Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Adnan Menderes’in parlamentoda görünür ilk muhalif hareketinin de temsili olan Çiftçi Topraklandırma Kanunu 1939-1945 yılları arasında meydana gelen küresel savaş düzeni sonrasında “insan hakları” ve “demokrasi isteminin Cumhuriyet Halk Partisi içerisindeki yansımasını gün yüzüne çıkarmıştır. Kanunun raportörlüğünü de yürüten başta Adnan Menderes ve Emin Sazak’ın kanun tasarısına itirazları “çiftlik sahibi zengin kimselerin” itirazları gibi yansısa da milletvekillerinin esasında sisteme yönelik eleştirilerinin olduğu gözlemlenmiştir. Menderes Kanun tasarısının 17. Maddesine muhalefet şerhi düşmüştür. Sebebi ise toprağın çok parçalı bölünmesinin ekim-dikim ekosistemini bozacağı endişesi idi. Nitekim Menderes, dedesinden kalan Çakırbeyli Çiftliğini uzun yıllar yönetmiş, köylüye toprak tapu etmiş bir isimdi. Kısacası topraktan anlıyordu. Bütçe görüşmelerinde de bu kez Celal Bayar, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan’ın da eleştirileri eklenince ve bu isimlerin bütçe oylamasında aleyhte oy verdikleri görününce 1930 yılından beri rafa kalkmış olan çok partili hayata geçişi başlatacak dinamitin fişeği ateşlenmiş oluyordu.

Sonrasında 7 Haziran 1945 tarihinde bugün üzerinden 79 yıl geçen “Dörtlü Takrir isimli önerge Adnan Menderes, Celal Bayar, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan tarafından CHP Meclis Grubuna sunularak bir demokrasi beyannamesi demokrasi tarihimizin en kıymetli yerinde yerini almıştır. Takrirde “parti içi demokrasi istemi” parti mensuplarının en doğal isteği olarak yer almaktaydı. Takrirde imzası bulunan milletvekilleri, ülkedeki demokratik usullerin geniş bir şekilde uygulanmaya bir an önce başlanmasını istemişlerdir. Bu noktada millet iradesini ve cumhuriyetin kuruluşunu müjdeleyen 1921 Anayasası’nı referans alarak 1924 Anayasası’nda temel hak ve hürriyetlerin güvence altına alındığın vurgulamışlardır. Harp zamanlarının olağanüstü şartlarının kalktığı daha önce Milli Şef İsmet İnönü tarafından zikredilmişti. Takrircilere göre artık beklemeye gerek yoktu. Yürüklükteki 1924 Anayasası tüm maddeleriyle uygulanmalıydı. Takrir sahipleri önergede üç temel istekte bulunmuşlardır. Millet hakimiyetinin tam olarak gerçekleşmesini sağlamak amacıyla özgür bir meclis çalışma ortamı tesisi, siyasi hak ve hürriyetlerin özgürce kullanılması ve parti örgütlerinde yeni bir organizasyondur.

Takrir CHP içerisinde fırtınalar kopartmıştı. CHP içerisinde takrirle ilgili pek çok farklı görüş bulunmaktaydı.  İlki takriri sahiplerine geri aldırmak ve böyle bir olayı yaşanmamış saymaktı. Bazı parti mensupları ise önerge sahiplerini susturmayı düşündü.  Özellikle Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün de desteklediği diğer bir görüş ise sahiplerinin partiden ayrılarak ayrı bir mücadele sürdürebilmesinin sağlanması idi. Bu noktada İnönü siyasi yeteneğini konuşturmuş çok partili hayata geçişin iç ve dış sebeplerinin doğru okuyarak doğal bir hareketi yönlendirmiştir.

Takrir 12 Haziran 1945 tarihinde CHP Grubu’nda reddedilmiştir ancak muhalif milletvekilleri düşüncelerini söylemekten vaz geçmemiştir. Süreçte Adnan Menderes’in gazete yazıları ve demeçleri dikkat çekmiş ve muhalif isimler partiden ihraç edilmiştir. Celal Bayar ise partiden istifa ederek uzun sürecek bir yol arkadaşlığını başlatmıştır. Bu yol arkadaşlığı Adnan Menderes’in 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında kurulan özel yetkili bir mahkeme olan Yüksek Adalet Divanı’nca idam cezası alması ve infaz edildiği 17 Eylül 1961 tarihine kadar devam etmiştir.

Dörtlü Takrir o zaman için CHP içinde reddedilerek bir değişim yapmadı etkisi olması gibi görünse de esas misyonunu 7 Ocak 1946 tarihinde kurulan Demokrat Parti ve siyaset stratejisi üzerinden göstermiştir. Öyle ki DP’nin kuruluşu ve etkili muhalefeti CHP’yi değiştirmiş ve dönüştürmüştür. Bir anlamda CHP içerisinde liberalleşmeye sebebiyet verdiği söylenebilir. Parti içi muhalefetin etkinliğini gösteren bir demokrasi unsuru olarak bir kez daha Dörtlü Takriri okumanın faydalı olduğunu düşünüyorum.72b68e97-7a57-47a3-92b7-76308dff39de2e94be5a-eeef-44f8-9cd5-9137b249e5a4

Sivas 93... Yananlar, yakanlar! Sivas 93... Yananlar, yakanlar!