Geçenlerde İstanbul'da ünlülerin oturduğu '42' katlı Polat Towers Rezidansta yangın çıktı. Orada oturan ünlülerin bir kısmının ismini gazete yazdığı için biz de öğrendik!

Para kazanmak için uzun yıllara dayalı uğraş ve gayretleri olmayan, popüler olup günü kurtaran kişilerdi birçoğu.

Sonuçta çoğunun ''Taş Atıp Kolu Yorulacak'' kadar kendilerini zorlamaları, sıkıntıya sokmaları söz konusu değildi.

Toplumumuzun 8-10 yıldır derin uyur halinden yararlanarak bunlar da sınırsız dünyalıklarını yapmışlardı.

Para, ün, şöhret, gelecek böyle kazanıldıktan sonra, bu ünlülerde ne gerek vardı okumaya, düşünmeye ve sorgulamaya.

Nitekim şimdilik sağlıklıydılar, keyifleri yerindeydi. ''Boş çuval gibi'' yaşamak varken, ülkenin sorunları, geleceği umurlarında değildi...

Yaz gelmiş, sıcaklar bastırmıştı, ya Bodrum'a, ya Çeşme'ye kapağı atıp oralarda görünmeleri gerekiyordu...

Bu malum rezidans haberleri arasında dikkatimi çeken bir nokta da şuydu.

''Bu ünlülerden birisinin kendi dairesi dışında rezidansta çok sayıda dairesi daha bulunuyordu''. Ne güzel! demek ki, bu ülkede ses olmadan da bir şeyleri konuşur gibi okuyarak bu günlere gelinebiliyormuş!..

Bir gün bulunduğum bir toplulukta bir hekimin operasyon ücreti konuşulurken, ben de söze girip;

''Siz neden eğlenmek için bir gecede verilen paralardan, kimilerinin görgüsüzce yaptığı harcamalarından ve yaşantısından söz etmiyorsunuz? Bir hekim o ameliyatı yapar hale gelinceye kadar gecesini gündüzüne katarak çalışıyor, okuyor, kendisini yenilemek için her şeyi yapıyor. Sonuçta verdiği uğraş bir insanın canı, hayatı...'' demiştim.

Bu ülkede birşeyler ''mırıldananların bile'' bir rezidansta bu kadar çok dairesinin olmasına şaşmamak lazım! Çünkü onu bu noktaya taşıyan toplumun bozuk düzeni ve ona bu denli zengin olma imkanı veren de yine bu toplumun bir kısım insanları, başkası değil...