Güneydoğu Asya’nın renkli ve sıcak ülkesi Tayland, bu aralar sadece egzotik doğasıyla değil, spora olan sevgisiyle de gündemde. Benim içinse Tayland, bir ülke olmanın çok ötesinde; dostlukla, güvenle ve birlikte geçirilen yıllarla anlam kazanan bir yer. Bu özel bağın temelinde İzmir’de yaşadığımız, birlikte çalıştığımız Taylandlı bir aile var.

Kemalpaşa’daki çiftliğimizde yıllarca omuz omuza çalıştığımız bu aile, bizim için çalışandan çok birer aile üyesi gibiydi. Onlarla birlikte sadece toprağı değil, sevgiyi, güveni ve kültürel farklılıkları da paylaştık. Ailenin en küçük bireyi Şef, çiftlikte doğdu ve okul çağına kadar bizimle birlikte büyüdü. Şef’in gülümsemesi, adeta iki ülke arasındaki bağın sembolü oldu. Aile, Şef’in eğitimi için ülkelerine döndüğünde, köklerine olan bağlılıklarına bir kez daha tanıklık ettik. Taylandlı dostlarımız, bize saygı, sevgi ve sadakatin evrensel bir dil olduğunu gösterdi.

Bu yazının ilham kaynağı ise Tayland’da devam eden "Dünya Kadınlar Voleybol Şampiyonası." Filenin Sultanları’nın her maçını büyük bir gururla takip ediyoruz. Uzun yıllar Karşıyaka Spor Kulübü Kadın Voleybol Takımı Şube Başkanlığı yapmış biri olarak, bu heyecan bana çok tanıdık. Ancak bu turnuvada beni en çok etkileyen şey, Taylandlıların milli takımımıza gösterdiği olağanüstü sevgi ve destek oldu.

Taylandlı seyirciler, ellerinde Türk bayraklarıyla tribünleri doldururken sadece sporun değil, dostluğun da galibiyetini ilan ettiler. Filenin Sultanları’na gösterilen sevgi, bazı grupların adeta bir “popstar” hayranlığıyla oyuncularımızı karşılamasına kadar vardı. Böyle bir coşku, böyle bir saygı başka spor dallarında pek sık rastlanır bir şey değil.

HANDE BALADIN İÇİN ÖZEL EKRAN!
Beni en çok duygulandıran anlardan biri, "Hande Baladın’ın doğum günü" nedeniyle yaşandı. Türkiye’nin Slovenya ile oynadığı gün, Taylandlı hayranlar, şehrin en yoğun alışveriş merkezlerinden birindeki dev reklam panosunu kiralayarak Hande için doğum günü kutlaması yaptılar. Hande’nin görüntüleri tüm gün boyunca dev ekranda döndü. Bu özel jest, sporun nasıl bir sevgi köprüsüne dönüşebileceğinin en güzel örneklerinden biriydi.

Ayrıca Taylandlı seyircilerin, her oyuncuyu temsil eden bez bebekler yapıp maç sonunda sahaya atmaları da unutulmazdı. Her biri ayrı emekle hazırlanmış bu sembolik hediyeler, voleybolcularımız için manevi değeri yüksek birer anı oldu.

Benim için bu turnuvanın ayrı bir anlamı var. Çünkü tribünlerdeki o insanlar, yıllar önce bizimle aynı sofraya oturan, aynı toprağı eken, küçük Şef’e ninniler söyleyen o Taylandlı ailenin vatandaşları. Onların yürekten gelen desteğini izlerken, hem sporun birleştirici gücüne hem de dostluğun evrenselliğine bir kez daha inandım.

Son cümle: "Spor, dostluk ve barıştır deriz ya hep… Tayland’da bu söz bir kez daha gerçeğe dönüştü. Bu duyguları bize yaşatan Filenin Sultanları’na binlerce kez teşekkürler…"