Görünürde bir antlaşma, gerçekte ise bir “varoluş beyanı”: Lozan, Türkiye’nin hukuki ve siyasal bağımsızlığının sessiz zaferidir.
Bir imzanın sesi bazen top sesinden daha güçlüdür.
24 Temmuz 1923’te Lozan’daki o masa, sadece diplomatik bir mutabakatın değil, Anadolu’nun küllerinden doğan bir halk iradesinin mühürlendiği yerdir. Sevr’in mürekkebi kuramadan yırtıldığı; tutsaklık yerine onurun, mandacılık yerine bağımsızlığın tercih edildiği bir yol ayrımıdır bu.
Lozan Barış Antlaşması, Batılı devletlerin doğu sömürgeciliğiyle şekillendirdiği haritalara bir direniştir. Garp Cephesi’nde kazanılan askeri zaferin, diplomasi cephesinde de tasdikidir.
Türkiye Cumhuriyeti, Lozan’la sadece sınırlarını değil, hafızasını da belirlemiştir.
Kapitülasyonların kaldırılmasıyla ekonomik bağımsızlığın önü açılmış, azınlık statüsündeki topluluklarla ilgili net düzenlemelerle vatandaşlık tanımı yeniden tarif edilmiştir. Boğazların statüsü, Musul’un geleceği, Hatay’ın tartışmaları… Her biri, Lozan’ın satır aralarında süren bir mücadelenin parçalarıdır.
Bugün hâlâ bazı çevrelerce dile getirilen “Lozan’da gizli maddeler var mıydı?” ya da “Bu bir zafer değil, dayatmadır” gibi iddialar, tarihsel temelden yoksun, spekülatif söylemlerdir. Lozan Antlaşması’nın tam metni, imzalandığı günden bu yana kamuoyuna açıktır; herhangi bir gizli ek protokol ya da saklı hüküm bulunmamaktadır. Üstelik, Sevr’in dayattığı parçalanmışlıkla kıyaslandığında, Lozan’ın bir “zafer” olduğu tartışmasızdır. Eleştiri adı altında yürütülen bu söylemler, çoğu zaman belgelerden değil, önyargılardan beslenir. Oysa gerçekler, sessiz ama kalıcıdır: Lozan, Türkiye’nin bağımsızlığını uluslararası hukuk önünde tescilleyen temel belgedir.
Lozan’ı yalnızca bir geçmiş anı değil, bir gelecek ilkesi olarak görmek gerekir.
Çünkü hâlâ egemenlik sınavı veren bir coğrafyada, bağımsızlığı sadece toprağa değil, akla ve diplomasiye de yazmak gerekir.
Ve unutmadan:
Bazı antlaşmalar sadece milletlerin değil, tarihin de alnına yazılır.
Lozan, işte tam da öyle bir metindir.
Sakin ama kalıcı. Sessiz ama derin.
Bir halkın “varım” deyişidir, bütün dünyaya karşı.
Fotoğraflar (İsmet İnönü Vakfı Arşivi) 1-Lozan Antlaşması'nın imzalandığı üniversite binası 2-Lozan Heyeti