Bir ülke olarak ne yaşıyorsak, özünde hep bir kelime vardır: "Cumhuriyet."
Bazılarımız için bu kelime, yaşadıkça anlam kazanır; bazılarımız ise onun anlamını bilmeden ayrıcalıklarından sonuna kadar yararlanır.
Eğer bugün ay yıldızlı bayrağın altında bağımsız, hür ve özgür bir şekilde huzurla yaşıyorsak, bunu "Cumhuriyet’e" borçluyuz.
Cumhuriyet olmadan bu durumu açıklamak mümkün değildir.
Türk halkı, kul olmaktan çıkıp birey olmanın onurunu ve özgürlüğünü yaşamaya başladığı gün, en büyük ve en anlamlı milli bayramını kazanmıştır.
Cumhuriyet, her bireyin hikayesine dokunan, hayatı yeniden şekillendiren bir devrimdir.
Cumhuriyet, İstanbul’un en köklü ailesinin çocuğuyla Mersin Torosları’ndan şehre inen yörük ailenin çocuğunu devlet huzurunda eşit kılan düzendir.
Cumhuriyet, Çukurova’da ırgatlık yapan Mehmet Efendi’nin kızı Zeynep’e eğitim hakkı tanıyıp, onu Ankara’da Tıp Fakültesi’nde okutarak Doktor Zeynep yapan rejimin adıdır.
Cumhuriyet, Kars’ın Selim ilçesinden Çoban Abdullah’ın oğlu Hasan’ı üniversiteye gönderip Edebiyat Öğretmeni Hasan yapan sistemdir.
Cumhuriyet, Muğla Milas’ta 12 dönümlük tarlasında alın teriyle çalışan Hüseyin Amca’nın oğlu Gazeteci Mahmut'tur; çünkü ona köyünde okul açan, öğretmen gönderen, kitap ulaştıran rejimdir Cumhuriyet.
Cumhuriyet, Kayseri’nin Karaözü kasabasından İşçi Mürşit’in oğlu Ali Talak’tır. Çocuk yaşta haritacılığı öğrenip kendi emeğiyle işini kuran, çalışanlarına aş ve umut veren bir öykünün adıdır Cumhuriyet.
CUMHURİYET; ALIN TERİYLE, EMEKLE HAYAT KURMANIN ADIDIR!
Atatürk Cumhuriyeti, özgürlük, demokrasi, bağımsızlık, adalet, eşitlik, hukuk devleti ve ulusal bütünlük değerlerinin toplamıdır.
O, akıl ve bilimin ışığında geleceği kurma iradesidir.
Kadın-erkek eşitliği, insan hakları ve insan onurunu koruyan hakların bütünüdür.
İşte bu yüzden Cumhuriyet en büyük bayramdır.
O, sonsuza dek yaşatmamız gereken en büyük değerimizdir.
Son cümle: "Cumhuriyet, soluduğumuz havadır. Sonsuza dek Türk Milleti havasız kalmasın. Yaşasın Cumhuriyet!"
