Strasbourg'da Kleber Meydanı'ında başlayan ve Avrupa Konseyi önünden son bulan Adalet Yürüyüşü etkinliğine yaklaşık bine yakın insan katıldı. Daha çok Fransızca dilinde slogan atılan eyleme fransız vatandaşlarının ilgisi yoğun oldu. Kortej için Hazırlanan büyük pankartta Barış-Adalet-Özgürlük kelimeleri ön planda tutulurken 10 farklı dilde adalet yazısı dikkatten kaçmadı. Birçok Türk sivil toplum örgütünün katkı sunduğu yürüyüşe katılımcılar Strasbourg'un dar sokaklarında bazen zor anlar yaşadı. 

Yürüyüşe geçmeden önce birçok Sivil Toplum Örgütü temsilcisini biraraya getiren ve kortejin en başında olan isimlerden CHP'nin en genç Parti Meclisi üyesi Emre Çam: "Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun 24 gün önce başlattığı ve yarın Maltepe'de milyonların huzurunda sonlandıracağı Adalet Yürüyüşü Tayyip Erdoğan ve kirlenmiş AKP İktidarının karalamasıyla kirlenenemeyecek kadar haklı ve onurlu bir eylemdir. Adalet Yürüyüşü Saray sofralarına karşı bağdaş kurularak temiz Anadolu halkıyla paylaşılan yer sofralarıdır. Adalet yürüyüşü bugüne kadar unutulmuş, ötekileştirilmiş insanların hatırlanması ve tüm farklılıkların ortadan kalkmasıdır. Adalet yürüyüşü aynı zamanda barış, huzur, hoşgörü ve kardeşliğin simgesini taşıyor. Bizler yurtdışında yaşayan Adalet sevdalıları olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nun başlatmış olduğu Adalet Yürüyüşü'nü sonuna kadar destekledik, bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz. Ve Bugün 1949 senesinden beri üyesi olduğumuz, demokrasi ve insan haklarının merkezi Avrupa Konseyi önünden bir kez daha herkes için "Hak, Hukuk, Adalet" diyoruz" açıklamalarında bulundu.

Yürüyüş sonunda Strasbourg Adalet Platformu adina Avrupa Konseyi merdivenleri önünden bir de ortak basın açıklaması okundu. 

"15 Temmuz darbe girişiminden bugüne AKP hükümetinin uygulamaya devam ettiği OHAL'li ortamda 110.000'nin üzerinde kamu emekçisi ve yüzlerce Barış akademisyeni işinden ihraç edilmiş, peş peşe çıkarılan KHK'larla 300'un üzerinde gazete, televizyon, radyo kuruluşu ve dernekler baskıyla sansürlenip kapatılmıştır. 

Halkın iradesiyle seçilmiş 13 milletvekili ve 93 belediye başkanı, 159 gazeteci, aydınlar keyfi bir şekilde tutuklu bulunmaktadır. 

16 Nisan referandumunun şaibeli geçmesi ve Yüksek Seçim kurulunun geçersiz olan mühürsüz oyları onaylayarak, hukuk ve mevcut anayasa kurallarına aykırı bir karar almasından sonra, Cumhurbaşkanı tarafsızlığını ortadan kaldıran adımlarla parti başkanlığına geçerek, kuvvetler ayrılığı ilkesi ve hukukun üstünlüğünü hiçe saydı ve Türkiye'de adaletin önünü tamamen kapattı. 

Devam eden bu süreçte, KHK'larla LGBT'li bireylerin yürüyüşünün ve işçilerin grevlerinin yasaklandığı görülürken, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça gibi akademisyenler işten atılmalara karşı, geri işe alınma talepleri için açlık grevlerinin 120. gününde halen keyfi bir sekilde tutuklu bulunuyorlar ve yaşamlarını kaybetmemeleri için taleplerinin karşılanması aciliyetini korumaktadır. Kadına ve çocuklara yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve ölümlerin bir an önce son bulmasını ve suçluların yargılanmasını önemle vurguluyoruz. 

15 Haziran'da Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci Enis Berberoğlu'nun tutuklanması sonrası başlattığı ADALET yürüyüşünün devam eden bu günlerinde Turkiye'de Adalet, Demokrasi, Barış, Eşitlik isteyen herkesin desteklediği bir yürüyüş haline dönüşmesi, en temel ve acil sorunlar etrafında birlikteliğin gerekliliğine vurgu yapılması, hepimiz tarafından önemini korumaktadır. 

Strasbourg ve çevre şehirlerdeki kurumlar olarak oluşturduğumuz Strasbourg Adalet Platformu adına, Ankara'dan başlayıp İstanbul'a doğru yürüyen herkesin Adalet talebini selamlıyoruz. Bir an önce Türkiye'de adeletin ve hukukun yeniden inşaa edilmesini talep ediyoruz. 

Demokrasi, laiklik ve hukuk için yürüyoruz. Eşitlik, özgürlük için yürüyoruz.

Emek, barış ve kardeşlik için yürüyoruz.

Ve elbette ADALET için yürüyoruz.

ADALET istiyoruz, birleşe birleşe kazanacağız! "