Bu pazar Türkiye için büyük gün. 13'üncü cumhurbaşkanlığı ile yeni parlamentoyu oluşturacak vekillerimizi sandıkta seçeceğiz. Tüm seçmeler demokrasinin en güzel tarafı olan seçme hakkını kullanıp, hür iradeleriyle yeni yöneticilerimizi belirleyeceğiz. Seçim dönemleri sıkıntılı ve gergin olur. Gerek kampanya sürecinde gerekse sandık başlarında ufak tefek kavga hadiseleri yaşanır. Fakat Erzurum'da yaşanan taşlama olayını uzun zamandır görmüyorduk. Ekrem İmamoğlu'nun mitinginde bir grup kalabalığın miting alanına attığı taşlar çocuk, kadın ve yaşlı vatandaşlarımızın yaralanmasına neden oldu. Kim tarafından yapılırsa yapılsın, görmek istemediğimiz olmaması gereken durumlar. Siyaset kurumu şiddetten beslenmeye başlarsa bunu engellemek çok güç oluyor. Siyasilerin taşlanması geçmiş tarihimizde yaşanmış. Rahmetli İsmet İnönü, Demokrat Parti'nin iktidar olduğunu dönemde 1959 yılında Uşak'ta seçim çalışması sırasında taş yağmuruna tutulmuş. Aynı seçim döneminde İstanbul Topkapı'da saldırıya uğramış. Mayıs 1977'de seçim çalışmaları için İzmir'e gelen Bülent Ecevit'e Çiğli Havaalanı'nda silahlı saldırı düzenlenmiş. Yine aynı seçimde Bolu Gerede'de saldırıya uğramış. Yakın tarihte Kemal Kılıçdaroğlu'nun şehit cenazesi için gittiği Çubuk'ta başına gelenleri hepimiz hatırlıyoruz. Kılıçdaroğlu, linç edilmekten son anda kurtulmuştu. 

ATILAN TAŞLAR GELECEĞİN LİDERLERİNİ BELİRLİYOR
Bu seçimin tartışmasız en çalışkan ismi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı Ekrem İmamoğlu. Günde 3 miting yapıyor. Dur durak bilmiyor. Taş atmak için İmamoğlu'nun seçilmesi bilinçli midir bilmiyorum ama atılan taşlar Türkiye'nin gelecekteki yeni liderlerini ortaya çıkarıyor. Sanırım İmamoğlu, ülke siyasetinin gelecek 15 yılını damga vuracak gibi duruyor. İmamoğlu ile birlikte Selahattin Demirtaş ve Ali Babacan yakın dönemin siyasi aktörleri olacak isimler olarak duruyor. Süreçte en çok zorlanan iki isim İmamoğlu ve Demirtaş, önümüzdeki dönem siyasetin as aktörleri olarak yerini alacak gibi görünüyor.

Son cümle: "Demokrasi narin bir çiçektir, hiçbir zaman taşlanmaz. Bu pazar sandıklarda güller açsın, yeniden baharlar gelsin. Haydi sandığa..."