RAHİME DEMİRBİLEK - EGE MECLİSİ – Ali Talak’la Ege Meclisi’nin bu haftaki konuğu CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel oldu. Tüm Türkiye’yi hatta dünya gündemini meşgul eden Gezi Parkı olayları hakkında konuşan Yüksel, hükümetin bu olaylara karşı halkı şiddete ve kışkırtmaya değil, yatıştırmaya yönelik çalışmalar yapması gerektiğini söyledi. Yüksel, bu olayların sadece Gezi Parkı’na yönelik çıkarılmadığını belirten Yüksel, bugüne kadar Başbakan’ın uygulamış olduğu politikalara karşı bir direniş olduğunu dile getirdi.  

 Türkiye ve dünya gündemini meşgul eden Gezi Parkı olayı hakkında konuşan Yüksel, “Son bir haftadır Türkiye’de yaşanan bu olağanüstü durum tüm Türkiye’yi endişelendirdiği gibi bizi de endişelendiriyor. Sadece bu değil bu bir sonuç. Bu sonuca gelirken özellikle hükümetin uygulamalarından daha doğrusu hükümet demek doğru değil beklide hükümetinde, bakanlar kurulunun da şikâyetçi olduğu Başbakan’ın uygulamalarından kaynaklanan Türkiye’yi bu sonuçlara doğru sürükleyen süreçte parlamento çalışmaları sırasında biz bunu çok yakından hissediyoruz, yaşıyoruz. Türkiye çok sıkıntılı günler yaşıyor” dedi.

İzmir’deki limanın oraya yapılması düşünen AVM projesi hakkında da konuşan Yüksel, “Başbakan bir şeyleri planlıyorsa aniden önünüze çıkarabiliyor. Bir bakmışsınız temel kanun olarak önünüze gelmiş. Bu hükümet döneminde gelen her şey hemen temel kanun ya da torba kanun olarak geliyor. Yasama tamamen devreden çıkarılmış ve yürütmenin kontrolüne girmiştir” dedi.

Gezi parkı olayının önceden beri İstanbul halkının gündeminde olduğunu ve CHP’li belediyelerin İstanbul’daki fuar döneminde de buna şahit olduğunu dile getiren Yüksel, “Gezi parkı küçük bir girişimle başladı ve birden sabaha karşı polisin müdahalesiyle boyut değiştirdi. O anda tüm Türkiye’de bugüne kadar kendisine yöneltilen, kendi yaşam biçimi ve kendi kentine karşı yapılan baskıyla ona danışılmadan yapılmasının bir patlaması yaşandı. Gezi parkında önce ağaç ve oradaki parkı korumakla başlayan bir sivil, demokratik tepki eylemi tüm Türkiye’yi sardı. Bu öyle bir şey ki en iyi yetişmiş bir kişiden, ev kadınına, sokaktaki vatandaşa ve çocuklara yayıldı. Hükümetin baskıcı uygulamaları herkese dokundu. Dış güçlerin bu olaya neden olduğunu düşünmüyorum.  Dış politikanın etkisi vardır ama bu dış politikada kendi yapmış olduğunuz yanlışların halkta yarattığı tepkidir bu. Bizim kurucu liderimiz Atatürk, ‘ Yurtta sulh, cihanda sulh’ demiştir. İç ve dış barışa vurgu yapmış, savaş mecbur olmadıkça cinayettir demiş. Kurtuluş savaşı vermiş bir milletiz. Diğer ülkelere örnek olmuş bir ülkeyiz. Başbakan yurtdışına çıktı, Reyhanlı olayında da böyle olmuştu. Öncelikle olay yerine gitmesi gerekirken günler sonra gitti. Bu dış politikada yapmış olduğu yanlışlıklar halkta olumsuzluklar yaratıyor” diye konuştu.

TÜRKİYE’DE ADALET DUYGUSU ORTADAN KALKMIŞTIR

Yüksel, “Başbakan Erdoğan önceden Esad’la kardeşti, biz CHP olarak kendilerini bu duruma karşı uyarıyorduk ama başbakan ne zaman bir yerlerden bir talimat aldı, o kardeş Esad, düşman Esad’a döndü. Bu yaşanan olumsuzluklarda bizi ekonomik anlamda etkiledi. Köylü zor durumda, ürünlerini 10 sene öncesinin fiyatından dahi satamadığını söylüyor. Türkiye’de inanılmaz bir işsizlik var. Bu gezi parkı olayının altında yatan sadece yaşam biçimine müdahale değil, bu yoksulluk ve işsizliği de müdahaledir. Hükümet 2002’de büyük bir krizden sonra iktidara geldi, o zaman bile işsizlik oranı yüzde 8.2’ydi. Bugün yüzde 19’lar civarındadır. Milli gelirde artış var ama gelir dağılımındaki adalet bozulmuştur. Zengin daha zengin, fakir daha fakir olmuştur. Taşeron sayısı artmıştır. Taşeronluk ortaçağ’daki kölelik sistemidir. Sosyal hiçbir hakkı yoktur. Çocuklar parasız eğitim istiyoruz diye pankart açtıklarından dolayı yargılanıyorlar. Türkiye’de adalet duygusu ortadan kalkmıştır.

İzmir’de bu kadar insan nasıl ayağa kalktı. Bunu biz örgütlemedik, bizle alakası yok, Başbakan bunu bize mal etmeye çalışıyor. Genel Başkanımız Kadıköy mitingini dahi iptal etti. Milletvekilleri Taksim’deki olayları yatıştırmak için ordaydı. İlk gün orada eylem demokrasi talebi olarak başladı, polis şiddetinden sonra sertleşmeye başladı. Vekillerimizde o yüzden orada yer aldı. Genel Başkanımızda Taksim’e yurttaş Kemal olarak geldiğini söyledi ve fazla durmadı” diye konuştu.

