ÖZEL HABER

Hayatın Koordinatları ve Haritacılık Sosyolojisi!

Duygusal ve fiziksel olarak doğru koordinatlarda bulunmak istiyorsak, herkes kendi yaşam haritasının mühendisi olmak zorundadır.

Abone Ol

Ben bir İç Anadolu çocuğuyum. Önce Sivas’a, daha sonra resmi olarak Kayseri’ye bağlanan Karaözü Kasabası’ndan, hayat mücadelesi için haritacılık yapmaya çıktığımda yolun beni nereye götüreceğini bilmiyordum. Mesleğe önce alaylı olarak başladım, ardından okulunu okudum. Anadolu’nun o küçük çocuğunun yıllar sonra "Asrın Harita" adında bir şirket kurup büyük işlere imza atacağını ise o günlerde hayal bile edemezdim.

Çocukluğumdan bu yana elimde bir jalon, sırtımda bir nivo ve teodolit çantasıyla Anadolu’nun yollarını dolaştım. Şehirlerin kıyılarında, köylerin girişlerinde, dağ başlarında; kimi zaman şantiyelerde konakladım. Haritacılık benim için sadece bir meslek değilmiş; hayatı ölçtüğüm, anlamlandırdığım bir yöntem olduğunu yıllar sonra anladım.

Zamanla öğrendim ki, insan yaşadıkça kendi koordinat sistemini kuruyor. Hepimizin bir başlangıç noktası (0,0) vardır; çocukluğumuzun toprağı, ailemizin bize bıraktığı ilk iz düşümü… Belli ki ben de köyümün kaderini yaşıyordum. Karaözü’nde su nasıl topraktan çıkıp dereye, dere nasıl ırmağa karışıyorsa, ben de o topraktan gelen bir su damlası gibi büyük nehirlerin yoluna düşmüştüm.

Haritacılık Sosyolojisi ve Hayatın Ölçümleri
Haritacılık, görünür olanı kayıt altına alma işidir; fakat insanı asıl büyüleyen, görünmeyeni ölçme çabasıdır. Tıpkı hayatta olduğu gibi…

Bir haritada konum belirlemek için önce “referans noktaları” oluştururuz. Hayatta da aynıdır. Kimi için bir öğretmen, kimi için bir dost, kimi için acı bir anı referans olur. Hangi yöne yürüyebileceğimizi o noktalar belirler.

Poligon Noktaları Gibi İnsanlar
Bir araziyi poligon noktalarıyla sabitleriz. Hayatta da bizi sabitleyen insanlar vardır. Bazen annemiz, babamız; bazen çocuklarımız… Hayatımızın bütün ölçümlerini o noktalara bağlarız. O noktalardan biri kaybolursa sistem çöker; tıpkı arazide meydana gelen bir poligon ve koordinat kayması gibi.

Kot Farkları ve Hayatın Yokuşları
Şantiyelerde sabah ayazında kot ölçerken hep şunu düşünürdüm: “Her yokuşun bir değeri vardır.”
İnsanın da kotu değişir. Bazen yükselirsiniz, bazen düşersiniz. Ama ölçümünüzü doğru yapmayı bilirseniz, bulunduğunuz seviyeyi bilmek sizi güçlendirir.

Röper Yapmak (Tutmak) ve Hatıraları Sabitlemek
Arazide bir noktayı kaybetmemek için röper yaparız (tutarız); yani o noktayı bir duvara, ağaca ya da bir su kanalına bağlarız.
Hayatta da anılarımızı, yaşadığımız acıları, başarılarımızı bir yere röperleriz. Röperiniz ne kadar sağlam olursa hayattaki duruşunuz da o kadar net olur.

Haritacılığın Hayattaki Yeri
Bir harita, insanlığın ortak dilidir. Eğer haritacılık olmasaydı:
* Şehirler kurulamaz, yollar birbirine bağlanamazdı.
* Sınırlar belirsiz olurdu; mülkiyet kavramı bugünkü anlamını taşıyamazdı.
* Su kaynakları, enerji hatları, altyapı yatırımları doğru planlanamazdı.
* Bir köprünün nereye oturacağını, bir barajın nereye yapılacağını bilemez; doğaya karşı tamamen kör kalırdık.

Haritacı, hayatın görünmez mimarıdır. Ne şehir plancısı haritasız çalışabilir, ne mühendis ne mimar… Haritacılık, düzenin altındaki sessiz omurgadır.

Sonuç: Hayatın da Bir Ölçeği Var
Haritacılık bana öğretti ki hiçbir ölçüm kusursuz değildir ama her ölçüm anlam taşır. Hayatta da böyledir. Bazen birkaç milimetrelik hata, yıllar sonra metrelerce kaymaya neden olabilir. Bu yüzden hatalarımızı zamanında düzeltmek, hayatın “revizyon planını” çıkarmak gerekir.

Bugün haritacılık sadece benim mesleğim değil; insan ilişkilerine, yaşama ve zorluklara bakışımın da koordinat sistemidir.

Son cümle: “Duygusal ve fiziksel olarak doğru koordinatlarda bulunmak istiyorsak, herkes kendi yaşam haritasının mühendisi olmak zorundadır.”