“Söz, kılıçtan keskindir” anlayışı, hemen her toplumda kabul görmüş evrensel bir gerçektir. Bu açıdan dilin kullanımı, hayatın her alanında büyük önem taşır. Sözün müzikle buluşması ise çoğu zaman bir sanat olmaktan çıkar, olaylara ve toplumlara yön veren güçlü bir araca dönüşür.

Müzik ilk olarak kulağa ve ruha hitap etse de; siyasi ve toplumsal mesajlar vermek açısından da oldukça etkili bir iletişim biçimidir. Bu nedenle seçim çalışmalarına başlayan partiler, ilk iş olarak seçim müziklerine odaklanır. Çünkü bu müzikler, meydanlarda ve sokaklarda seçmeni motive etmek ve etkilemek için en etkili sözleri ve melodileri barındırır.

Bu yazıda size, döneminin düzenine isyan eden bazı şarkılardan bir kesit sunmak istiyorum.

Benim kuşağım, 1980 Askeri Darbesi’nin etkilerini iliklerine kadar yaşamış bir nesildir. Çocukluğumuzun son yıllarıyla gençliğimizin ilk dönemleri, bu karanlık sürecin izlerini taşıdı. Tanıklık ettiğimiz pek çok olumsuzluk, yaşamlarımızda derin izler bıraktı.

O yıllarda müzik, sadece eğlence aracı değil; adaletsizliğe, baskıya ve düzene karşı bir duruşun ifadesi oldu. Toplumda yaşanan buhranlar, sanatçıların eserlerine yansıdı. Zülfü Livaneli, Barış Manço, Cem Karaca, Erkin Koray, Fikret Kızılok ve Ahmet Kaya gibi isimler, halkın sesi oldular. Aynı dönemde arabesk müzikte Müslüm Gürses ve Orhan Gencebay gibi sanatçılar da toplumun derin yaralarına tercüman oldular.

“Batsın Bu Dünya” gibi parçalar, aslında milyonların içinden geçen çığlıkları yansıtıyordu.

ŞARKILAR EN GÜZEL MEKTUPLARDIR!
Askeri darbeleri eleştiren yüzlerce şarkı yazıldı, söylendi. Bunlardan biri, hala aklımda yer eden Fikret Kızılok’un “Demirbaş” şarkısıdır:

“Hak hukuk düzen vardı / Çüş demesi çok zordu / Ortaokul biterken / Yine ihtilal oldu...”

Bir diğer önemli örnek, Cem Karaca’nın “Raptiye Rap Rap” adlı şarkısıdır. Bu eser, Turgut Özal döneminde yükselen liberal düzeni hicveder:

“Liberal, miberal malı kap, götür al rap rap / Eriyor liralar mark al dolar al rap rap…”

Barış Manço ise “Halil İbrahim Sofrası” şarkısında derin bir sistem eleştirisi getirir:

“Alnı açık, gözü toklar buyursunlar baş köşeye / Kula kulluk edenlerse ömür boyu taş döşeye…”

Son dönemlerde Ceylan Ertem’in güçlü sesiyle yeniden yorumladığı Mahzuni Şerif’in “Zalim” şarkısı, toplumsal yozlaşmayı yalın ama çarpıcı bir şekilde anlatır:

“Dünya zalimler dünyası / Giden zalim gelen zalim…”

Her dönemin ruhunu yansıtan bir şarkısı mutlaka olmuştur. Bu şarkılar hem yaşanan olayları geleceğe taşır, hem de toplumun ortak hafızasında yer edinir. Aynı zamanda toplumsal vicdanı canlı tutar.

Bu ülkede, haksızlıklara, hukuksuzluklara, kötülüklere karşı yazılmış sayısız türkü ve şarkı vardır. Dileğim şudur: Geleceğe artık umudu, sevgiyi, adaleti anlatan türküler yakalım.

Son cümle: Şarkılar sadece geçmişi değil, geleceği de anlatır. https://www.youtube.com/watch?v=PL3QGLG5Gu8