Her şeyimizi borçlu olduğumuz öğretmenlerimiz için bu özel günde bir şeyler yazmalıyım diye düşünürüm.

24 Kasım'ın öğretmenler günü olarak seçilmesinin nedeni 1928'de Mustafa Kemal Atatürk'ün başöğretmen sıfatının resmen alındığı gün olmasıdır.

Alman tarihçi Helbert Melzig 1937-1947 yılları arasında Ankara'da yaşamış ve Atatürk'ü yakından tanımıştır.

Yazdığı 'Kemal Atatürk' isimli eserinde şöyle diyor.

''Atatürk Bir Cumhuriyet Okulu Kurmuştur ve Bu Okulun Başöğretmenidir.''

Kurulan cumhuriyet okulunda ülkemizde çok değerli öğretmenler yetişmişti o yıllarda.

Onların adını ve unutulmayan hikayelerini şimdi yaşamda olan bir kuşak baba ya da dedelerinden mutlaka dinlemişlerdir.

Değerli anıları önünde saygıyla eğiliyor ve bulundukları yerde huzur içinde olduklarını hissedebiliyorum.

Kurulduğu günden bu yana olumsuz koşullara ve zorlamalara karşın 'Cumhuriyet Okulu' etkinliğini sürdürmekte devam ediyor.

Bu okullara her yıl yeni öğrenciler katılmakta ve okulların değişmeyen başöğretmeni ise hala Mustafa Kemal Atatürk olmaktadır.

Atatürk bir zamanlar Finlandiya'nın büyük yükselişini anlatan ''Beyaz Zambaklar Ülkesinde'' kitabını bütün okullara önermişti. Orada gerçekleştirilen devrim gibi ülkemizde bu konuda yapılan en büyük devrim 'Tevhidi Tedrisat Kanununun' çıkarılmasıydı.

Çıkarılan kanun ile eğitimimiz ivme kazanmış, daha sonra köy enstitülerinin açılmasıyla parlak bir gelecek oluşturulmuştu. 1950'den sonra dış güçlerin planı kapsamında geleceği olan bu okullarımız ve de eğitimimiz bir şekilde bozduruldu ve ortadan kaldırıldı.

Aydınlıktan korkanlar, karanlığın ve gericiliğin gücüne sığınanlar Köy enstitülerini kapatarak büyük Türkiye'nin filizlenmesine izin vermediler.

Her şeye karşın;

Mustafa Kemal'in açtığı eğitim ve öğretim birliği içinde bir kuşak fırsat eşitliğinden de yararlanarak çok değerli öğretmenlerle sayısız başarılara ulaştı.

O dönemin aydınlık, devrimci ve Atatürkçü öğretmenlerimizi bu ülke her zaman saygıyla andı ve anmaya da devam ediyor.

İnsan yaratma sürecine 'Eğitim' denir.

Okullarda insanlar eğitim kapsamında yetiştirilirken onların yaşam öyküleri de yaratılmaya başlanır.

Bu nedenle çağa uyan bir eğitim alanların kapalı beyinlerden farkı, aydınlık ve özgür yaşamanın önemini kendisine veren o okullarda öğrenmeye başlamasıdır.

Öğretmen ve okul işte bu anlamda geleceğin oluşturulmasında çok önem taşımaktadır.

Ülkenin bugün bulunduğu koşullarda çağdaş ve gerçek eğitime katkıda bulunan, bunun için çaba gösteren tüm öğretmenlerimizin günü kutlu, gelecekleri umutlu olsun.