Hayvan (uzaktan) sevenlerdenim.  
 
Sebebi de, sık sık seyahat etmem, bırakacak kimsemin olmayışı. En önemlisi de, sahiplendikten sonra, onlara en iyi bakımı ve vefayı göstereceğimden emin olamamam. Yürütemezsem; terkedemem, ‘“Olmadı, haydi sokağa!” asla diyemem.  
 
Çocuklarımı ise çok mükemmel birer hayvansever olarak yetiştirdim. Kızımın 2 si Siyam olmak üzere 3, oğlumun da tüy yumağı 2 kedisi var.  
 
Torunlarım ise kucak kucağa uyur kedileriyle.  
 
Bunları neden anlattım? 
 
“ Hayvansever” lik son zamanlarda agresif davranışları ile herkese hesap soran insanların tarzı haline geldi de ondan.  
 
Aldırmaz kişiler tarafından beslenen kedilerin uluorta, kişilerin özel  bahçelerine girip kaka yapmasından rahatsız olanlara hak verebiliyorum. 
 
Bu tür şikayet çok! Şikayet edeni de hayvan düşmanı ilan ediyorlar! 
 
Oysa evine almadığın hayvanın pisliğini,  başkalarının bahçesine yapmasında sakınca görmezsen bir de onu suçlayıp kendini melek zannedersen....; Hooooop, olmadı işte!  
 
Hayvan beslemek evlat bakmak gibidir, herkesin harcı değildir. Onun pisliğiyle uğraşır, kenesini temizler, bitini ayıklar, kusmuğunu silersin. Felçli , yaralı, kör topal hayvana adanırsın; O zaman ben sana hakiki hayvansever derim.  
 
Yoksa, elde çanak, sokaklara yemek, su taşımak, restoranda yemek yiyip artıkları torbada toplamak sembolik bir gönüllülüktür...  
 
Yaz günü sokaktaki bu yemekler kokar, sinek yapar, görüntü kirliliği de oluşturur. Şikayetçi olanlara da iyi niyetle kulak vermek ve çözüm üretmeye istekli olmak gereklidir. 
 
Hayvanseverlik bayrağı taşıyanların da, fanatiklik ölçülerini tartmalarını, sözlerine, dikkat etmelerini, dilemekteyim. / Remide Arsan