ÖZEL HABER

Geçmişe Duyulan Özlem

Eski Türkiye’de saygı, sevgi vardı. Hoşgörü, iyi niyet vardı. Belki birçok şey yoktu ama gelecek için büyük umut vardı.

Abone Ol

Son yıllarda sıkça karşılaştığımız bir kıyaslama var: “Eski Türkiye-Yeni Türkiye” tartışması. Her ne kadar bu konu siyasal bir anlayıştan doğmuş olsa da, herkesin kabul ettiği ortak bir gerçek var: Yaşadığımız Türkiye, her anlamda geçmişin Türkiye’sine benzemiyor.

Eskiden geçmişe duyulan özlem genellikle belli bir yaştan sonra tarif edilen bir duyguydu. İnsan, hayatta biriktirdikleri üzerinden yaşadıklarına dönüp bakar, geçmişe özlem duyardı. Ancak son 25 yılın gençleri belli bir dönemin içinde doğdukları için bu hissi tam anlamıyla yaşayamadılar. Büyüklerinin anlattıklarıyla “Eski Türkiye”yi anlamaya çalıştılar, çoğu zaman da anlamak istemediler.

Bir zamanlar toplumun yerleşik anlayışını yansıtan bir söz vardı:
“Eskiye rağbet olsaydı, bit pazarına nur yağardı.”
Ancak görünen o ki, bu deyim artık geçerliliğini yitirmeye başladı. Günümüzde, gençler de dahil olmak üzere herkes hayatında eskiye dair bir esinti arıyor, geçmişten bir şeyler katmaya çalışıyor.

Çok uzağa gitmeye gerek yok, sadece televizyonların bugünkü durumunu düşünün. Elbette televizyon yayıncılığı büyük bir değişim geçirdi, bambaşka bir yöne evrildi. Ama bir zamanlar ekranlarda Levent Kırca vardı, hatırlar mısınız? Ülkenin siyasetçilerini skeçlerle eleştirirdi. Hem gülerdik, hem kızardık. Sanırım artık ülke olarak mizah duygumuzu kaybettik… Ya da bu duygudan mahrum bırakıldık.

Eskiden televizyon kanalları bugünkü gibi kamplara bölünmemişti. Her görüşten insan, merkez medya olarak adlandırılan kanalları açar, izlerdi. Yine her görüşten insan, Siyaset Meydanı gibi programlarda sabahlara kadar düşüncelerini paylaşırdı.
Sahi, ne oldu bizim Ali Kırca’larımıza?

Bizimkiler, Mahallenin Muhtarları, Perihan Abla gibi diziler vardı bir zamanlar. Mahalle olmayı, aile olmayı, dayanışmayı bu dizilerden öğrenmedik mi?
Nereye gitti bizim Perihan Ablalarımız?
Ne oldu muhtar amcalarımıza?
Neden kayboldu Temel-Şirin aşkları?

ARADIĞIMIZ ESKİ EŞYALAR DEĞİL DUYGULAR!

Dantel örtülü televizyonlar, radyolar… Belki çok alternatifli ve renkli değillerdi ama her şeyde bir duygu vardı.
Geçmişe baktığımızda, aslında aradığımız eski eşyalar değil çoğu zaman. Aradığımız, o eşyaların bize hissettirdiği duygular.

Dünyanın en ünlü şehirlerine baktığınızda, bu kentlerin geçmişine sahip çıktığını görürsünüz. Özellikle müzeleriyle… Paris’in Paris olmasının nedeni de budur.
Toplum olarak geçmişine sahip çıkan, bu duyguyu geleceğe taşıyabilen milletler uygar milletler olmuştur.

Son cümle:
“Eski Türkiye’de saygı, sevgi vardı. Hoşgörü, iyi niyet vardı. Belki birçok şey yoktu ama gelecek için büyük umut vardı. Umutlarımızı taşımaktan vazgeçmeyelim.”