MELİS APAYDIN İDE / EGE MECLİSİ - 1872 Girit doğumlu Hamza Rüstem’in, zamanın ilk Müslüman türk fotoğrafçılarından Behaeddin Bediz’den devralarak 1925’te İzmir’de açtığı Hamza Rüstem Fotoğrafhanesi, ülkemizin en büyük fotoğraf arşivine sahip. Kemeraltı Anafartalar Caddesi üzerindeki Hamza Rüstem Pasajı içerisinde yer alan fotoğrafhaneyi günümüze taşıyan Mert Rüstem ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
 


Sizin işi devralma süreciniz nasıl gelişti?

Ailemizin fotoğraf macerası 1897’de Girit’te başlıyor. Büyükbabam Hamza Rüstem İzmir’e mübadil olarak gelirken fotoğrafhanesini de getiriyor. Oğulları arasında iş bölümü yapıyor. Fotoğrafçılık işini amcama vermiş. Babam ise ithalat yapmış. Malzeme alıp satmış. Bir de büyük amcam var, ancak erken yaşta vefat etmiş. Babamla amcam uzunca yıllar devam ettiler. Aslında ben makine mühendisiyim. Fakat işler kötüleşince ben de Kemeraltı’na geldim. Amcamın hastalığı ilerleyince bir kısmı tasfiye etti bir kısmı bana devretti. Babamla ağabeyim beraber çalışıyorlardı ama babam da rahatsızlandı. Hepsi gidince ben tek başıma yola devam etmek zorunda kaldım. Hamza Rüstem ismini tescilleterek İzmir’de unutulmaya yüz tutan bir markayı yeniden canlandırdık.
 


Buranın İzmir tarihi açısından önemini anlatır mısınız?

Osmanlı döneminde fotoğraf çeken ilk firma olarak biliniyor. Daha eski bir firma bilgisine rastlamadık. Büyükbabam İzmir’e geldiğinde aslında İzmir’de fotoğrafçılar var. Ama hepsi Levanten. İtalyanlar kaldı, ama Rumlar ve Ermeniler gittiği için İzmir’de çok büyük bir fotoğrafçı açığı ortaya çıkıyor. Hamza Rüstem bu yüzden bir döneme damgasını vuruyor. Yerin Kemeraltı olarak seçilmesi de bilinçli alınmış bir karar. O dönemlerde İzmir’in tek merkezi Kemeraltı’ydı. Ticaret için ya da gezmek için İzmir’e gelen herkes tek bir adreste buluşurdu; Kemeraltı. Bu yüzden büyükbabamın koleksiyonu çok büyük ve kapsamlı.
 


Hamza Rüstem’i bu kadar özel kılan ne?

 

Büyükbabam sıradan bir fotoğrafçı değil. İlk fotoğrafçılar odasını da kuran isim kendisi. O dönemlerde yerel basının kendine ait fotoğrafçısı olmadığı için büyükbabam gibi fotoğafçılar gazeteler için fotoğraf çekermiş. Atatürk olsun, İnönü olsun, İran Şahı olsun hepsinin İzmir ziyaretlerini bizzat fotoğraflamış. Hatta 1931 ziyaretinde Atatürk İzmir’e geliyor. Büyükbabam onun fotoğraflarından hazırladığı albümü kendisine takdim ediyor. Bu albüm şuan Çankaya Köşkü’nde. Araştırmalarımıza göre hala köşkte saklanmaya devam ediliyor.