Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2019 yılının ilk çeyreğine (Ocak-Mart) ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) sonuçlarını açıkladı. Buna göre, Türkiye ekonomisi bu yılın ilk çeyreğinde 2018'in aynı çeyreğine göre yüzde 2,6 küçüldü. Bu veriler seçim sonuçlarını etkileyen en önemli göstergeler. Ekonomik büyüme seçimlerde iktidarın artı hanesine yazılır. Ekonomik küçülmeler ise eksi hanesine… Nitekim 31 Mart yerel seçimlerine bir de bu noktadan bakmak gerekir. Üstelik 2018 yılı içerisinde hem ekonomik kırılganlık vardı hem de dolar/euro’da inişli çıkışlı artışlar…
 
Seçmenin oy vermesinde belirleyici parametrelerin başında ekonomi geliyor. Seçmen ekonomik refahını arttıracağına ve yaşam kalitesini yükselteceğine inandığı lidere/partiye oy veriyor. Oy vermede belirleyici olan başka faktörler de var elbette. İdeoloji, kimliksel aidiyet bağı vs. Ancak her şeyden önce seçmen içinde bulunulan siyasal, sosyal ve ekonomik sorunları aşmayı sağlayacağına inandığı lidere ya da partiye oy veriyor. Özetle seçmen kendine “pembe panjurlu ev” vaat edene, kendini buna inandırana oy verir. Bir başka deyiş ile “gelecekteki güzel günler” için oyunu kullanır. Hayal odur, seçmene “bakır bileziğe razıysan gel” diyen kaybeder. Dert, tasa, beka anlatan kaybeder.
 
1970’li yıllarda iki genel seçim yaşadı Türkiye: 1973 ve 1977 seçimleri… Aynı yıllar içerisinde yerel seçimler de yapıldı. Her iki seçimden de CHP birinci parti olarak çıktı. Bunda karizmatik liderin ve örgütlü/güçlü/dinamik partisinin gelecekteki güzel günler vaadi etkili oldu. Oysa ülke ciddi sorunlarla boğuşmaktaydı: Siyasal istikrarsızlık, Amerikan ambargosu, terör, siyasal cepheleşme, ekonomik krizler, karaborsa, yokluklar… Bu dönemde CHP’nin “Ak Günler” ve “Hakça Düzen” söylemi, bozuk düzenin değiştirileceği vaadi seçmeni ikna etti. Seçim sistemi tek başına iktidar sağlamasa da kitlere umut olabildi… Hikayenin sonu kötü bitse de… Dikkat çekici olan güzel günler vaadini ve pozitif söylemi partinin o yıllardaki seçim şarkılarında da görmek mümkündür:
 
Şenay – Sev Kardeşim
 
Bak kardeşim Elini ver bana Gel kardeşim Neşe getirdim sana Al kardeşim Ye, iç, gül, oyna
 
Sar kardeşim Kolunu boynuma Sev kardeşim Canım feda yoluna Tap kardeşim Tüm insanlara
 
Dünyaya geldik bir kere Kavgayı bırak her gün bu şarkımı söyle Sevdikçe güler her çehre Amaçlar hep bir olsun Kalpler birlikte
 
Dünyaya geldik bir kere Kavgayı bırak her gün bu şarkımı söyle Sevdikçe güler her çehre Mutluluklar bir olsun Acı birlikte
 
Ali Rıza Binboğa - Yarınlar Bizim
 
Özgürlük ve barış Tüm insanları özlemi olacak yarınlarda Anam bacım kardeşim Eşim dostum yandaşım Daha daha mutluyuz yarınlarda
 
Ağlamak yok gülmek var Düşmanlık yok dostluk var Yarınlarda seni sevmek var Yarınlarda mutlu günler var Yarınlar benim yarınlar senin Yarınlar onun yarınlar bizim Mutluluk şarkısı tüm insanların Gönlüne dolacak yarınlarda Canım gülüm sevgilim Balım dalım birtanem Daha daha mutluyuz yarınlarda
 
Bu umut dolu şarkılara Ecevit’in “Uyum” adlı şiirini de eklemek gerek:
 
boşluğa bulut buluta yağmur yağmura toprak ne güzel uymuş
 
gündüze güneş güneşe tarla tarlaya başak ne güzel uymuş
 
başağa buğday buğdaya insan insana emek ne güzel uymuş
 
emeğe eylem eyleme yürek yüreğe sevgi ne güzel uymuş
 
Herhalde yüreklere korku salmak değil, umut vermek gerek. Unutmamak gerekir ki İkinci Dünya Savaşı’nın sosyal ve ekonomik sorunlarından çıkabilmek için DP, 2001 krizinden çıkabilmek için de AK Parti kitlelere umut vermişti. Bu umut da onları iktidara taşımıştı. Bugün de aynı durum geçerli…
 
Sanırım liderler Atatürk’ün 1926’da İzmir’deki suikast girişimi sonrasında söylediği “Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır”
 
sözünü hatırlamalı… Onlar da bir gün Kurucu Baba gibi toprak olacaklar. Sonsuza kadar yaşayacak olanın Türkiye Cumhuriyeti olduğunu, siyasal kutuplaşmaları olmayan bir Türkiye’nin aşamayacağı bir sorununun ve beka derdinin olmadığını söyleyebilmelidirler.
 
Herkese iyi bayramlar…