İzmir iş dünyası, 2025 yılını değerlendirerek 2026 yılından beklentilerini paylaştı. Zorlu bir yılı geride bıraktıklarını belirten iş dünyası temsilcileri, 2026 için beklentilerini çeşitli başlıklarda dile getirdi. İş dünyası temsilcileri yeni yılda uygulanan makroekonomik politikaların meyvelerini vermeye başlamasını ve reel ekonomik politikaların yatırımcı güvenini daha da sağlamlaştırmasını bekliyor. 2026'nın ilk yarısında küresel tedarik zincirlerinin toparlanması ve dış talebin artması ile birlikte ihracat bazlı büyümenin hız kazanmasını temenni eden iş dünyası temsilcileri ekonomideki iyileşmenin sürdürülebilir olması için hukukun üstünlüğü ilkesinin tavizsiz uygulanması ve öngörülebilir ekonomi politikalarının kalıcı hale gelmesinin şart olduğuna vurgu yaptılar.
BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Semiha Güneş:"Beklentimiz ekonomik istikrarın kalıcı hale gelmesi"
2025 yılı, küresel ekonomik ve jeopolitik belirsizliklerin gölgesinde, iç piyasada enflasyonla mücadele çabalarının ön planda olduğu bir dönem oldu. Ekonomi yönetimi tarafından atılan adımlar, özellikle sıkılaşma politikaları, kısa vadede piyasalardaki oynaklığı bir ölçüde dizginlese de volatilite devam etti. Finansmana erişimde yaşanan daralma, kurumsal hafızaya sahip köklü firmalarımızı dahi zorladı ve marjinal faydanın düşmesine neden oldu. Kent ekonomimiz için hayati önem taşıyan ihracat cephesinde, başta Avrupa pazarlarındaki daralma olmak üzere küresel talepteki düşüş, döviz baskısının yarattığı zorluklarla birleşti. Ancak, İzmir iş dünyası olarak esnek yapımız, yenilikçi gücümüz ve güçlü lojistik imkânlarımız sayesinde zorlu koşullara rağmen üretim ve istihdamı sürdürme gayretinde olduk. BASİFED olarak 2026'dan en büyük beklentimiz, ekonomik istikrarın kalıcı hale gelmesi ve sanayicinin öngörülebilir bir ekonomi politikası zemininde yatırım kararları alabilmesidir. Enflasyonun tek haneli seviyelere inmesi ve politika faizindeki seyrin rasyonel bir dengeye oturması, yatırım ve üretim için kilit rol oynayacaktır. Gelecek dönemde, küresel ticarette hız kazanan sürdürülebilirlik ve yapay zekâ odaklı inovatif yaklaşımların iş dünyamız tarafından daha fazla benimsenmesi gerekiyor. İzmir'in stratejik lojistik konumu ve girişimci kültürü, bu değişen-gelişen trendlere uyum sağlamamız için önemli bir potansiyel sunuyor. Ayrıca, ülkenin yapısal sorunlarının çözümü adına hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının tam anlamıyla tesis edilmesi, yabancı sermayenin Türkiye'ye olan ilgisini artıracak en önemli unsur olacaktır.
EGEV Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Küçükkurt: "Ege Bölgesi için stratejik master planları hayata geçirilmeli"
Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı (EGEV) olarak 2025 yılını, bölge illerinin ekonomik entegrasyonunun ve dayanışmasının her zamankinden daha hayati olduğu bir dönem olarak geride bırakıyoruz. Makroekonomik dengesizliklerin yerel ekonomilerde yarattığı tahribatı, Ege'nin güçlü turizm, tarım ve sanayi çeşitliliği ile dengelemeye çalıştık. Ancak, merkezi bütçeden Ege Bölgesi'ne ayrılan payın, bölgenin ülke ekonomisine sağladığı katma değerle orantılı olmaması 2025'te de en büyük eleştiri konumuz oldu. Düzenlediğimiz ortak akıl toplantılarında gördük ki, İzmir ve çevre illeri, küresel krizlere karşı dirençli bir yapıya sahip olsa da altyapı ve lojistik yatırımlarının yavaşlaması potansiyelimizi tam olarak kullanmamızı engelledi.
