı olarak kullanılmaktaydı. Müritlere MOSSAD’ın hahamken tövbe etmiş hocaları ders veriyordu. Aslında tarikatın asıl hedefi, Irak ordusuydu. Öncelikle generaller ve subaylar Keznizani Tarikatı’nın müritleri haline getirildiler. Genelkurmay Başkanı, Genel Askeri İstihbarat Başkanı, Hava Kuvvetleri Komutanı, hepsi Şeyh Muhammed Abdülkerim Kesnizani’nin ayağını öpüp müritleri arasına girmişti. Irak’ın acımasız El-Muhaberat’ının sivil-asker elemanları da tarikatın müritleri olmuşlardı. Müritler arasında bir isim vardı ki, Saddam’dan sonra BAAS’ın en kudretlisiydi: İbrahim İzzet El Duri. Duri, bütün karanlık odaklarla ilişki kuruyor, Saddam’ın bütün pis işlerini organize ediyordu. Duri de şeyhin ayağını öpenler arasına çoktan dahil edilmişti.
 
Öte yandan Saddam’ın karısı Sacide Hayrullah, Saddam’ın kardeşleri Vatban ve Barzan ile oğul Uday da müritler arasındaydı. Birinci Körfez Savaşı’nda Baba Bush, Bağdat’ı işgali reddetmişti. İsrail bu duruma çok bozuldu. Irak hızlı bir şekilde parçalanmalıydı. Gözüne kestirdiği Kürt tarikatı Kesnizanilik üzerinden Irak’ın İslami hayatını da kontrol altına alacaktı. MOSSAD, Kesnizani tarikatının önde gelenleriyle muhtelif yollardan temasa geçti ve ilişkileri hızla geliştirdi ve onları İsrail’in kayıp on ikinci boyları olarak yapılandırdı. Irak Devleti’nin mekanizması içinde yer alanlar, medya mensupları uhrevi yollardan ikna edilemezlerse MOSSAD’ın cömertçe tarikata aktardığı dolarlarla ikna ediliyor, mürit yapılıyordu. Saddam’ın yatak odası da dahil olmak üzere, istihbaratçı müritlerden derlenen bilgiler, oğul Nehru’da toplanıyor, Nehru da bunları MOSSAD’a aktarıyordu. Artık Saddam ve çevresinde neler olup bittiğinden Tarikat ve Şeyhi vasıtasıyla MOSSAD anında bilgi sahibi oluyor ve gereği yapılıyordu. Tarikatın içine MOSSAD iyice yerleşmişti. Şeyh adına rahat rahat operasyon yapar hale gelmişti. Kısaca, Güneyde Şii Müslümanlar Kuzeyde ise Türkmenlerin büyük çoğunluğu hariç sivil Araplar, Kürtler ile Irak devlet mekanizmasını elinde bulunduranlar Kesnizani Tarikatı kullanılarak MOSSAD, CIA ve MI 6 tarafından devşirilmişler ve psikolojik harbin kurbanı olmuşlardı. Saddam en yakınlarının bile tarikat tarafından mürit yapıldığını, her hareketinin MI 6, CIA ve MOSSAD’a ulaştırıldığını fark ettiğinde iş işten geçmişti. Amerikan, İngiliz birlikleri Irak’a saldırdılar. Güneyde müthiş bir dirençle karşılaştılar. Dünya medyası, bu arada Türk medyası, akademisyen, emekli asker, kısacası dünyayı ve coğrafyasını tanımayan sözde strateji uzmanları asıl savaşın Bağdat ve çevresinde olacağını dile getiriyorlardı. Halbuki Bağdat ve çevresi Saddam’ın askerleri tarafından hiçbir direnç gösterilmeden Amerikan askerlerine teslim ediliverecekti. Niçin böyle olmuştu? Tarikat yoluyla Irak devlet mekanizması devşirilmişti. Şeyh Muhammed, müritlerine Amerikan ve İngiliz askerlerine direnmemelerini öğütlemişti. Şeyhin emrindeki mürit generaller, vatanlarının bağımsızlığı için savaşmak yerine Şeyh Muhammed’in emrine uydular. Bu arada İzzet El Duri de boş durmamış, Bağdat’ın kuzeyini de o teslim etmişti Amerikalılara. Şeyhin isteğinde mutlaka bir keramet vardı!!! Bağdat, Bağdat olalı böyle bir şerefsizlik görmemişti. Buraya kadar anlattıklarım muhtelif kaynaklarca teyit edilmiştir.
 
Bizimle bağlantısına gelince Türk Milletinin, devletinin ve yöneticilerinin “Kesnizani Tarikatı Operasyonu” ndan çıkaracağı bir ders yok mudur? Dr. Ramazan Kurdoğlu’nun ‘Hollywood ve Kabalanın 13.Havarisi’ ile Mıchael Bar Zohar ve Nıssım Mıshal’ın ‘Mossad’ kitaplarında bahsettiği bu ve buna benzer bilgiler, Türkiye’de bugün olanlara net bir ayna tutmaktadır. Hala kış uykusunda uyuyanlara da ders gibi bir uyarıdır.
 
Bugün yeryüzündeki bütün tarikatların İngilizler tarafından kurdurulduğu iddiası vardır.
 
Temizlenmek ve arınmak için araştırılmaya değmez mi?
 
Bugün kirli bilgiler ile medya, PKK; Kandil’e çekiliyor, diye yayın yapıyor; öbür taraftan dindaşlık bahanesi altında sınırlarımızın içine milyonlarca Suriyeli göçmen alındı ve alınmaya devam ediliyor. Sizce Suriyeli din kardeşlerimiz geri dönecekler mi?
 
Yüz ellinin üzerinde adamız yunan işgali altındayken sınırımızı birkaç saniye ihlal eden Rus uçağı düşürülüyor.
 
Irak ve Suriye’de Türkmen bölgeleri İşid yerleşsin diye boşaltılıyor. Ülkemiz sınır şehirlerine milyonlarca değişik etnik guruba bağlı insan yerleştiriliyor; ayrıca binlerce yabancı çocuk, bizim topraklarımızda doğuyor.
 
Suriye’de de PKK için bölgeler oluşturulduktan sonra bahaneler yaratılarak o bölgelerin bizden koparılma planları yapılıyor olmasın sakın!
 
Biz hala at ve kayseri pazarlığı yaptığımızı sanalım.
 
Anlatması bizden yorumlaması sizden!
 
Zaman neler gösterecek birlikte göreceğiz.
 
Işık ve sevgiyle kalın!