Geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası’nın kripto para ile ödemeyi yasaklamasına dair düzenlemesi ülkemizde büyük yankı uyandırdı. Zaten özel ilgi alanımızda olan kripto paralar iyice odak noktamız oldu. Merkez Bankası istese de istemese de ülkemizdeki yatırımcılar tarafından kripto paralar kabul gördü. 
 
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) yaptığı araştırmaya göre dünyanın 74 ekonomisi içerisinde nüfusa oranla en çok kripto para kullanan ülkeler sıralamasında Avrupa’da 1 numarayız. Dünya genelinde ise 4.sıradayız. İlk üçü merak edenler için sıralama şöyle %33 ile Nijerya birinci, %21 ile Vietnam ikinci, %20 ile Filipinler üçüncü ve ardından %16 ile Türkiye gelmekte.
 
Bir kıymetin para olması için tasarruf, değişim ve ölçüm aracı olması şarttır. Merkez Bankası’nın bu kararı ile kripto paralar ülkemizde para olma özelliğini yitirmiş oldu. 
 
Bu tartışmalar sürerken kripto paralar Türkiye’de günlük 1 milyar usd işlem hacmi ile Bist işlem hacminin dörtte birine ulaşmış durumda.
 
Tüm bu gelişmeler paranın tarihsel yolculuğunda şaşırtan buluşlarını hatırlatıyor ve her seferinde para şekil değiştirerek işlevini koruyor.
 
Sümerler’de arpa para iken saklanması problemdi ve Lidyalılar’ın madeni paralarının da taşınması zordu. Çin hafif ve kullanışlı olsun diye deriden para yaptı ancak o da maliyetli olunca kağıt para denendi. Kağıt para Marco Polo ile Avrupa’ya, 600 yıl sonra da Osmanlı’ya geldi. O dönemde elle yazılan bu kağıtlar aslında borç senetleriydi ve adına Kaime yani para yerine geçen kağıt denirdi. 
 
Kaime Anadolu’da zamanla kayme, kayın kelimelerine dönüşmüştür. Kayın birader ve kayın peder lafı da yerine geçen anlamında kaime kelimesinden gelmektedir.
 
Kağıt para düzenine gelene kadar ortası delik, yuvarlak ağırlığı 4 tonu bulan kireç taşları mı dersiniz ya da hafif deniz kabukları mı? Birbirinden ilginç şekillerde para kullanım şekli bulunmuş. Deniz kabukları basit bir yöntem gibi gelse de kıyıya uzak yerleşim alanlarında kullanıldığı için değerli kalmış. Sonuçta para arzının sınırlı olması gereklidir değil mi?  
 
Paranın geçmişine baktığımızda arpa, taş, deniz kabuğu, metal, deri, kağıt derken bir çoğu mantıksız gelebilir. Aslına bakarsanız şu an ki hali de çok mantıklı değil. Baktığınızda üzerinde resim olan kağıt parçasına yazdığımız rakamlara göre değer belirliyoruz. Ve bu herkesçe kabul görüyor. İşte buradaki kilit nokta kabul görmesi. Parayı para yapan özellikler; dayanıklılık, taşınabilirlik, bölünebilirlik ve genel kabul görmesi. 
 
Ocak 2021 itibariyle dünya genelinde işlem gören 4.089 adet kripto para çeşidi bulunmakta ve bazı otoriteler karşı çıksa da genel kabul görmekte.
 
Bir itiraz da kripto paranın ülkesinin olmaması. Hükümetler piyasa aracı ve bağımsızlık göstergesi olarak parayı sembol olarak görmektedir. Kripto paraların bu nedenle kabul etmeme düşüncesinde olanlar için altının da ülkesi yok ama hiç modası geçmeyen bir yatırım aracı olduğu ortada. 
 
Kripto paraların dolaşım kolaylığı, devletler üstü olup kontrol zorluğu olması nedeniyle kara para aklamada kolaylık sağladığı bariz görülmekte ancak hızla değişen dünyada para anlayışının da değişeceği çok açık.
 
Belki de Merkez Bankası’nın geçersiz saymak yerine uygun yasalar ile kontrol altına alması gelecek için daha vizyoner bir yaklaşım olabilir.
 
Melike Yalçın Tırpan
Kurumsal Eğitmen, Kobi Danışmanı