Bildiğiniz gibi, son yıllarda gazetecilik ve yazarlık,  bu güne değin görülmedik bir biçimde değersiz bir iş- uğraş oldu. Çünkü ne haberin doğruluğundan, ne yazanın dürüstlüğünden, ne yorumun özgünlüğünden emin olabildik.

 

Ortalık asparagastan geçilmedi.

 

Kim neye inanacağını şaşırdı.

 

Yabancı dil bilenler, ülkemizle bağlantılı haberleri, dış basının ana kaynağından takip etmeye çalıştılar. Ne var ki, siyaseten karşımıza aldığımız tüm ülkeleriyle  Avrupa basını;  yanı sıra  Rusya ve  Amerika basını da taraftı. ülkemizle ilgili olayları ve bu olaylar  hakkındaki yorumları, nasıl bitaraf yorumlayabilirdi ki?

 

Sonuçta, uzun süredir, doğru ve güvenilir habere hasretiz.

 

Bu sürede ben de ülke içi yorumlarımı nadasa bırakıp, bambaşka bir ülkeyi gözlemleyecek, uzak topraklarda neler yaşandığına dair size bir ayna tutmaya çalışacağım:

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin ziyaretinin hemen sonrasında 16-17 Mayıs'ta ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya gelecek.

 

Ben de mayıs ayı boyunca orada olacağım.

 

Amerika basınının, halkının gözünden,  halkımıza ve bizim başkanımıza  nasıl bakıldığına dair gözlem yapacağım.

 

Amerika’lılar da sürpriz başkanları ile neler yapıyor, nasıl yönetiliyorlar?  Devletlerinin işleyişinden, hükümetlerinin iç ve dış politikalarından memnunlar mı?

 

Hangi sorunlarını nasıl çözdüler?

 

Onların First Man’i, First Lady’si ne yapar, ne yer içer, söyler? 

 

Ülkemizdeki referandumla ilgili ne biliyorlar, ne düşünüyorlar?

 

 

Bir süre yazılarımı, Amerika Birleşik Devletleri’nden ileteceğim sizlere…