Geçtiğimiz günlerde İzmir’deki bazı camilerde ezan dışında, müzik parçalarının çalışması kamuoyunda ciddi bir tepki yarattı. Cumhuriyet kurulduğundan beri ilke edinmeye ve uygulamaya çalıştığımız, “camiye, kışlaya ve okula siyaseti sokmamak” politikası tahrip oluyor. Oysa bu konularda gösterilen özensizlik toplumda ciddi yarılmalara, çatışmalara yol açabilecek bir potansiyel taşıyor.
 
Cumhuriyeti kuranların dinle ya da ecdatla (Osmanlı dahil) sorunu yoktu. Ancak Sevr’i imzalayıp İngilizlere devletin anahtarını teslim edenlerle sorunu elbette vardı. Örneğin aşağıdaki kartpostal Kurtuluş Savaşı’nın hemen ertesinde basılmıştır. Mustafa Kemal, İsmet ve Fevzi Paşaları Alparslan, Fatih ve Mimar Sinan tebrik etmektedir:
Bir sonraki kartpostalda ise Fatih Sultan Mehmet türbesinden Sevr’i imzalayanları endişe ile izlemektedir:
Aşağıdaki kartpostalda ise Fatih, sarayı basıyor Vahdettin’in üzerine yürüyor, eli kılıcında… Sen kimin toprağını kime veriyorsun diyerek… Umarım bu çizim dolayısıyla Fatih, Vahdettin’e nasıl kılıç çeker demezler…
Aşağıdaki kartpostal ise Bursa’nın Yunan işgalinden kurtulmasında sonra, Osman Gazi türbesinden doğrulmuş memnuniyetle Mehmetçik’e elini öptürüyor (Çünkü Yunan işgali döneminde türbesi çirkin bir saldırıya uğramıştı Osman Gazi’nin):
Dini değerlere yönelik saldırılar geçmişte de yapılırdı. Örneğin 1929 yılında Bursa’daki Ulu Cami helalarına Kuran sayfalarını atan emekli subay Hasan ismindeki şahıs yakalanıp tımarhaneye (akıl hastanesine) gönderilmişti. Hasan bu tarihten iki yıl önce de Bursa tımarhanesine girmiş ve annesinin kefaletiyle serbest bırakılmıştı. Ulu cami personeli kendilerine verilen görevi iyi bir şekilde yerine getirmedikleri, değerli halıların çalınmasına da neden oldukları için görev yerlerinden uzaklaştırılmıştı.
 
1932’de Mimar Sinan’ın türbesinin tamir edilmesi bizzat Atatürk tarafından istenmişti. Mimar Sinan 1930’lar Türkiye’sinde ilgi odağı idi. Türk Tarih Kurumu, 1935 yılında Gebze’de Mimar Sinan’ın yaptığı Çoban Mustafa Paşa Camii’nin ordunun kullanımında alınmasını ve tamir edilmesini talep etti. İnönü dönemi de dahil olmak üzere tek parti döneminin bir çok yılında Mimar Sinan’ın doğum günü halkevlerinde kutlandı, etkinlikler düzenlendi. Piri Reis’in haritası ve Kitabı Bahriye’si TTK’nın ilk iki yayını arasında yerini aldı.
 
Demek istediğim o ki, bugünden geriye dönük olarak üretilen ve gerçeklikle bir ilgisi olmayan ifadelerin bir değeri yoktur. Tarihi deneyimlerden yola çıkarak ulaştığımız ve bedel ödeyerek öğrendiğimiz, camiye, kışlaya ve okula siyaseti sokmamak, bunları siyasete taşımamak temel hedefimiz olmalıdır.
 
Herkese iyi bayramlar…