Ezber o denli kötü,kötülükçü ki;bireylerin,toplumların olaylara bakış açılarını,davranışlarını ters-yüz ediyor;sorunları çözümsüz kılıyor.
Ezberliyor ve de unutuyoruz.Dolaysıyla;”Sorun nedir ve de bu sorun nasıl giderilir?” anlayışı bireylerde,toplumda bir türlü gelişmiyor.Eğitim sistemimiz,politik anlayışsızlığımız,oligarşi, baskıcı ”ben bilirim ”anlayışsızlığı da bireyleri sorun çözmeye değil ezberciliğe yönlendiriyor.
Son günlerde,ne yazık ki,bir genç kızın ”acımasızca!”( daha öncekiler gibi )öldürülmesi hepimizi üzdü! Bireyler öfkeli.Birkaç güne kadar öfke geçer;olay-olaylar unutulur bir başka olay oluncaya dek.Bu süreçte;bu sorun nedir,bu tür sorunların kaynağı nedir,bu tür sorunlar nasıl giderilir,sorun nasıl en aza indirilir,hatta yok edilir….? diye düşünmek yerine;
Olay bir kez daha ezberletilir; “aferin sen de çok öfkelendin değil mi! Falan kuruluşa da bravo,ne kalabalık bir gösteri düzenledi ama!....söylem ve de eylemcilikten öteye geçmez! Düşünmeyi kendine ağırlık gören kesimse;(adını ne koyarsanız koyun) vuralım kıralım;asalım,öldürelim naraları attılar ne yazık ki! Ve de ne yazık ki bazı siyasetçiler de bu kesimden yana tavır aldılar.Bürokrasi,kendi kusurlarını unutup,ben o adamı (katili) bir yakalarsam…aslanlığına soyundu.Öğretmen sınıfta,en yakın zamanda olan olayı sorun olarak görmezlikten gelip; bin sene öncesinden başlayarak,gelenek,görenek,inanç..öğretilerini ezberletti..Bunların dışında “Bu bir sorundur nasıl çözeriz?Olayları ezberleyip unutmayalım.Birey olarak,toplum olarak sorumluluklarımız nedir,bu sorumluluklarımızı kısa ve uzun zamanda nasıl yerine getirebiliriz…? diye emek harcayanlarda, az da olsa,vardı.İşte, asıl sorunlarda birisi de bu sayının azlığıdır.
Olayları , karşı duruşları,olaylara yandaş olanları,kızgınlıkları,öfkeli sözleri… ezberledik.Sormadık,sorgulamadık;sorunu görüp çözümünü akıl süzgecimizden geçirmedik.Salt,gördüklerimizi,duyduklarımızı,bir süre sonra unutmak üzere,ezberledik.
Sorunun eğim yanını eğitimcilerle,sağlık yanını sağlıkçılarla,güvenlik yanını(Kenan Evren anlayışından arınmış)güvenlikçilerle,hukuki yanını hukukçularla,ekonomik yanını ekonomistlerle konuşup tartışıp, bu rapor,gerekirse bir bilimsel toplantı sonuçlarıyla bütünleştirip topluma açıklanabilinirdi. Ortaya çıkan akılcı öğreti, bireyleri; ezberlemeye,kızmaya,vurup öldürmeye değil de ,sorunları çözmeye,olayları ,hiç değilse,en aza indirme çabalarına yöneltirdi.İşte o zaman sorunlar tüm bireylerin ortak sorunu olur,toplumsal sorun olurdu
Akılcı,araştırıcı,sorgulayıcı anlayış egemenliği; bireyleri,soruna uzaktan bakıp kızmaya,bağırıp çağırmaya değil;sorunun bir parçasının da,sorumlusunun da kendisi olduğu anlayışına götürür.Bu anlayış; toplusal ahlak,toplumsal dayanışma ortaklığını,bireysel ilişkilerde güveni sağlar.Bu yaklaşım,bazı çıkarcı zavallılara da söz hakkı tanımaz;toplum kendi sorununu kendi çözme becerisini de kazandırır.
Olaylar karşısında bireyleri,akılcı,gerçek düşüncelerden arındırarak,sorunların çözümü değil çözümsüzlük bir öğreti haline mi getirilmek isteniyor,doğrusu kuşkularım artmıyor değil! Bireylerin,toplumsal olaylardaki sorumluluğunu değil de,sorumsuzluğunu öne çıkartıp,kışkırtıp;olaylara olumlu katkı sağlayanları suçlayarak,ya da bu insanlara toplu halde tepki duydurtarak,kötülük,kötülükçüler bilerek ya da bilmeyerek,beslenmek mi isteniyor,bilemiyorum.
Ezberle,ezbercilikle yol alamayız. Atatürk'ün dediği gibi ”En doğru yol göstericimiz bilim ve akıldır.”