'Üretme Tüket' adlı kitabı 5. baskıyı yapan Dünya Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin ortak organizasyonunda medya mensuplarıyla imza gününde bir araya geldi.
 
Tarım sektörünün durumunu kronolojik bi bakış açısıyla anlatan Yıldırım, "Ne yazık ki tarım sektörü 1980'den itibaren itibarsızlaştırılarak 'Avrupa'nın bahçıvanı, çobanı biz mi olacağız diyerek küçümsendi. Bugün ise fındık, kiraz, incir gibi dünya birincisi olduğumuz ürünlerde bile konumumuzu koruyamadık" dedi.
 
Köylülerin bile üretimi bırakıp domates, soğan hatta maydanozu bile marketten veya pazardan satın aldığını vurgulayan Yıldırım, "Çiftçi ve köylümüz tarımsal üretim ile para kazanamadığı ve tarım alanlarının ranta açılması nedeniyle ekilebilir alanlarımız da hızla yok oluyor" şeklinde konuştu.
 
Türkiye'nin tarım alanında uzmanlaşmış ismi Dünya Gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım, "Üretme Tüket" adlı kitabının imza günü ve deneyim paylaşımı toplantısına katıldı. Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) İzmir Şubesi ile İzmir Gazeteciler Cemiyeti tarafından Ege İhracatçı Birlikleri toplantı salonunda düzenlenen etkinlikte, Cumhuriyet döneminden günümüze tarımdaki gelişmeleri aktaran Yıldırım özellikle 1980'li yıllar ve sonrasındaki gelişmelerin tarımı olumsuz etkilediğini vurguladı. 
 
DÖNÜM NOKTASI: 1980
Tarım sektöründe 1980 yılının bir dönüm noktası olduğunu açıklayan Ali Ekber Yıldırım, "Turgut Özal döneminde tarım sektörü kontrolsüz olarak dışa açılırken neoliberal politikalara geçiş ve 24 Ocak kararlarıyla tarım sektörü itibarsızlaştırılmaya başlandı. Bunun ardından da tarım sektöründeki kurumlar hızla özelleştirilirken 'Avrupa'nın bahçıvanı ve çobanı mı olacağız' söylemleri hızla arttı" dedi. Tarımda 2000'li yıllara gelindiğinde IMF ve Dünya Bankası'na teslim olunduğuna dikkat çeken Yıldırım, "Hayvancılık, pamuk, bakliyat ve birçok üründe dışa bağımlılığımız önlenemez hale geldi. AKP döneminde ise tarımı bilmeyen isimler Tarım Bakanı oldu ve bu bakanlar değiştikçe tarım politikaları da değişti" diye konuştu.
 
ARTIK 'KARAGÜN DOSTU' DEĞİL
Toprak Mahsulleri Ofisi'nde bile artık ithal ürünlerin satılmaya başlandığını sözlerine ekleyen Yıldırım, "Eskiden TMO'nun yapılarında 'TMO Çiftçinin Karagün Dostudur' yazıyordu. Sonra 'Karagün' kelimesini çıkarıp sadece 'Dostudur' kaldı. Fakat yakın bir gelecekte bu sözcükte kalkacaktır. TMO bünyesinde ithal ürünlerin satılması da bu açıdan önemli bir gösterge. Soğan, patates gibi ürünleri bile ithal edeceğimizi söyleseler inanmazdık ama bugün bu noktaya geldik. Artık çiftçinin üretmesi istenmiyor; köylüler de para kazanamayınca maydanozunu bile manavdan, marketten almaya başladı" dedi.
 
HIZLA İNİYORUZ
Türkiye'nin tarım alanında önemli potansiyele sahip olduğunu fakat bunu değerlendiremediğini söyleyen Ali Ekber Yıldırım, "Ürün çeşitliliği, önemli ticaret yolları üzerinde bulunması, fındık-incir ve kiraz üretiminde dünya birincisi, kavun-pırasa ve vişne üretiminde ise dünya ikincisi olan ülkemizde tıbbi aromatik bitkilerin yanı sıra hayvancılık ve su ürünleri çeşitliliğindeki avantajlarımızı hızla yitirdik. Sığır varlığında Avrupa'da ikinci, koyun varlığında ise birinci sırada olmamıza rağmen et ve hayvan ithal ediyoruz. Özetle zengin toprakların yoksul insanları haline dönüştük" dedi.
 
PATATES NİŞASTASINDAN PEYNİR
Gıda ve tarım ürünlerinde çeşitli hilelerin de yaygın bir şekilde yapıldığını belirten Yıldırım, "Örneğin patates nişastasını peynir yapımında kullanıyorlar. Hatta bu konuyla ilgili Tarım Bakanımız Bekir Pakdemirli beni arayarak, 'Hiç peynire patates konur mu' diye bana sordu. Ben de kendisine 'patatesi doğrayarak değil nişasta olarak peynire ekliyorlar' deyince fikri değişti. Yine bakan bey hayvancılığa 33 milyar liralık destek verirken hayvan ithalatına da 48 milyar lira ödendiğini kabul etti" dedi.
 
"İZMİR, ÖRNEK MODEL OLDU"
2014 yılında hizmete giren Bütünşehir Yasası ile belediyelerin en ücra köşesine kadar hizmet götürmek zorunda olduğunu kaydeden Yıldırım, "İzmir'in bu konuda şansı önceki Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun tarımın içinden gelen biri olarak verdiği desteklerle diğer kentlere örnek olmasıdır" dedi. İzmir modeli olarak başlayan tarımsal desteklerin Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer döneminde de sürdüğünü vurgulayan Yıldırım, "Seferihisar Belediye Başkanlığı döneminde önemli başarılara imza atan Başkan Soyer ile bu destekler artarak devam ediyor. Artık belediyelere çiftçinin ürünlerini satın alıyor. Bu sistem ülkemizdeki diğer belediyelere de örnek model oldu" diye konuştu.
 
"YENİ NESİL KİTAPTAN ÖĞRENECEK"
Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) İzmir Şubesi Başkanı Murat Demircan ise tarıma olan ilginin her geçen azaldığını belirterek, "Yeni nesil, tarımın ne olduğunu artık kitaplardan görebilecek. Çünkü artık köylerimizle bile üretim oldukça azaldı. Umarız tarım sektörü tekrar Türkiye'nin ekonomisini sırtlayan konumuna kavuşur" dedi. Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım'ın aynı zamanda EMD İzmir Şubesi üyesi olduğunu aktaran Demircan, "Bu akşam tarımla ilgili deneyimlerini ve ülkemizin bu alandaki konumunu bizlerle paylaşıp kitabını imzalayacağı için çok teşekkür ediyoruz" dedi. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Dilek Gappi de, uzman gazeteciliğin önemli isimlerinden biri olan Ali Ekber Yıldırım'ı konuk ettikleri için mutluluk duyduklarını söyledi.
 
Düzenlenen deneyim paylaşımı toplantısının ardından Ali Ekber Yıldırım, etkinliğe katılanlar için "Üretme Tüket" isimli kitabını imzaladı.