Son yılların en çok duyulan, en çok konuşulan ve belki de en çok ihtiyaç duyulan kelimesi: Adalet.
Gündelik yaşamın neresine bakarsak bakalım, bu kavram karşımıza çıkıyor. Sokakta, okulda, iş yerinde, hastanede, mahkemede... Adaletin eksikliği ya da adalet arayışı, her alanda kendini hissettiriyor. Özellikle toplumu derinden sarsan olaylardan sonra, yaşananların muhasebesi yapılırken hep aynı yere varıyoruz: Adaletin kapısına.
Ocak ayında Bolu Kartalkaya’da yaşanan otel yangınında 78 canımızı yitirdik. Hepimizin yüreğini yakan bu acı olayın izleri, özellikle kayıpların aileleri başta olmak üzere toplumun her kesiminde hala taptaze duruyor. Yangının ardından uzun süre kamuoyunda şu soru tartışıldı: Sorumlu kimdi?
Devlet kurumları arasında yaşanan sorumluluk atışmalarını hep birlikte izledik. Adeta bir sorumluluktan kaçış yarışı yaşandı. Ne yazık ki bu olayda olduğu gibi, birçok facia sonrasında da aynı senaryoyla karşılaşıyoruz.
Konu yargıya taşındı, dava Bolu’da başladı. Elbette ki yargı gereğini yapacak, kusuru bulunanlara gerekli cezaları verecektir. Ancak göz ardı edilmemesi gereken bir gerçek daha var: Yargılanamayan sorumlular.
Vicdanlarımızda açılan yaralar, yalnızca hukuk önünde değil, toplumun vicdanı önünde de kapanmalıdır. Çünkü bazı hesaplar mahkeme salonlarında görülmese bile, vicdan mahkemesi asla kapanmaz.
Bu tür ihmal sonucu yaşanan büyük faciaların önüne geçilmesi için verilecek cezalar, sadece caydırıcı değil; aynı zamanda toplumsal güveni yeniden tesis edici olmalıdır. Zira adalet, yalnızca bireysel hakların değil, bir toplumun sağlıklı işleyişinin de temelidir.
ADALET YERİNİ BULSUN İSTERSE KIYAMET KOPSUN!
Tarihten günümüze, pek çok düşünür ve lider adaletin önemine vurgu yapmıştır. İşte bazıları:
· “Devletlerin refahı parayla değil, adaletle ölçülür.” – Konfüçyüs
· “İyi olmak kolaydır; zor olan adil olmaktır.” – Victor Hugo
· “Geç kalan adalet, adaletsizliktir.” – Landor
· “Sevginin kurduğu devleti, adalet ayakta tutar.” – Farabi
· “Bir insana yapılan adaletsizlik, tüm insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur.” – Kant
· “Adalet mülkün temelidir.” – Hz. Ömer
· “Memleketler kılıçla alınır; ancak adaletle korunur.” – Timurlenk
Bu sözlerin her biri, adaletin sadece bir kavram değil; yaşamın, düzenin, barışın ve insanlığın temeli olduğunu gösteriyor.
Dürüst, ahlaklı, erdemli ve adaletli olmak insan olmanın gereğidir.
Son Cümle:
Kimse kimseye haksızlık etmemeli. Çünkü bir yerde adalet yoksa, orada güven de yoktur; umut da. O yüzden bugün her zamankinden daha çok haykırmalıyız: "Adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun!"