Çok yakın bir dönemde Yahudi halkına yaşatılmış olan tarihin en büyük ayıbı nedeniyle, dünya, İsrail halkına hep hak verme hatta destek verme eğiliminde oldu.

Öte yandan, akıllara durgunluk veren acının elbette bir yansıması olacaktı. Yahudiler, Bir taftan yaralarını sararken, diğer yandan, yaşayacakları toprak parçasını talep etmeyi kendilerine hak gördüler. Dünya kayıtsız kalmadı. Hak verildi.

Araplar, bu dönemde, aç gözlerini büyüterek toprak satmaya gönüllü oldular. İsrail de her defasında artırarak satın aldığı topraklarla, genişlemeye başladı.
İsrael’in bir yerleşke arayışı ve talebi, dünyanın kendilerine bir insanlık borcu gibi görünmüş olabilir.

Sonuçta veren memnun alan memnundur.

Ne var ki, bu alışverişin geleceğe etkileri, paraya tamah eden Filistinliler tarafından gözardı edildi. İsrael ise, zekice yola devam etti.

İsrael, zaman içinde, Amerika gibi bir büyük gücü arkasına alınca, şımarık , bencil ve talepkar bir toplum haline dönüştü.

Zenginliği ile her istediğini elde edebileceğine inandığı, her adımının kendisine hak olduğu, megolaman bir kimlik geliştirdi. Bölgede huzursuzluk çıkarmaya ve kafa tutmaya başladı. Bu ses hiç kesilmedi.

Yanında, milyonlarca yıl o topraklarda yaşamış, yurt edinmiş, Müslümanlık gibi katı kurallara bağlı bir din benimsemiş ve başka dine mensup kişileri onaylamayan bir ülkeye sınırdaş olduğu gerçeğini gözardı etti.

Arap, sonradan uyanınca da iş isten çoktan geçmişti.

Şimdi…Tepedeki siyasetçilerin hırsının bedeli , her zamanki gibi çoluk çocuk ve kadınlara ödetilmekte.

Bir başka insanlık suçu bu kez, İsrael tarafından işlenmekte.

Biz de sadece onlara üzülmekteyiz.