İzmir Barosu yönetimi, son 6 ay içerisinde avukatlara yönelik şiddet ve hukuk dışı uygulamaların arttığını belirterek bu duruma basın açıklaması ile tepki gösterdi.

 

İzmir Barosu tarafından yapılan açıklamada, "Son günlerde mesleğimize ve meslektaşlarımıza karşı yapılan saldırılar ve hukuksuz uygulamalar ile yeniden sarsıldık. İzmir özelinde son altı ayda, bir meslektaşımızın bürosu falçatalı kişilerce basılarak çalışanları rehin alınmış, başka bir meslektaşımız, duruşma salonunun çıkışında barbarca darp edilmiş, son olarak geçtiğimiz cuma günü de bir meslektaşımız kaymakamlık önünde bulunan otoparka aracını park ettiği için polis memuru tarafından saldırıya uğrarken, bir başka meslektaşımız ise müvekkili tarafından kaçırılmış, araçta Pitbull köpekle tehdit edilmiş ve kolluk kuvvetlerinin müdahalesi ile şüpheliler yakalanarak tutuklanmışlardır. Tüm bu üzücü olayların yaşandığı süreçte İzmir Barosu olarak bizler,  saldırılara maruz kalmış tüm meslektaşlarımızın yanında olduk ve müdahil sıfatı ile yasal süreçleri takip ettik. Şüphelilerin hepsi hakkında gerekli yasal işlemler yapılmış ve tutuklanmışlardır. Bu tür çağdışı ve üzücü gelişmeler sadece İzmir'de değil, ne yazık ki ülkemizin çeşitli yerlerinde de sayıları artarak yaşanmaktadır. Bursa'da bir meslektaşımızın öldürülmesi, Trabzon'da ve Adana'da meslektaşlarımızın silahlı saldırıya uğraması, Eskişehir'de meslektaşımızın bürosuna silahlı saldırı düzenlenmesi, Ankara Barosu Başkanı Sayın Avukat Hakan Canduran'a hakim tarafından saldırı düzenlenmesi, İstanbul Barosu'na kayıtlı meslektaşımızın yaşadığı ekonomik zorluklar ve ödeyemediği borçları nedeniyle, birkaç gün önce intihar etmiş olması gibi üzücü olaylar sürüp gitmektedir" denildi.

İstanbul'da, duruşma sırasında hakimle tartışan Avukat Ömer Kavili'nin sonrasında yaşadığı sürecin de keyfi ve hukuk dışı uygulamalar olduğunu öne süren İzmir Barosu, konunun takipçisi olacaklarını belirttiği açıklamada, "İstanbul Barosu'na kayıtlı meslektaşımız Av. Ömer Kavili, mahkeme hakimi ile yaptığı tartışma sonrasında güvenlik güçleri marifetiyle duruşmadan çıkarılmış, aynı hakimin şikâyeti üzerine, Silivri'de gözaltına alınmış ve yapılan sorgusunu takiben de tutuklanmıştır. 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 58 ve 59. maddeleri gereğince, hakkında soruşturma açılması Adalet Bakanlığı'nın iznine bağlıdır. Bu izin alınmadan soruşturma yapılması yasaya açıkça aykırıdır. Avukatlık Kanunu'nun 58. ve 59. maddeleri bizzat Cumhuriyet Savcısı ve Sulh Ceza Hakimi tarafından çiğnenerek bu hukuk tanımaz, keyfi hukuksuzluğa maruz bırakılmıştır. Bilindiği gibi tutuklama, delillerin korunması veya yargılamanın sağlıklı yapılması için bir araçtır. Tutuklama başlı başına yargılama konusu uyuşmazlığı çözecek bir amaç haline getirilerek cezaya dönüştürülemez dönüştürülmemelidir. Tüm bu hukuk ve çağ dışı uygulamalar bağımsız savunmaya ve dolayısıyla adalet duygusuna ağır darbe indirmektedir. Yargının eşit ve kurucu unsuru olan bağımsız savunmanın ve yurttaşlarımızın hak arama özgürlüklerinin güvencesi olan biz avukatların, görevimizi yaparken tehdit edilip baskılara maruz kaldığımızı, duruşma salonlarında bile şiddet gördüğümüzü, tutuklandığımızı ve hatta öldürüldüğümüzü tarihe not düşüyoruz. İzmir Barosu mensupları olarak; Geleneklerimiz, duruşumuz ve tarihten gelen misyonumuz doğrultusunda, her zaman ve her yerde bağımsız yargıyı, hukukun üstünlüğünü savunacağımızın ve adaletin terazisinin güçlüden değil haklıdan yana olduğu bir Türkiye için her koşulda mücadelemizi büyük bir azim ve kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha haykırıyoruz" ifadelerine yer verildi.