Okuduğum 'İnsan Sevgisi' başlıklı bir yazıda şu satırlar yer alıyordu.
''İnsanları sevmeyene inanma, güvenme.
Yüreğinde insan sevgisi yaşamayan birinde Allah Sevgisi var mıdır dersiniz?
Ah insan sevgisi!..
Bütün gönülleri dolduramaz mısın?
Sana yalvarıp yakarsak da senden yoksun bırakmasan bizi dünyamızda.
Bütün aydınlıklar, bütün ışıklar, huzur, güven ve mutluluk senden gelecek.
Gel kırma bizi!..
Konuk gelmişiz bu yer yüzüne.
Bizi yalnız bırakma.
Gözden, gönülden etme hepimizi.
Umudumuzu yitirme.
Yaşarken gömme bizi.
Ruhumuzu öldürme...''
Bu satırlar 'Yüce Bir Güce' yalvarış ve yakarış gibi sanki.
Bir Yüce Güçle bütünleşen ve ona inanan ahlaklı insanlar ancak böylesi bir yalvarış ve yakarış yapabilir.
Şiddet, baskı ve korku yaratanlara insan sevgisi sorgulandığında cevap alınamaz.
Bozuk ruhsal yapıları olan bu bireylere şunu her an hatırlatmak gerekmez mi?
'Bakıp ibret al yere düşen yaprağa.
Bir zamanlar o da yüksekten bakardı toprağa...'
Bu sevgisiz, kindar insanlar mümkün olsa da ara sıra mezarlıkları ziyaret edip hırslarının, acımasızlıklarının ve kinlerinin ne kadar boş olduğunu orada görüp kendilerine gelebilseler.
Sevgisizlik, saygısızlık, seviyesizlik, kin ve intikam duyguları yanı sıra çözülme bu topluma 2000'li yılların başından başlayarak gün be gün yerleştirilmeye çalışıldı.
Bunlar emperyalist ABD'nin 'Ortadoğu Projesi Planının' ülkedeki uygulanmasından başka bir şey değildi.
Bugün ülkenin yaşadığı derin karmaşanın sorumluları ve günahkarları ise, yıkıcı planı dışarıdan ve içimizden uygulamaya kalkanlardır,