CHP Milletvekili Sakine Öz, “hırsızın koluna girdikçe güç toplayan, ‘tanırım, iyi çocuktur’ diyenler, bugün savcıya ve polise tehditler yağdırıyor. Savcıyı savuşturmakla zaman yitiren, “militan savcı, seninle daha işimiz bitmedi’ diye tehdit savuran Başbakan’ın çöküşü canlı yayında veriliyor” ifadesini kullandı.

 Öz, “Manisa’da Başbakan gelecek diye sıkıyönetim ilan ediliyor, gençler yoktan yere gözaltına alınıyor. Akhisar’da evinin balkonundan Başbakan’a ayakkabı kutusu gösteren emekli hemşerim Nurhan Gül’ün evi basılıyor. Yolsuzluk iddiaları büyüdükçe Erdoğan küçülüyor… Şaşırmıyoruz, boğazına kadar batağa batanlar, elbette son çare başını dik tutmaya uğraşacak, kafiyeli şarkılarla vatandaşı avutmaya çalışacak ama tutmadı, tutmayacak” biçiminde konuştu.

 “Bu ittifak dağıldıkça hepimiz için adalet, özgürlük ve eşitlik gelecek… Yalanla ve rantla çalışan AKP makinesi son kullanma tarihini doldurdu.” diyen Milletvekili Sakine Öz, Manisa’nın ve Türkiye’nin sorunları için çalışmaya bir an olsun ara vermeyeceklerini sözlerine ekledi.

 Milletvekili Sakine Öz, Başbakan’ın Manisa’nın yol, altyapı ve tarım sorunları hakkında da yanlış bilgilendirildiğini örneklerle aktardı.

 CHP Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün açıklaması şöyle:

“Yok Artık, Bir de Prim Verseydin””

Sakine Öz, açıklamasında “Başbakan, yolsuzluk için geçen hafta ‘babamın oğlu olsa prim vermem’ diyordu; Manisa’da ‘oğlum olsa prim vermem’e döndü. Yolsuzluğu biliyoruz ama üstüne ‘prim dağıtmak’ da neyin nesi! Primi geçtik, sen anaparanın hesabını ver!  Şimdi de ödüllendirmeye mi başladınız?” çıkışında bulundu ve sözlerini şöyle sürdürdü:

 “Yolsuzluk iddiaları büyüdükçe Başbakan küçülüyor… ‘Dik dur, eğilme’ denmesine bakmayınız, boğazına kadar batağa saplananlar, elbette son çare başını dik tutmaya uğraşacak. Ama ne çare, demokrasi ve adalet kazanacak!

 Manisa’da sadece gürültü kirliliği yaratan, suçluluk telaşıyla her yere saldıran Başbakanın partimiz ve Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki iftiraları, ruh halinin ve kişiliğinin, karakterinin bir yansımasıdır.

 “Başbakan, Savcıyı Savuşturmaya Kalkıyor”

 “Başbakan, oğluna kadar uzanan iddialar karşısında hesap vereceği yerde, oğlunu hukuk önüne çıkaracağı yerde, hukukun önüne set çekmeye, savcıları başından savuşturmaya, polisi görevden almaya kalkıyor. Alanlarda bağırdıkça bağırıyor, Manisa’ya gürültü kirliliği taşımaktan başka iş yapmıyor. Adayımız Sayın Özgür Özel’in seçildiği gün ilk işi herhalde bu gibi gürültü kirliliklerinden Manisamızı temizlemek olacak…

 Tehditle günü idare etmeye çalışan Başbakan, iyisi mi birkaç gün dinlenmeli. Çünkü o konuştukça ülkeyi germeye, adaleti çürütmeye, ekonomiye zarar vermeye devam ediyor.”

“Hangi Birinin Listesini Tutacağız?”

