"Tarih bize tarihten bir şey öğrenmediğimizi de öğretebilir.

Bu nedenle yaşananları eleştirirken

o dönemin şartlarını temel kabul ederek, bugünün

görüşlerinden ona katmamaya özen göstermek gerekir.

Aksi takdirde tarih yanlı bir hale dönüşebilir." Çağatay Üstün

Tarih konusu yaşanmış ve yaşanan tarihsel olaylar dizisi içinde önemli bir konuyu oluşturmaktadır. Özellikle yazının bulunmasıyla birlikte kayıt altına alma ve geleceğe bilgi aktarma süreçlerinin yoğun bir şekilde yaşandığına tanık olmak mümkündür. Hartog'un ifadelerine göre, destanlardan tarihe uzanan yolda yaşanmayanlarla yaşananlar arasındaki bağlantının doğru kurulması, ozan ile tarihçi arasındaki bağlantının doğru şekilde belirginleştirilmesi gerekir. Tarihçi figürü tarih anlatısını destekleyecek ve mümkün kılacak belli bilgi kuramı üzerinden işini yapmalıdır.

Hititlerde tarihçilik olgusu belli olayların belli bir düzene konularak, gerçeğe uygun bir şekilde ele alınmasıyla sistematik anlamda ele alınmıştır denilebilir. Daha sonrasında Greklerde ve Romalılarda bu konuda ilerlemeler kaydedildi. Tarihin babası olarak unvanıyla anımsanan Heredotos, insanların ve insan topluluklarının başından geçen olayları kayda geçirmeyle tarih kavramına yeni bir boyut ve anlam kazandırmıştır. Thukydides ise Heredotos'un dinleyicileri eğlendirmeye yönelik aktarım tarzını benimsemeyerek bunun değişmesinden yana bir tavır içinde oldu. Onun sayesinde tarihin eleştirel ve bilimsel sayılabilecek bir yönteme dönüştüğüne tanık oluyoruz.

Tarih teriminin etimolojik kökenine yönelik tarifler mevcuttur. Buna göre; bu kelimenin Batı dillerindeki Latince: historia, Fransızca: historie, İngilizce: history, İtalyanca: storia, Almanca: historie olarak bilinen karşılıkları Grekçe istoria, istorein sözcüğünden gelmektedir. Tarihle uğraşan kimse olan tarihçi (historian) ise, bilgin, bilge, otorite anlamındaki histōr teriminden gelmektedir.

Tarihçiliğin bir meslek olup olmadığı konusu da bir başka soru işaretidir. Bloch'a göre tarihçiliği pozitivist bir alan gibi görmek mümkün olmasa da, bunun bilimsel bir metot ve yöntem üzerine kurgulanmış olduğunu kabul etmek gerekiyor ki, bu yaklaşım biçimi tarihçiliği kendi içinde farklı ve özel bir yerde konumlandırmaktadır. Bloch, Tarih Savunusu ve Tarihçilik Mesleği isimli eserinde bilimsel bir alan haline dönüşen tarihle ilgili görüşlerine geniş bir şekilde yer vermektedir. Bloch, tarihçiliğin bir fayda getirisi üzerinden değerlendirilmemesi gerektiğine işaret ederek, bu alana anlama yetisine sahip kişilerin önemli katkılar sağlayabileceğini belirtmektedir.

Tarih, genel anlamda sosyal ve kültürel alanların geçmişi olarak şekillenirken bunun içerisinde mesleklerin de yer alması tesadüf değildir. Özellikle insanlık tarihi kadar eski bir çalışma alanı, disiplini ve bir dönemin sanatı olarak kabul gören tıp için de durum böyledir. Tıbbın tarihi aslında sağlığın tarihinin içinde bulunan bir bölümdür. Tıp tarihi ile profesyonel olarak uğraşan kişilerin tıp tarihçisi olarak isimlendirilmesi bizdeki terminolojiye göre uygundur. Burada temsili anlamda olmaktan çok bu alanın profesyonel uygulayıcılarının ve temsilcilerinin var olması mantığı daha ön planda olmalıdır. Yani genel bir tarihçi ile biraz daha özel bir alan olan sağlık ve tıp alanının tarihçisi farklı bakış açılarına sahiptir. Genel tarih uzmanının geniş bir açısı kimi zaman daha özel alanların tarihiyle örtüşebilen yaklaşımlar oluşturamasa da tamamlayıcılık özelliği olabileceğini söylemek mümkündür. Tıp tarihçiliğinin sağlık tarihi içindeki yerini anlayabilmek için belli bir metot ve yöntem dahilinde çalışmalar gerçekleştiren ve yaşanmış ama unutulmuş, unutulmuş ancak yeniden ortaya çıkarılmayı bekleyen konuları inceleyen bu alanın özel ve önemli bir yeri olduğunu kavramak gerekmektedir.