BU OLAYLAR YARIN İZMİR’İN BAŞINA DA GELECEK

Bu olayda orantısız güç kullanıldığını ve tüm Türkiye’yi hatta dünyayı da sardığını dile getiren Yüksel, “Bu olaya tüm sanatçılar, bankacılar, kültür sanat adamı, iş adamı herkes katıldı. Küçük çocuklarını anne babalar engelleyemediler. Orantısız güç meselesi de olayların karışmasına neden oldu. Bu olaylar yarın İzmir’in başına da gelecek. Liman’da daha yüksek paraya öyle özelleştirme yapıyorsunuz ki İzmir Büyükşehir’i, İzmirlileri devre dışı bırakıyorsunuz, kimseyle konuşmuyorsunuz, tartışmıyorsunuz, 400 bin esnafın yaşadığı İzmir’de Türkiye’nin en büyük AVM’sini kurmak istiyorlar. Bu hükümetin AVM aşkını anlayabilmiş değilim. Dünya’da kent merkezlerine alışveriş merkezi yapılmaz ama bizde de daha çok yapılıyor” şeklinde konuştu.

Yüksel, “Son günlerde gece yarısı bizi arayanlar oldu. Halk ellerinde sopalı kişilerce dövüldüğünü söyledi. Kim bu sivil insanlar? Hiçbir şekilde şiddetin gerekçesi olamaz. Göztepe- Karşıyaka taraftarı dahi bu olayda bir araya gelip fotoğraf çektirdi. Belki zamanında onlarında futboluna müdahale etmişsindir belki bu da ona tepkiydi. Polis şiddetine karşıyız. Gidip ilçe binasını yakmaya, bankalara, esnafa zarar vermeye de karşıyız. Bunlar bütün demokratik tepkiyi yok eden ve başka yere doğru kanalize eden bir olaydır” dedi.

Anne babalara da uyarı da bulunan Yüksel, “10 yaşındaki çocukları apartmanlardan almaya çalıştık. Kordon’da sıkıştırılmış gençler vardı. Karakola götürdüler, suçu olmayanları serbest bıraktılar. Şiddete, şiddetin her türlüsüne karşıyız. Birkaç provokatör olayı başlatıyor ve küçük çocuklarımız zarar görüyor” dedi.

BU OLAY BÜYÜK ÖLÇÜDE HÜKÜMETE KARŞI BİR TEPKİ OLARAK ÇIKTI

Bu olayın büyük ölçüde hükümete karşı bir tepki olarak çıkarıldığını söyleyen Yüksel, “İnsanların yaşam biçimlerine karışıldığı içindir. Kaç çocuk doğuracağınızdan, kürtaj yaptırıp yaptırmayacağından, sofranızdaki beyaz ekmekten, gidin evinizde için, çocuğunu 5 yaşında okula başlatmaktan, kentsel dönüşümden kaynaklanan birikmiş tepkilerdir. Hükümet burada bunu görüp anlayıp daha demokratik bir Türkiye’ye doğru adım atması gerekiyor. En başta Başbakan’ın bunu yapması gerekiyor. Kadir Topbaş bölgeye AVM yapılmayacağını söylüyor ama Başbakan çıkıp, hayır efendim AVM’de yapacağız, cami de yapacağız diyor. İstanbul halkı istemiyorsa ona uyarız demiyor. Ben kral değilim diyorsun ama halkımın isteklerini göz önüne alırım demiyorsun. Yüzde 50 oyla seçildim demesini biliyorsun. Bu olaylarda yüzde 50’yi zor tutuyorum diyor bunlarda halkı alevlendiren olaylar. Siz 200 bin kişi toplarsanız ben 1 milyon kişi toplarım dedi. Bunların tersine bizim Başbakan’dan beklediğimiz bu olayların kötü şekilde tırmanmasını önlemek için sakin olmasıdır. Önce söylemlerini değiştirsinler. Yatıştırmaya yönelik açıklamalar yapılmalıdır. Bunlar 19 Mayıs’ı kutlayamama tepkisi. Bu ülkenin milli değerleri, bayramları var. Bunları kutlatmam derseniz tepki alırsınız. Tüm yurttaşı kutlayan barış diline çevirsin. Biz sadece demokratik tepkiyi onaylıyor ve şiddeti onaylamıyoruz” dedi.

Başbakan Türkiye’de yaşadığı hatta kendi yapıp kötü sonuçlar aldığı her şeyi ana muhalefet partisine yüklüyor. Havanın soğumasından dahi bizler sorumlu tutuluyoruz. Reyhanlı’daki olaylarında sorumluluğunu da bize yıktı. Bu olayı da CHP’liler yapıyor demek yanlış olur.

TÜRKİYE SANDIKTA CEVABINI VERECEKTİR

Ali Talak’ın ‘Bu olaylar yerel seçimleri nasıl etkiler?’ sorusuna cevap veren Yüksel, “Türkiye şunu görüyor, bu hükümet yüzde 50 oy adlımla geldiği bu diktatörleşmenin önünde ben bu işin bir hesabını keseyim diyecektir ve bunun hesabını sandıkta soracaktır. Başta İstanbul, Ankara olmak üzere bu bölgeleri sandıkta almaya devam edeceğiz, bırak İzmir’i almayı. Türkiye sandıkta cevabını verecektir, başka yerde cevap aramıyoruz” dedi.