Yapılan bir araştırmada, Türk evlerinin % 95 inde kitaplık/ kütüphane yokmuş.

Sonradan görme, zenginlerin, evlerinin dekorasyonu yapılırken, kültür özentisi olarak göstermelik konduğu gözlemlenmiş.

Bazılarının, dekoratörüne:
“ ünlü yazarları ve kitapları sen seç, burayı doldur” dediği rivayet olunur.

Yine yapılan gözlemde, ülkemizde, evlenecek her bir kızın, bir kamyon dolusu olan çeyizinde, sadece tek bir kitap bulunuyormuş.
O da Kuran’mış!

İşin acısı, o bile okunmadan, kapağı açılmadan, itina ile işlenmiş özel kılıflarına konup, el değmeden, duvara asılıyormuş.

Genç kızımız hiç olmazsa, Türkçe mealini okusa, uğruna bir ömür boyu taptığı ve savunduğu düşüncenin ne olduğunu anlardı oysa…

Ne anası okumuştur, ne akrabası, komşusu. Çeyizde olması, onun ne kadar inançlı ve dinine bağlı olduğunu gösterir ya, o yeter!

Okuma çağındaki gençlerin de sınav kıskaçları nedeniyle; özellikle de lise bitirene kadar pek okumaya vakit bulamadığı saptanmış.

*

Hiç kitap fuarlarına gittiniz mi? İşte tüm Türkiye dahilinde, kitap sevgisi olup, okuma alışkanlığı edinmiş olanların sayısı o kadardır.

Okuyup da ne olacak, dendi mi, tüm geleceğimiz, yarınlarımız, büyümemiz, gelişme umudumuz, bir balon misali, ya uçup gidecek, ya da sönecektir.

Bizim nesil, anne baba ve öğretmenlerin nefret ettiği, Tom Miks, Zagor, Texas sayesinde okuma alışkanlığı edinmişti. Başımız o dergilerden kalkmazdı. Hiç zararını görmedik. Bol bol okuduk.

60'lı yıllarda da evlerde kitaplık yoktu ama, zaten pek eşya da bulunmazdı.
Evler, zaten kutu gibiydi. Çoğunun da kitaplık koyacak yer yoktu.

Biz bu şartlarda dahi, üyesi olduğumuz kütüphanelerden kitap alıp olurduk.

Şimdi il, ilçe kütüphanelerine uğrayan da yok.

Çok üzücü.