 “Sabah, İçişleri Bakanı bu zararı 104 milyar dolar diye açıklıyor; akşama Başbakan zarara zam yapıyor, 100 milyar dolara varan yolsuzluk iddiaları karşısında Türkiye ekonomisinin 120 milyar dolar kayba uğradığını söylüyor. Yani çaldığımız söylemeseydiniz işi daha ucuza kapatırdık demeye getiriyor… Biz, hangi birinize inanalım, hanginiz daha büyük zarar verdi? Yolsuzluğun, hırsızlığın mı; yoksa aranızdaki itişmelerin, intikam dalgasının yol açtığı zararın mı listesini tutalım! IMF’nin borcu biterken, artan dış borcumuzun hangi şirketlere, kurumlara dağıldığını, borcun nasıl adres değiştirdiğini mi anlatalım? Yoksa Başbakan’ın dilinden düşürmediği ‘Rahşan Ecevit Affı’ ile belediye başkanlığı zamanından kapatılan dosyalarını mı konuşalım?”

“ ‘Çete’yle Ortak Olurken Neredeydiniz?”

 “Başbakan, hırsızın koluna girip güç topluyor, polise, savcıya hakaret yağdırıyor. Varsa bir çete, 11 yıldır bu çeteyle kol kola iktidarı paylaşanlar, askerlerin, gençlerimizin, gazetecilerin, bilim insanlarının, kısacası toplumun tüm muhalif gruplarının ömrünü çürütürken, akılları şimdi mi başlarına geldi? 12 Eylül referandumunda yargıyı tümüyle siyasallaştırırken ortaktınız da şimdi mi pişman oldunuz?”

“Başbakan, Kendi Darbesine Yeniliyor”

 “Hırsızı öven ‘çete’ reisi, önce yargıda ve emniyetteki ‘çete’yi çözemedi, sonra bu ‘çete’yle uzlaştı ama istediği gibi idare edemedi, şimdi de Manisa’da ‘çete’nin ‘çete’lesini tutup dizini dövüyor! Başbakan, kendi darbesine yeniliyor.”

 İnsanımıza karanlık bir dönem yaşatan o kirli ittifak şimdi dağılıyor, son gemiler de yanıyor. Yanında kalan son ekibin büyük bölümü ise, birkaç sene öncesine kadar onu vatan hainliğiyle, rantçılıkla, yolsuzluk lideri olmakla suçluyordu. Ama hiç fark etmez, devlet sırtından zengin olanlar, ihaleleri hukuksuzca kendilerine eğip bükenler derhal hesap verecek!”

“Hesap vereceksiniz, hesap..!”

 “Manisa’nın sorunlarından haberdar edilmemiş Başbakan, yine yalan yanlış bilgilerle Demirci, Salihli ve Akhisar hakkında konuşuyor. Salihli’nin altyapı ve çevre düzenlemesinde, engelli merkezli belediyecilikte ülkemize nasıl bir örnek oluşturduğunu, belediyemizin üst üste üçüncü dönemine hazırlandığını bilmeden atıp tutuyor… Başbakan, o çok güvendiği yolların Manisa’daki üzücü halini görmeye dayanamadı da mı helikopetere bindi? Manisalı çiftçimizin durumuyla yüzleşemediği için mi havayolunu kullandı?

 Sayın Erdoğan, yanlış bilgiyle konuşmayı bıraksın da, Eski Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım’a bir sorsun bakalım; daracık Akhisar-Salihli yolunun genişletme işi ne zaman bitecek? Akhisar’dan geçen İzmir-İstanbul yolu için alternatif çevreyolu talebimiz neden geciktiriliyor? Salihli-Akhisar yolunun şehir içine girilmeden İzmir-İstanbul yoluyla bağlanması için daha ne kadar zaman kaybedecekler?

 Başbakan, Akhisar’ın AKP’li belediyeyle bu dönem içine düştüğü hali anlatamıyor. İşin özeti, Erdoğan, Manisa’da kapatılan AKP’li beldelerin isyanından, köylerin altyapı sorunlarından, büyükşehirdeki sıkıntılarından tümüyle kopmuş bir ekiple çalışıyor.

 Hesap vereceksiniz, hesap! Yoksulluk artıyor, yolsuzluğun çapı genişliyor… Tehdide sığınan Başbakan, hesaptan kaçtıkça acınacak hale düşüyor!”

