GEDİZ Havzası Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma, Çevre ve Kalkınma (GEMA) Vakfı Başkanı Şener Kilimcigöldelioğlu, İç Batı Anadolu'daki Murat, Eğrigöz ve Şaphane dağlarından inen suların birleşmesiyle oluşan Kütahya, Uşak, Manisa ve İzmir'den geçerek Ege Denizi'ne dökülen Gediz Nehri'ndeki evsel ve sanayi atıkları nedeniyle yaşanan kirliliğin çözümünün 'atık su kanalı' yapılması olduğunu söyledi.

1985 yılına kadar balık tutulabilen, yüzülebilen ve suyu içilebilen Gediz Nehri, hem evsel hem de sanayi atıkları nedeniyle artık simsiyah akıyor. 1990'yı yılların başlarına kadar Ege Bölgesi'nin sulamadaki can damarlarından biri olan Gediz Nehri'nde şimdiler de ise kirlilik nedeniyle neredeyse hiçbir canlı yaşamıyor. GEMA Vakfı Başkanı 68 yaşındaki Şener Kilimcigöldelioğlu, 24 yıldır Gediz Nehri'nin eski günlerine döndürebilmek için müdacadele veriyor.

Kendisini adadığı Gediz Nehri temiz akıncaya kadar mücadelesini sürdüreceğini belirten Kilimcigöldelioğlu, Gediz'in Anadolu'dan Ege Denizi'ne, Büyük Menderes Nehri'nden sonra dökülen en büyük akarsu olduğuna dikketi çekip, "Ancak gelişen sanayi ile birlikte nehirdeki kirlilikte üst seviyeye çıktı. Gediz'in doğduğu bölgeden denize döküldüğü noktaya kadar bir çok fabrikanın, tarımsal işletmelerin yanı sıra  evsel atıklar ne yazık ki Gediz Nehri'ne dökülmekte. 350 kilometrelik hat boyunca onlarca evsel ve sanayi atığı Gediz Nehri'ne bırakılıyor" dedi.

'KUM OCAKLARINI TAHRİBATINI ÖNLEDİK'

GEMA Vakfı'nın 24 yıl önce kurulduğunu hatırlatan Kilimcigöldelioğlu, "GEMA Vakfı'nın kurduğumuz dönemlerde özellikle kum ocakları Gediz Nehri'nin yatağına büyük bir zarar veriyordu. O dönemde çok ciddi bir mücadele başlattık. Dönemin kamu yöneticilerinin de desteği ile kum ocaklarına karşı bir zafer elde ettik. İlk etapta kum ocaklarının Gediz Nehri'nde neden olduğu tahribatı önlemiş olduk" diye konuştu.

'TEK ÇÖZÜM ATIK SU KANALI'

Evsel ve sanayi atıklarının Gediz'e bırakılmasının bir türlü önüne geçilemediğini vurgulayan Kilimcigöldelioğlu, çözümün Gediz Nehri'ne paralel bir atık su kanalı yapılması olduğunu söyledi. Gerek ABD'de gerekse Avrupa Birliği ülkelerinde bazı nehirlerin bu yöntem sayesinde kurtarıldığına dikkati çeken Kilimcigöldelioğlu, "Bizim de talebimizde Gediz Nehri'ne paralel bir atık su tesisi yapılması yönünde. Bu tesisleri Avrupa Birliği'ndeki ülkeler ve ABD yapabiliyorsa biz de yapabiliriz. Gediz Nehri'nin tek kurtuluşunun bu proje olduğu kanaatindeyiz. Konuyla ilgili olarak Cumhurbaşkanımız ile de görüşmek istiyoruz" dedi.

'BALIK TUTUP AKŞAM YERDİK'

Gediz Nehri'nin geçtiği Salihli'nin Yılmaz Mahallesi'nde yaşayan Ahmet Sarp ise "1985 yılına kadar Gediz Nehri'nde yüzerdik. Yemyeşil bir suyu vardı. O sudan ellerimizle balık tutardık. En büyük zevkimiz ise sazlık diplerinde sepet ile balık tutmaktı. Sepetleri hayıt köklerine dayadığımızda en az 5-10 balık tutardık. Tuttuğumuz balıkları akşam yerdik. Ancak sonrasında ne olduysa bizim güzelim Gediz'imiz simsiyah akmaya başladı. Bırakın içinde balık bulmayı, kokudan kenarında hiçbir şey yenilemez hale geldi" dedi.

"Dedelerimiz bizlere nasıl tertemiz bir Gediz bıraktıysa, bizde torunlarımıza ve çocuklarına daha güzel bir Gediz bırakabilelim" diyen Sarp şöyle devam etti:

"Gediz Nehri kenarındaki o sapsarı kumları inanın ki Bodrum'u, Kuşadası'nı aratmıyordu. Şu an nehirde kum ve su yok yeşil hiçbir şey yok. İnanın ki o günkü söğütlerle bugünkü söğütleri karşılaştırdığımızda söğüdün ve odunun bile rengi değişti. Gediz Nehri Yılmaz, Hasalan, Kapancı, Sart ve Menemen'e kadar gidiyor, birçok kırsal mahalleden geçiyor. Ben dahil bir çok çiftçimiz imkansızlıklar yüzünden ne yazık ki bu suyla başta domates, biber ekili olan tarlalarımız ve üzüm bağlarımızı suluyoruz." (DHA)