2026 yılından beklentimiz, "planlı kalkınma" modelinin yeniden önceliklendirilmesi ve Ege Bölgesi'nin bir bütün olarak ele alındığı stratejik master planların hayata geçirilmesidir. İzmir'in teknoloji ve inovasyon üssü olma vizyonunun, Manisa, Aydın ve Denizli gibi sanayi ve tarım kentleriyle entegre edilerek, bölgenin bir "Marmara alternatifi" değil, kendi başına bir küresel çekim merkezi olmasını hedefliyoruz. 2026'da ekonomik istikrarın sağlanmasıyla birlikte, yabancı doğrudan yatırımların bölgemize çekilmesi ve Ege'nin ihracat kilogram değerinin artırılması için vakıf olarak yerel yönetimler, üniversiteler ve STK'larla iş birliği içinde çalışmaya devam edeceğiz.
İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Münir Sirhan Özen:"Sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşümde güçlü işbirlikleri kurmalıyız"
2025 yılı, küresel ekonomideki volatilite ve iç dinamiklerdeki sıkışmaların hissedildiği bir yıl oldu. Yıl genelinde uygulanan Ortodoks ekonomi yöntemleri, özellikle faiz artırımı süreci, sıkı para politikası sayesinde ekonomideki dengelenme çabaları önemliydi; ancak bu durum liradaki değer kazanımı ve artan enflasyonist ortamla birlikte reel sektörü zorladı. Yüksek finansman maliyetleri ve kredi erişimindeki zorluklar, firmalarımızın fırsat maliyetini yükselterek yatırım iştahını baskıladı. İzmir olarak, güçlü ihracat kapasitemiz ve lojistik imkânlarımız sayesinde ayakta kalmaya çalıştık, ancak döviz baskısı ve navlun maliyetlerindeki yükseliş, özellikle KOBİ'lerin rekabet gücünü olumsuz etkiledi. Finansal istikrarın sağlanması yönündeki adımlar önemli olsa da, bu süreçte sanayicinin üzerindeki maliyet yükü ve öngörülebilirlik eksikliği, 2025'in en kritik zorlukları olarak kayda geçti.
Yeni yıldan temel beklentimiz, uygulanan makro ekonomik politikaların meyvelerini vermeye başlaması ve reel ekonomik politikaların yatırımcı güvenini daha da sağlamlaştırmasıdır. 2026'nın ilk yarısında küresel tedarik zincirlerinin toparlanması ve dış talebin artması ile birlikte ihracat bazlı büyümenin hız kazanmasını umuyoruz. İzmir olarak, yüksek katma değerli üretime geçişi hızlandırmak, özellikle yüksek teknoloji içeren ürünlerin gayri safi milli hasıla içindeki payını artırmak için çalışmalıyız. Ayrıca, sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm gibi değişen-gelişen trendlere uyum konusunda yerel yönetimler ve iş dünyası olarak güçlü iş birlikleri kurarak kentimizin rekabet avantajını korumayı hedefliyoruz
İzmir YMMO Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Zengin: "2026'da vergi sadeleşmesi şart"
2025'in vergi ve denetim gündeminde öne çıkan en belirgin başlık, uzun süredir aralıklı ilerleyen vergi denetimlerinin güçlü bir ivmeyle yeniden yapılandırılması oldu. Vergi Denetim Kurulu ve Gelir İdaresi Başkanlığı'nın kayıt dışılıkla mücadelede yapay zekâ destekli risk analizlerine ve hedefli gözetim/uyum programlarına ağırlık verdi. 2025'te kamuoyuna duyurulan Beyanname Gözetim Programı ile riskli kümelerde yer alan mükelleflere inceleme, izaha davet ve benzeri farklı aksiyonların daha sistematik şekilde yöneltildiğini ifade etti. Sahte belgeyle mücadelede "kuruluş aşamasına odaklanan ve cari verilerle anlık risk ölçümü yapan" KURGAN yaklaşımı, vergiye gönüllü uyumu artırma hedefi açısından yeni bir döneme işaret etti. 2026 yılında da Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan kayıt dışılıkla mücadelede aynı kararlılıkla devam edilmesini bekliyoruz. Vergi mevzuatının sadeleştirilmesini ve tabana yayılan, daha adil bir vergi sisteminin kurgulanmasını temenni ediyoruz. Dolaylı vergilerin payının azaltılarak kazanca dayalı ve kayıtlı ekonomiyi teşvik eden bir yapının güçlendirilmesi çok önemli. Yeminli Mali Müşavirlik mesleğinin dijitalleşen denetim süreçlerine uyumunun desteklenmesi ve mesleki yetkilerin geliştirilmesiyle ekonomideki güven unsuru da pekişecektir.