“Demokrasi Çöktü, Sıkıyönetim Büyüdü”

“Manisa’ya Başbakan gelecek diye sıkıyönetim ilan ediliyor, gençlerimiz yoktan yere gözaltına alınıyor. Akhisar’da evinin balkonundan Başbakan’a ayakkabı kutusu gösteren emekli hemşerim Nurhan Gül’ün evi basılıyor. Binlerce korumayla, saçma sapan bir güvenlik rejimi hüküm sürüyor, hukuk rafa kaldırılıyor. Gezi direnişinde, anlamsız gerekçelerle ifadeye çağırılan 197 Manisalıya yaşatılan skandalı hiç unutmadık, unutmayacağız.”

“Yavuz Hırsıza Kapımız Duvar Olur”

 “Başbakan, Manisa’da partililere “seçim için evleri dolaşın” diyor; ama aynı gün polis evlere baskın yapıyor. Meydanda gençlerimize ‘önleyici gözaltı’ saçmalığıyla sıkıyönetim ilan ediliyor. Başbakan daha öğrenememiş, bunca yolsuzluk ve zulüm altında olan biz Manisalılar, yavuz hırsıza kapımızı kapatır; adalete, özgürlüğe ve refaha umudumuzu bağlarız!”

 “Başbakan, Ayrımcılıkta ve Irkçılıkta Sınır Tanımıyor”

 Başbakan Erdoğan, bugün Akhisar’daki konuşmasında şu sözleri söylemiş ve sosyal medyada tepkiye neden olmuştu:

 “Ben bu CHP zihniyetine mensup olan savcıların mağduruyum. Onların meşrebine, mizacına sahip olanların mağduruyum. Şiir okuduğum için hapse girdim. Onların genlerinde ne var, bunu da iyi bilirim. CHP zihniyetine mensup, şu anki Genel Başkanın meşrebinden, mizacından olan kişilerin mağduruyum.”

 Sakine Öz, Başbakan’ın bu sözlerine şu yanıtı verdi:

 “Başbakan, hırsızı gözden kaçırmak uğruna her yolu deniyor. Bugün de hakarette hızını alamadı, 12 Eylül referandumu ve 12 Haziran seçimlerinde, meydanlarda sergilediği büyük ırkçılığını devam ettirdi, mezhep ayrımcılığına yenisini ekledi.

Açıkça söyleyeyim; Başbakan, Adana Valisi gibi ikinci bir ‘kavas’ skandalı yaratmasın. Derhal tüm Alevi yurttaşlardan özür dilesin! Bugün Akhisar’da, ‘meşrep’ ve ‘gen’ altından, Genel Başkanımız ve dönemin savcılarının şahsında Alevi toplumuna söylediği ırkçı ve ayrımcı sözleri hiç unutmayacağız. Tüm yurttaşlarımız, Başbakan ne zaman kardeşlikten bahsetse arkasından bir aşağılama ve ırkçılıkla yaklaşacağını çok net görmektedir.”

 “Başbakan’ın Sopası: Adaletsiz Yargı”

Başbakan, savcıya açık tehdit yağdırdı, 12 Eylül referandumu sonucu iyice siyasal hale getirdiği HSYK üyelerine kinini kustu. Elimde olsa referandumu geri getirir, size yargılatırdım, dedi. Sonra, önceki Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal’a kurulan, imal edilen kaset komplosunun sahibini bildiğini itiraf etti. Başbakan, bunca zamandır bu komployu ortaya koymayıp beklettiğine göre, bilip de sustuğuna göre açıkça suç işlemiştir, diğer suçluları da korumuştur. Savcılar, bugün Manisa’da Başbakan’ın bu kaset komplosuyla ilgili açıklamasını ciddiye almalı ve hükümetten bu kasedin hesabını sormalıdır. Sayın Baykal’ın iddiasında ne kadar haklı olduğu bugün bir kez daha kanıtlanmıştır. Sayın Deniz Baykal’ın söylediği gibi, ‘bu komplonun, iktidar zirvesinin bilgi ve onayı olmadan hazırlanıp piyasa sürüldüğü’ iddiası bugün Manisa’da çok daha netlik kazanmıştır.”